Hazır giyim dünyasında fırtınalar esiyor, küresel markalar bir bir rotasını değiştirirken Türkiye'nin payına düşen kayıplar giderek artıyor. Bu kez sahneye çıkan isim, outdoor giyimin efsanesi The North Face oluyor ve sektörün nabzını hızlandıran bir karar alıyor. Peki, bu ikonik marka neden aniden yönünü çeviriyor? Heyecan verici detaylar, ekonomik sırlar ve geleceğe dair ipuçları bu satırlarda gizli, adım adım ortaya çıkacak.

1968 yılında ABD'de doğan The North Face, dağcılara ve maceracılara yönelik kaliteli ekipmanlarla yola çıkarak kısa sürede küresel bir fenomene dönüştü. Dış giyimden ayakkabıya, çantadan aksesuara uzanan ürün yelpazesiyle milyonları fetheden marka, VF Corporation'ın çatısı altında Vans, Timberland, Dickies, Supreme, Eastpak, JanSport, Napapijri, Smartwool, Icebreaker, Kipling ve Altra gibi dev isimlerle aynı aileyi paylaşıyor. Türkiye'de ise yıllardır güçlü bir tedarik zinciri kurmuş, özellikle hazır giyim üretiminde önemli bir rol üstlenmişti. Bu ilişki, markanın Avrupa Birliği'ndeki en büyük, dünya genelinde ise ikinci en büyük üreticisi konumundaki bir şirketle sürdürülüyordu ve bu ortaklık, milyonlarca Euro'luk siparişlerle ekonomiye can suyu veriyordu.

Ancak son dönemde rüzgarlar tersine dönmeye başladı. The North Face, uzun yıllardır sadık tedarikçisi olan Gelişim Tekstil'den alımlarını büyük ölçüde azaltma kararı aldı. Bu karar, sektörde adeta bir şok dalgası yarattı çünkü Gelişim Tekstil, markanın üretiminin önemli bir kısmını üstleniyordu. Geçen yıl yaklaşık 30 milyon Euro'luk siparişler verilirken, artık bu rakamın yalnızca 4-5 milyon Euro'ya düşmesi bekleniyor. Yani, 4 milyon adet ürünün büyük bölümü, tam 3.5 milyon adedi başka ülkelere kayacak. Bu hamle, markanın Bangladeş ve Vietnam gibi Uzakdoğu ülkelerine yönelmesiyle açıklanıyor; orada maliyetler Türkiye'dekine kıyasla bazı segmentlerde yüzde 100'e varan farklar gösteriyor.

Emekli ve Memur Maaşlarına Zam Müjdesi
Emekli ve Memur Maaşlarına Zam Müjdesi
İçeriği Görüntüle

Gelişim Tekstil'in hikayesi ise bu kararın etkilerini daha da dramatik kılıyor. İstanbul, Adıyaman ve Çorlu'da entegre üretim tesislerine sahip olan şirket, iplikten kumaşa, tekstil terbiyesinden hazır giyime kadar uzanan bir zincirle çalışıyor. Bin 200 çalışanıyla VF Corporation'ın birçok markasına üretim yapan Gelişim, 2022'de 90 milyon dolarlık ihracat rekoru kırmıştı. Ancak 2023 ve 2024'te ciro 50-60 milyon dolar seviyelerine geriledi ve bu yıl da benzer bir tablo bekleniyor. Gelecek yıl ise yüzde 50 küçülme öngörülüyor; eğer yeni iş ortaklıkları bulunamazsa, bu oran daha da yükselebilir. Şirketin yönetiminden gelen açıklamalar, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor: Maliyetlerin yükselmesi, kur ile enflasyon arasındaki fark ve fiyat rekabetçiliğinin kaybı, müşterilerin alımlarını önemli oranda azaltmasına yol açtı.

Bu küçülme, istihdamda da büyük bir darbe anlamına geliyor. Şu anki bin 200 çalışandan, önümüzdeki yıl mayıs ayından itibaren yarı yarıya bir azalma yaşanabilir. Yollarını ayırmak zorunda kalacak yüzlerce çalışan, sektördeki genel krizi simgeliyor. Gelişim Tekstil, son yıllarda yatırımlara hız kesmemişti: 2023'te Çorlu fabrikasına 35 milyon Euro, Adıyaman fabrikasına ise 5 milyon Euro harcanarak kapasite artırılmıştı. Çorlu'da 300, Adıyaman'da 350, İstanbul'da 500 ve okul ile enerji sektörlerinde 60 kişi istihdam ediliyordu. Ayrıca, Çorlu'ya yapılan 800 bin dolarlık ilkokul bağışı gibi sosyal sorumluluk projeleriyle de dikkat çekiyordu. Ancak tüm bu çabalar, artan maliyetlerin duvarına çarpıyor ve şirketi zor bir döneme sokuyor.

Türkiye hazır giyim sektörünün genel tablosu da bu kararın arkasındaki büyük resmi aydınlatıyor. Uzakdoğu ile fiyat farklarının yüzde 100'lere ulaşması, dünya üretiminde söz sahibi olduğumuz markaları bir bir kaçırtıyor. The North Face'in hamlesi, yalnızca bir örnek; benzer şekilde birçok küresel oyuncu maliyet avantajı peşinde rotasını değiştiriyor. Bu durum, yerel üreticileri küçülmeye, iş gücünü azaltmaya ve hatta bazılarını iflasın eşiğine getiriyor. Ekonomik baskılar altında ezilen sektör, enflasyonun kur üzerindeki etkisini hissediyor ve rekabet gücünü kaybediyor.

Peki, bu kararın geleceğe yansımaları neler olacak? The North Face'in Türkiye'den kısmi çekilişi, markanın küresel tedarik zincirini çeşitlendirme stratejisinin bir parçası gibi görünüyor. Bangladeş ve Vietnam'daki düşük maliyetler, kısa vadede avantaj sağlasa da, uzun vadede kalite ve sürdürülebilirlik soruları gündeme gelebilir. Türkiye'de kalan yüzde 10-20'lik üretim payı, belki de bir umut ışığı; ancak bu oranla ayakta kalmak zor. Gelişim Tekstil gibi şirketler, yeni pazarlar ve ortaklıklar arayışında olacak, belki de enerji ve eğitim gibi yan sektörlere daha fazla ağırlık verecek. Sektörün genelinde ise bir dönüşüm kaçınılmaz: Maliyetleri düşürmek için inovasyon, verimlilik artışı ve belki de devlet destekleri şart.

Bu gelişme, hazır giyim dünyasını yeniden şekillendirirken, tüketicileri de etkileyecek. The North Face'in ikonik ürünlerine erişim belki değişmeyecek, ancak arkasındaki üretim hikayesi bambaşka bir yola girecek. Türkiye'deki kayıplar, küresel rekabetin acımasız yüzünü gösteriyor ve sektör oyuncularını daha akıllı hamlelere zorluyor. Gelecek aylarda neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz, ama bir şey kesin: Bu kaçış, yeni bir dönemin habercisi.