Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara'da düzenlenen eski Başbakan ve CHP'nin 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit'i anma töreninin ardından yaptığı açıklamalarla siyaset gündemine bomba gibi düştü. Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu'nun diplomatik pasaportunun iptal edildiğini duyurarak, bu kararın ardındaki hukuksuzluğa dikkat çekti. Bu gelişme, özellikle Ekrem İmamoğlu'nun Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunduğu bir dönemde yaşanmasıyla birlikte, siyasi gerilimi doruk noktasına taşıdı.
Özgür Özel, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, kamuoyunun ilk kez kendisinden duyacağı bir bilgiyi paylaşacağını belirterek, Dilek İmamoğlu'nun yurt dışına çıkma hazırlığı sırasında yaşananları aktardı. Dilek İmamoğlu'nun, Ekrem İmamoğlu'na verilmiş uluslararası bir ödülü almak üzere yurt dışına seyahat etme niyetinde olduğu öğrenildi. Ancak bu seyahat öncesinde Dilek İmamoğlu'na, diplomatik pasaportunun iptal edileceği yönünde bir haber ulaştırıldı. Bu durum, pasaportun fiilen iptal edildiği bilgisini doğruladı.
CHP lideri, iptal edilen pasaportun niteliğine vurgu yaparak, Büyükşehir Belediye Başkanlarının eşlerine ve çocuklarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) çıkardığı kanunla verilen diplomatik pasaport olduğunu hatırlattı. Bu pasaportun iptal edilmesi, siyasi çevrelerde büyük bir şaşkınlık ve tepkiyle karşılandı. Özel, Ekrem İmamoğlu'nun halen seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı unvanını taşıdığını ve hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı, onaylanmış bir ceza bulunmadığını belirterek, pasaport iptali kararının hukuki dayanağını sorguladı.
Özel, yaşanan bu olayın bir hukuk devletinde dahi kabul edilemez olduğunu sert bir dille ifade etti. İptal kararının, Ekrem İmamoğlu'nun babası hakkında yürütülen ve gizlilik kararı bulunan bir suçlama dosyasıyla ilişkilendirilmesi, tepkilerin odağı oldu. Özel, "Babası hakkında bir suçlama var. Gizlilik kararı var, işine geleni servis ediyor. En kötülerini duyuyoruz. Ama lehe delilleri bilmiyoruz. Kafasında mahkum etmiş. Ya bu nasıl devlet!" sözleriyle, soruşturma sürecindeki şeffaflık eksikliğine ve siyasi baskıya işaret etti. Özel'e göre, bu tür bir uygulamanın, Ekrem İmamoğlu'nun unvanı ve hukuki durumu göz önüne alındığında, tamamen keyfi ve siyasi saiklerle alınmış bir karar olduğu anlaşılmaktadır.
Özgür Özel'in açıklamaları, sadece pasaport iptaliyle sınırlı kalmadı. CHP'nin İstanbul İl Başkanlığı için yaptığı itirazın reddedilmesine de sert tepki gösterdi. Özel, bu kararı veren 45. Asliye Mahkemesi'ndeki bir kişinin siyasi bağlantılarına dikkat çekerek, bu kişinin AK Parti döneminde eşini İBB'ye sokmuş bir avukat olduğunu ve Karayolları'ndan dosya aldığını iddia etti. Özel, bu kişinin yetkisini aşarak kendini Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yerine koyduğunu ve hukuki süreçleri manipüle ettiğini öne sürdü.
CHP'nin olağanüstü il kongresi yaparak yeni bir yönetim seçmesine rağmen, bu kişinin tedbir kararı uygulatmaya çalıştığını belirten Özel, Ankara'daki Genel Merkez için açılan benzer bir davanın yetkili mahkeme tarafından konusuz kaldığına karar verildiğini örnek gösterdi. Özel, İstanbul'daki bu kararı alan kişiye yönelik ağır eleştirilerde bulunarak, "O şuursuz, bilgisiz, beceriksiz, küstah tedbir almış, onu uygulatıyor. Git, kayyumun kumda oynasın. Bir kum bahçesi yapalım ona, kayyumun kumda oynasın" ifadelerini kullandı. Bu sözler, siyasi müdahalelere karşı CHP'nin sert duruşunu bir kez daha ortaya koydu.
Dilek İmamoğlu'nun diplomatik pasaportunun iptali ve CHP'nin İstanbul İl Başkanlığı itirazının reddi gibi üst üste gelen bu gelişmeler, siyasi arenada tansiyonu yükseltirken, muhalefetin bu duruma karşı nasıl bir yol izleyeceği merak konusu oldu. Özgür Özel'in bu çıkışı, hukukun siyasete alet edildiği iddialarını güçlendirirken, kamuoyunda da geniş yankı uyandırdı. Bu kararın, Ekrem İmamoğlu'nun siyasi kariyerine yönelik bir hamle olarak yorumlanması ve muhalefetin bu duruma karşı göstereceği tepki, önümüzdeki günlerde siyasetin ana gündem maddesi olmaya devam edecektir.





