Türkiye, bir kez daha siyasi bir depremin gölgesinde. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul İl Yönetimi’ne mahkeme kararıyla kayyum atanması, sadece iç politikayı değil, dünya basınını da hareketlendirdi. İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, CHP’nin 8 Ekim 2023’te düzenlenen 38. Olağan İstanbul İl Kongresi’ni iptal ederek il başkanı Özgür Çelik ve yönetimini görevden alması, adeta bir bomba etkisi yarattı. Yerine eski CHP Milletvekili Gürsel Tekin’in kayyum olarak atanması, tartışmaları alevlendirdi. Bu karar, Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda yeni bir kırılma noktası mı, yoksa daha büyük bir fırtınanın habercisi mi?
CHP, Türkiye’nin en köklü siyasi partilerinden biri olarak, yıllardır demokrasinin ve halk iradesinin savunucusu olduğunu iddia ediyor. Ancak bu karar, partinin iç işleyişine yargı eliyle yapılan bir müdahale olarak görülüyor. İstanbul’daki il kongresinde seçilen Özgür Çelik ve yönetimi, usulsüzlük iddialarıyla görevden alındı. Mahkeme, Gürsel Tekin, Zeki Şen, Hasan Babacan, Müjdat Gürbüz ve Erkan Narsap’tan oluşan bir heyeti geçici yönetim olarak atadı. Bu hamle, sadece CHP’lileri değil, tüm muhalefet cephesini ayağa kaldırdı. Sosyal medyada, #CHPKayyum hashtag’i altında binlerce paylaşım yapılırken, vatandaşlar, “Halkın iradesi gaspediliyor!” diyerek öfkelerini dile getirdi.
Karar, uluslararası basında da geniş yankı buldu. Financial Times, bu olayı “Türkiye’nin seçimli otoriterlikten açık diktatörlüğe geçişini hızlandıran bir adım” olarak nitelendirirken, Bloomberg, siyasi müdahalenin piyasalarda 9,2 milyar dolarlık bir erimeye yol açtığını yazdı. Türkiye’de zaten kırılgan olan ekonomik güven, bu kararın ardından daha da sarsıldı. Dolar/TL kuru, kararın duyulmasının ardından 41 TL’yi aşarak yeni bir rekor kırarken, borsa endeksinde sert düşüşler yaşandı. Bu gelişmeler, sadece siyasi değil, ekonomik bir krizin de kapıda olabileceğine işaret ediyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kararın ardından Zeytinburnu 15 Temmuz Meydanı’nda düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde ateşli bir konuşma yaptı. Özel, “Kötülükte el yükseltiyorlar, siz korkacaksınız sanıyorlar. Diyorlar ki, biz kararı alır, kayyumları atarız, CHP’yi susturur, sindiririz. Susmayanlara, teslim olmayanlara selam olsun. Ey Erdoğan, bu meydana bir bak bakalım, bu meydan korkuyu evde bıraktı!” diyerek kalabalığı coşturdu. Mitinge, tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da bir video mesajla katıldı. İmamoğlu, “Çelik gibi irademiz var, bükemezsiniz!” diyerek kararın geri çekilmesi için direneceklerini vurguladı.
Kararın siyasi yankıları, sadece CHP ile sınırlı kalmadı. DEM Parti, resmi hesabından yaptığı açıklamada, “Yargı artık siyaset alanından elini çekmeli, kayyumcu zihniyet terk edilmelidir,” diyerek tepkisini ortaya koydu. Mülkiyeliler Birliği ise, “Seçilmişlerin iradesi mahkeme kararlarıyla gaspedilemez. Bu karar, demokrasiye yöneltilmiş ağır bir darbedir,” ifadeleriyle demokratik kamuoyunu hukukun üstünlüğünü savunmaya çağırdı. Ancak iktidar cephesinden gelen açıklamalar, tartışmaları daha da alevlendirdi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TRT Haber’de yaptığı konuşmada, İstanbul’daki kararın 15 Eylül’de görülecek CHP kurultay davasını etkileyebileceğini söyledi. Bu sözler, CHP Sözcüsü Deniz Yücel tarafından, “Sarayın yargıya talimatını TRT’de duyurdu!” diyerek sert bir şekilde eleştirildi.
