Türkiye'de çalışan milyonların yaşamını doğrudan etkileyen asgari ücret konusu, her yıl olduğu gibi gündemin en sıcak maddelerinden biri olmayı sürdürüyor. Özellikle enflasyonun hızla yükseldiği dönemlerde, ücretlerin alım gücünü koruması büyük önem taşıyor. Bu süreçte sendikaların sesi daha da yükselirken, işçilerin haklarını savunan kurumlar yeni yaklaşımlar öneriyor. Peki, bu kritik kararlar nasıl alınmalı ki adil bir dağılım sağlansın?
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Mersin'de düzenlenen DİSK Çukurova Bölge Temsilciler Kurulu toplantısında yaptığı açıklamada, asgari ücretin belirlenme sürecinin köklü bir değişime ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Çerkezoğlu, 2025 yılı başında net 22 bin 104 lira olarak belirlenen asgari ücretin, sadece dokuz aylık sürede 5 bin 621 lira değer kaybettiğini ve fiilen 16 bin lira seviyelerine indiğini ifade etti. Bu durumun, çalışanların günlük yaşamını nasıl zorlaştırdığını detaylı bir şekilde ele alan Çerkezoğlu, Türkiye'nin en büyük toplu sözleşmesi niteliğindeki asgari ücret görüşmelerinin, tüm sendikal konfederasyonların katılımıyla gerçek bir toplu pazarlık mekanizması haline getirilmesi gerektiğini savundu.
Çerkezoğlu, mevcut sistemin yetersizliğine dikkat çekerek, "Bir masanın etrafında 15 kişi toplanıp milyonların yaşamını etkileyen kararlar alamaz" dedi. Ona göre, asgari ücret uyuşmazlık durumunda grev hakkının da devreye girebileceği, demokratik ve katılımcı bir yapıya kavuşturulmalı. Bu ücretin, bir işçinin ailesiyle birlikte insani bir düzeyde geçinebileceği şekilde hesaplanması gerektiğini belirten DİSK Başkanı, ekonomik düzenin gelir adaletsizliğini derinleştirdiğini vurguladı. "Hayat Pahalı, Emek Ucuz. Bu Ücretlerle Yaşanmaz" sloganıyla yapılan açıklamada, bütün çarkların işçiden alıp patrona verme üzerine döndüğünü söyleyen Çerkezoğlu, vergi ve kesintiler nedeniyle işçilerin sadece ilk dokuz ayda toplam 1 trilyon 328 milyar lira kaybettiğini aktardı. Bu paranın, bir avuç sermayedarın kasasına aktarıldığını ifade ederek, sistemin emekçileri nasıl mağdur ettiğini gözler önüne serdi.
Yılın başında uygulanan yüzde 30'luk zam oranının, resmi enflasyon karşısında bile yetersiz kaldığını belirten Çerkezoğlu, bugün Türkiye'de milyonlarca çalışanın asgari ücret ve diğer ücretlerle açlık sınırının altında yaşamaya zorlandığını dile getirdi. Bu durumun, ücretlerin sürekli erimesine yol açtığını ve çalışanların alım gücünü dramatik şekilde düşürdüğünü ekledi. DİSK'in bu konudaki ısrarlı tutumu, ücret belirleme sürecinin şeffaf ve adil bir temele oturtulması için önemli bir adım olarak görülüyor.
Türkiye'de asgari ücretin neden bu kadar sık tartışıldığını açıklayan Çerkezoğlu, çalışanların büyük bölümünün bu ücret düzeyinde sıkışmış olmasına bağladı. "Dünyada hiçbir ülkede asgari ücret bu kadar konuşulmuyor. Çünkü Türkiye’yi bir asgari ücretliler ülkesi haline getirdiler. Hepimizi yoksullukta eşitleyen politikalar izleniyor" sözleriyle, ülkedeki ücret politikalarının genel yapısını eleştirdi. Bu yaklaşım, asgari ücretin sadece bir rakam olmaktan öte, toplumsal eşitlik meselesi olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı'nın emeklilerle ilgili "emekliler uzun yaşadığı için maaşları düşüyor" yönündeki açıklamalarına sert tepki gösteren Çerkezoğlu, emeklilerin ülkenin sırtında yük olmadığını vurguladı. "Onlar yıllarca çalışmış, üretmiş, ülkenin kalkınmasına katkı sağlamış insanlardır" diyen DİSK Başkanı, iktidarın görevinin vatandaşlara sağlıklı ve insanca bir yaşam sağlamak olduğunu belirtti. "Emeklileri bir yük olarak gören bu anlayışı reddediyoruz" ifadesiyle, emeklilerin haklarının da asgari ücret tartışmalarıyla bağlantılı olduğunu işaret etti.
DİSK'in bu açıklamaları, asgari ücret belirleme sürecinin geleceğini şekillendirebilecek nitelikte. Özellikle grev hakkının dahil edildiği bir toplu pazarlık modeli, işçilerin sesini daha güçlü kılabilir. Ekonomik göstergelere bakıldığında, enflasyonun devam eden etkisiyle ücretlerin değer kaybı sorunu önümüzdeki dönemde de gündemde kalacak gibi görünüyor. Bu bağlamda, sendikaların önerdiği katılımcı yaklaşım, milyonlarca çalışanın yaşam standartlarını yükseltme potansiyeli taşıyor.
Son gelişmeler, asgari ücretin sadece yıllık bir zam meselesi olmadığını, sistemsel bir reform gerektirdiğini gösteriyor. DİSK'in raporlarına göre, işçilerin kayıpları artarken, ücret politikalarının emek odaklı hale getirilmesi çağrıları yükseliyor. Bu tartışmalar, Türkiye'nin ekonomik adalet yolculuğunda önemli bir dönüm noktası olabilir ve çalışanların geleceğini doğrudan etkileyecek kararların alınmasında rol oynayabilir.





