CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) geçmiş dönemlerindeki yönetim uygulamalarına dair çarpıcı iddialarla gündemi sarsmaya hazırlanıyor. Parti içindeki titiz incelemeler sonucunda ortaya çıkan bulgular, belediyenin kaynaklarının usulsüz yollarla dışarıya aktarıldığına işaret ediyor. Yavuzyılmaz'ın açıklamaları, sadece bir paralel yapılanmayı değil, aynı zamanda vakıfların iktisadi işletmeleri üzerinden kurulan ikinci bir gizli mekanizmayı da gün yüzüne çıkarıyor. Bu gelişme, kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, iddiaların belgeleriyle desteklenmesiyle siyasi tartışmaların alevleneceği öngörülüyor.
Yavuzyılmaz, CHP'nin yürüttüğü araştırmaların derinliğinde, AKP'li İBB yönetiminin döneminde oluşturulan bu yapıların belediyenin mali kaynaklarını nasıl erittiğini detaylı bir şekilde ele alıyor. Özellikle 'Yeni Başkanlık' isimli bu paralel belediye yapılanmasının, resmi organların dışında bağımsız bir şekilde faaliyet gösterdiği belirtiliyor. Bu yapı, belediyenin yetki alanlarını gölgede bırakarak, karar alma süreçlerini ve kaynak dağılımını etkilemiş görünüyor. Araştırmacılar, bu yapılanmanın yalnızca idari bir gölge değil, aynı zamanda mali bir ağ olduğunu vurguluyor; zira belediyeye ait fonların buraya yönlendirildiği somut verilerle kanıtlanmış durumda.
Bunun yanı sıra, vakıfların iktisadi işletmeleri üzerinden devreye sokulan ikinci paralel mekanizma, iddiaların en dikkat çekici boyutu. Bu vakıflar, görünüşte hayır işleri için kurulmuş olsalar da, iktisadi işletmeleri aracılığıyla belediyeden gelen kamu kaynaklarını emmiş gibi duruyor. Yavuzyılmaz, bu süreçte vakıf yöneticileri ile dönemin AKP'li İBB yetkilileri arasında sıkı ilişkilerin olduğunu belirtiyor. Bu bağlantılar, ihaleler, sözleşmeler ve doğrudan transferler üzerinden şekillenmiş; örneğin, belediyenin projeleri bu vakıflara devredilerek, kaynaklar dolaylı yollardan aktarılmış. CHP'li vekil, bu ilişkilerin belgelenmiş olduğunu ve kamu vicdanını yaralayacak nitelikte olduğunu ifade ediyor.
Yavuzyılmaz'ın ifşaatı, sadece bu iki yapıyı sınırlı tutmuyor; aynı zamanda bunların belediyeye verdiği zararı da masaya yatırıyor. Kamu kaynaklarının bu mekanizmalarla nasıl dışarıya sızdırıldığı, detaylı hesaplamalarla ortaya konmuş. Örneğin, vakıflara yapılan ödemeler ve sözleşmeler, belediyenin bütçesinden milyonlarca liralık kayıplara yol açmış. Bu aktarımlar, şeffaflıktan uzak, denetim mekanizmalarını bypass eden yöntemlerle gerçekleştirilmiş. Yavuzyılmaz, bu durumun İBB'yi adeta bir "soygun ağına" dönüştürdüğünü ima ederek, vatandaşların vergilerinin nereye gittiğini sorgulatıyor.
Açıklamalarında, Yavuzyılmaz şu çarpıcı ifadeleri kullanıyor: “Kamuoyunun dikkatine sunuyorum! Yaptığımız araştırmalar neticesinde; AKP dönemi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde; ‘Yeni Başkanlık’ isimli paralel bir belediye yapılanması tespit ettik. Ayrıca, Vakıfların İktisadi İşletmeleri üzerinden ikinci bir paralel yapının daha oluşturulduğunu, bu yollarla, İBB’ye ait kamu kaynaklarının bu yapılara aktarıldığını belgeledik. Vakıf yöneticileri, AKP ve İBB yetkilileri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkardık. İBB’nin bu mekanizmalar tarafından nasıl soyulduğunu yarından itibaren belgeleriyle paylaşacağız!”
Bu paylaşım, sosyal medyada hızla yayılırken, Yavuzyılmaz'ın yarından itibaren belgeleri kamuoyuyla paylaşma vaadi, beklentiyi zirveye taşıyor. Belgelerin içeriği, muhtemelen sözleşme metinleri, transfer kayıtları ve ilişki haritalarını içerecek; bu da iddiaları somutlaştırarak hukuki süreçleri tetikleyebilir. CHP'li vekil, bu ifşaatın amacının şeffaflığı sağlamak ve benzer usulsüzlüklerin önüne geçmek olduğunu vurguluyor. “İBB’nin bu yapılar tarafından nasıl zarara uğratıldığını belgeleriyle kamuoyuna sunacağız” diyerek, konunun derinliğini ve ciddiyetini bir kez daha ortaya koyuyor.
Siyasi arenada bu iddialar, İBB'nin geçmiş yönetimini köşeye sıkıştırıyor. AKP'li dönemdeki bu paralellikler, belediyecilik anlayışını sorgulatırken, muhalefetin denetim mekanizmalarını güçlendirme çağrılarını da güçlendiriyor. Yavuzyılmaz'ın araştırması, parti olarak aylardır süren bir çalışmanın meyvesi; uzman ekiplerin mali kayıtları taraması, vakıf beyannamelerini incelemesi ve ilişki ağlarını haritalaması gibi adımlar içeriyor. Bu süreçte, yüzlerce belge incelenmiş ve çapraz kontroller yapılmış, ki bu da iddiaların temelsiz olmadığını gösteriyor.
Kamu kaynaklarının korunması açısından, bu ifşa büyük önem taşıyor. İBB gibi dev bir kurumun kaynaklarının, paralel yapılar üzerinden erimesi, sadece mali bir kayıp değil, aynı zamanda demokrasiye darbe niteliğinde. Vatandaşlar, vergilerinin nereye harcandığını bilme hakkına sahip; Yavuzyılmaz'ın sunduğu tablo, bu hakkı savunan bir manifesto gibi. Belgelerin paylaşılmasıyla, konunun yargıya taşınması da gündeme gelebilir, zira usulsüzlük şüphesi ağır basıyor.
Sonuç olarak, Deniz Yavuzyılmaz'ın bu cesur çıkışı, İstanbul'un siyasi tarihine yeni bir sayfa açıyor. Paralel yapıların ifşası, sadece İBB'yi değil, benzer iddiaların dolaştığı diğer belediyeleri de etkileyecek. Kamuoyunun gözü yarında; belgeler, bu iddiaların ne kadar derin bir yolsuzluk ağına işaret ettiğini aydınlatacak. Bu gelişme, şeffaf yönetimin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha hatırlatıyor ve siyasi hesaplaşmaların kapısını aralıyor.