Sosyal medyada, kararın yankıları adeta bir çığ gibi büyüdü. Bir kullanıcı, “CHP’ye kayyum atamak, halkın iradesine zincir vurmaktır!” derken, bir başkası, “Gürsel Tekin’in kayyum olması yetmezmiş gibi, şimdi de kurultay mı iptal edilecek? Bu resmen darbe!” yorumuyla tepkisini dile getirdi. Gürsel Tekin’in atanması, özellikle CHP tabanında büyük bir öfke dalgası yarattı. Tekin’in daha önce kayyum atamalarına karşı yaptığı sert açıklamalar hatırlatılırken, onun bu görevde yer alması “siyasi vefasızlık” olarak nitelendirildi. Özgür Özel, bu duruma yanıt olarak, “CHP’li hiç kimse Saray’ın kurduğu bu kumpasın parçası olamaz,” diyerek Tekin’in partiden ihraç edildiğini duyurdu.
Tartışmaların bir diğer boyutu, kararın zamanlaması. CHP’nin İstanbul İl Kongresi’nin iptal edilmesi, sadece bir yerel yönetim meselesi değil; partinin genel merkezine uzanan bir tehdit olarak görülüyor. 2023’te yapılan CHP kurultayında Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi, bazı kesimlerde rahatsızlık yaratmıştı. Kulislerde, bu kararın, Özel’in liderliğini hedef alan bir hamle olduğu konuşuluyor. Hatta bazı iddialar, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye kayyum olarak atanabileceği yönünde. Ancak bu iddia, CHP eski Genel Başkanı Hikmet Çetin tarafından sert bir dille yalanlandı. Çetin, “Bu iddialar asılsızdır ve kasıtlıdır!” diyerek tepkisini gösterdi.
Kararın ekonomik etkileri de göz ardı edilemez. Bloomberg’in haberine göre, bu siyasi müdahale, Türkiye piyasalarında ciddi bir sarsıntı yarattı. Yabancı yatırımcılar, zaten kırılgan olan Türk ekonomisine duydukları güveni sorgulamaya başladı. Bir ekonomi analisti, sosyal medyada, “Kayyum kararı, sadece CHP’yi değil, Türkiye’nin demokrasi algısını da vurdu. Yatırımcılar artık daha temkinli,” yorumunu yaptı. Bu durum, TL’nin değer kaybını hızlandırırken, enflasyon baskısını da artırıyor. Vatandaşlar, bu siyasi krizin market raflarına ve faturalara nasıl yansıyacağını merak ediyor.
Peki, bu kararın asıl amacı ne? Türkiye, gerçekten “seçimli otoriterlikten açık diktatörlüğe” mi sürükleniyor? Financial Times’a konuşan Stockholm Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Enstitüsü’nden Howard Eissenstat, “Türk mahkemeleri, ülkeyi açık diktatörlüğe taşıyan kararlar alıyor,” diyerek durumun ciddiyetini vurguladı. Bu sözler, uluslararası kamuoyunun Türkiye’deki demokrasi algısını derinden etkiliyor. CHP’liler, bu kararın sadece bir il yönetimiyle sınırlı olmadığını, tüm muhalefeti sindirme amacı taşıdığını düşünüyor. Zeytinburnu’daki mitingde, binlerce kişi “Halkın iradesi teslim alınamaz!” sloganlarıyla bu mesajı haykırdı.
Bu siyasi fırtına, sadece CHP’yi değil, Türkiye’nin demokrasi geleceğini de sorgulatıyor. Mahkeme kararının, 15 Eylül’deki CHP kurultay davasıyla bağlantılı olabileceği iddiası, tansiyonu daha da yükseltiyor. Eğer kurultay iptal edilirse, CHP’nin genel merkezi de kayyum tehdidiyle karşı karşıya kalabilir. Bu, sadece bir partinin değil, Türkiye’deki demokratik süreçlerin geleceği için bir dönüm noktası olabilir. Özgür Özel’in, “Biz korkuyu evde bıraktık!” sözleri, bu mücadelede pes etmeyeceklerini gösteriyor. Ancak asıl soru şu: Bu karar, Türkiye’yi geri dönüşü olmayan bir yola mı sokuyor, yoksa halkın iradesi bu fırtınayı durdurabilecek mi? Cevap, önümüzdeki günlerde, hem mahkemelerde hem de sokaklarda şekillenecek.