Siyaset arenasında her zaman bir hareketlilik olur, ama son günlerde yaşananlar gerçekten dikkat çekici. Partiler arası çekişmeler, açıklamalar, yürüyüşler derken, ülke gündemi bir anda ısındı. Kimileri bunu normal bir tartışma olarak görüyor, kimileri ise daha derin bir sorunun işareti. Ben bu olayların izini sürdüm ve fark ettim ki, işin içinde tarihsel hesaplaşmalar, terörle mücadele ve milli değerler var. Eğer politik gelişmeleri takip ediyorsanız, bu haber sizi doğrudan ilgilendirecek, çünkü etkileri sadece partilerle sınırlı kalmayabilir.
Her şey Diyarbakır'da başladı. Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması talebiyle düzenlenen bir yürüyüş, DEM Parti tarafından organize edildi. Bu etkinlikte ortaya çıkan görüntüler ve sloganlar, büyük tepki topladı. Özellikle bazı katılımcıların polise 'düşman' diye seslenmesi ve "Teröristlerin izinden gideceğiz" gibi ifadeler kullanması, ortalığı iyice kızıştırdı. Polis müdahalesi kaçınılmaz oldu, ama bu olaylar zinciri burada bitmedi. DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık'ın daha önceki açıklamaları da yangına körükle gitti.
Sakık, TBMM'de yaptığı konuşmada İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nun 'Alçaksınız, yüzsüzsünüz' sözlerine yanıt vermişti. Dedi ki: "Son günlerde Meclis'te son süreçle ilgili 'hain, alçak' kelimeleri havada uçuşuyor. Asıl alçaklık nedir biliyor musunuz? Asıl alçaklık ülkeyi birlikte kurduktan sonra dönüp Kürt'ü yok sayanlar alçaktır. Bir halkın dilini yasaklayanlar alçaktır, bir halkın haklarını gasp edenler alçaktır." Bu sözler, birçok kişi tarafından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü kastettiği şeklinde yorumlandı ve büyük bir infiale yol açtı. Siyasilerden vatandaşlara kadar herkes tepki gösterdi, sosyal medya adeta patladı.
Bu gelişmelerin ardından AKP'den beklenen açıklama gecikmedi. Parti Sözcüsü Ömer Çelik, X platformu üzerinden uzun bir paylaşım yaptı. Çelik, "Siyasi fikir ifade etmekle, siyaseti ve demokrasiyi zehirlemek aynı şey değildir" diye başladı ve devam etti. Özellikle devlet niteliklerine ve millet değerlerine yönelik saldırgan söylemleri kınadı. Dedi ki, bu tür eylemler siyasi tartışma değil, siyaseti zehirleme ve demokrasiye suikast teşebbüsü. Çelik, birbirine zıt görünen zehirli siyasetlerin karşısında olduklarını vurguladı.
Tarihi olayları rövanş alanı gibi görmenin yanlışlığına değinen Çelik, bunun travmatik bir siyaset doğurduğunu söyledi. "Tarih fanatik ideolojilerin savaş arenası değildir" ifadesini kullandı. Özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve İstiklal Mücadelemizin değerlerine yönelik hakaret içeren dili asla kabul edilemez bulduklarını belirtti. Bu zehirli yaklaşımları ve yalan siyasetini lanetlediklerini ekledi. Çelik'in bu sözleri, partisinin duruşunu net bir şekilde ortaya koyuyordu ve gerilimi daha da yükseltti.
Terör konusuna da değinen Çelik, terörün tüm insanlığın düşmanı olduğunu hatırlattı. Ülkemizin terörden tamamen kurtulması için yürütülen "terörsüz Türkiye" sürecini anlattı. Bu sürecin, vatandaşların daha güçlü yarınlara kavuşması ve bölgenin emperyalist vesayetlerden kurtulması için olduğunu söyledi. Sürece yönelik haksız iftira ve ithamları en güçlü şekilde kınadıklarını belirtti, özellikle Cumhurbaşkanı'na ve Devlet Bahçeli'ye dönük ithamları.
Çelik, "terörsüz Türkiye" sürecine sabotaj düzenleyerek terör propagandası yapanları reddettiklerini ifade etti. Bu gayrı meşru yaklaşımlarla mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı. Kahraman emniyet ve güvenlik güçlerini lanetli bir zihniyetle 'düşman' diye hedef alanları ve terör propagandası yapanları lanetlediklerini söyledi. Bu teşebbüslerin beyhude olduğunu ve cevabını siyaset ve hukuk zemininde alacağını ekledi.
Sürecin milli bir gözle yürütüldüğünü ve millet değerlerine yaslandığını belirten Çelik, istismar edilmesine müsaade etmeyeceklerini dile getirdi. Marjinal ve faşist ajandaların payandası yapılmasına izin vermeyeceklerini vurguladı. Siyasi hayatımız, demokrasimiz ve millet bilincinin gelişmeleri yerli yerine oturtacak olgunluğa sahip olduğunu söyledi. Türkiye'nin ortak kader ve ortak gelecek bilinciyle ana istikametinde ilerlediğini, yan yollara sapmayacağını ifade etti. Yanlış işlere tevessül edenlerin milletin iradesi ve hukukla yüzleşeceğini belirtti.
Son olarak, Cumhurbaşkanı'nın ilan ettiği Türkiye Yüzyılı hedeflerine en güçlü adımlarla ilerlediklerini söyledi. Provokasyonlarla önünün kesilmesine izin vermeyeceklerini vurguladı. Bu hedeflerin her vatandaşın emeğinin eseri olacağını ekledi. Siyasi sağduyu, toplumsal basiret ve kardeşlik mayasının her türlü kötülük projesini mağlup edeceğini belirtti. Çelik, Cumhurbaşkanı'nın sık sık vurguladığı "TEK VATAN, TEK MİLLET, TEK DEVLET, TEK BAYRAK" ilkesinin bugünümüzün ve geleceğimizin pusulası olduğunu söyleyerek paylaşımını bitirdi.
Bu olaylar, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin habercisi gibi duruyor. DEM Parti'nin yürüyüşü ve Sakık'ın sözleri, AKP'yi harekete geçirdi ve karşılıklı açıklamalarla gerilim tırmandı. Vatandaşlar arasında da bölünmeler yaşanırken, hukuk ve siyaset zemininde neler olacağını görmek için herkes bekliyor. Belki de bu kriz, daha büyük tartışmaları tetikleyecek, ama şu an için ortalık toz duman.





