Cumhuriyet Halk Partisi içinde yeni bir tartışma başlatan açık mektubun gerçek imza sayısı netlik kazandı. İktidar yanlısı TGRT Haber'e sızdırılan ve bazı CHP milletvekillerinin Genel Başkan Özgür Özel'e yönelik eleştirilerini içeren belgede, medyada öne sürülenin aksine 10 milletvekilinin imzası bulunduğu ortaya çıktı.

Partide son dönemde yaşanan operasyonlar, tutuklamalar ve siyasi gerilimin tırmandığı bir ortamda gündeme gelen mektup, CHP içi muhalefeti yeniden alevlendirdi. Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın olduğu belirtilen milletvekillerinin kaleme aldığı metin, parti yönetimine üç somut talep içeriyor.

Gazeteci Şaban Sevinç'in paylaştığı bilgilere göre, mektupta imzası bulunan milletvekilleri şöyle sıralanıyor: Gamze Akkuş İlgezdi, Mahir Polat, Orhan Sarıbal, Mustafa Adıgüzel, Rıfat Nalbantoğlu, Sevda Erden Kılıç, Hüseyin Yıldız, Hasan Ufuk Çakır, Hasan Öztürkmen ve Deniz Demir. İktidar yanlısı medya organlarının mektubu 20'nin üzerinde milletvekilinin imzaladığını iddia etmesinin ardından gerçek rakamın çok daha düşük olduğu anlaşıldı.

CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Biz düşüncelerimizi paylaştık, biz bir aileyiz. Bu soruların yanıtını kamuoyunun bilmesinde fayda görüyorum" ifadelerini kullandı. İlgezdi'nin bu açıklaması, mektubun parti içi eleştiri kültürünün bir parçası olduğu vurgusunu taşıyor.

Mektubun gündeme düşmesi, CHP'nin içinden geçtiği zorlu süreçle doğrudan bağlantılı. Ekim 2024'ten bu yana CHP'li belediyelere yönelik yürütülen operasyonlarda, aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da bulunduğu 11 belediye başkanı tutuklandı. Ayrıca 100'ü aşkın belediye çalışanı cezaevine konuldu. Bu gelişmeler kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, partinin taban ve yönetim kanadında da ciddi bir siyasi tansiyona yol açtı.

Öte yandan CHP kurultayına ilişkin açılan davada, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden genel başkan olmasına yönelik mutlak butlan talebi mahkemece reddedildi. Bu kararla Özgür Özel ve mevcut yönetimin görevi devam etmiş oldu. Ancak tüm bu hukuki ve siyasi gelişmeler sürerken, iki gün önce partide mektup krizi patladı ve yeni bir tartışma dalgası başladı.

Bazı milletvekillerinin Özgür Özel'e yönelik eleştirilerini içeren metinde dile getirilen üç talep dikkat çekiyor. İlk talep, bazı Genel Başkan Yardımcılarının ve milletvekillerinin isimleri somut bir şekilde belirtilerek, kendisinden yüklü rüşvetler alındığı iftirasını atan Aziz İhsan Aktaş isimli müteahhide iftira davası açılması yönünde. Bu talep, partinin itibarının korunması ve iftira niteliğindeki iddialara karşı yasal yolların kullanılması gerektiği vurgusunu taşıyor.

İkinci talep ise ciddi iddia veya iftiralara maruz kalan partililerin konumu ve görevi ne olursa olsun, parti içinde bir muhakeme sürecine tabi tutulması ve bunun için gerekirse bir heyet kurulması şeklinde. Bu madde, parti içi hesap verebilirlik ve şeffaflık talebinin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Üçüncü ve belki de en sert talep, itirafçı ya da iftiracı konumda olup birçok belediye başkanının veya partilinin cezaevinde tutulmasına ve partinin zan altında kalmasına neden olan kişilerden halen parti üyeliği devam edenlerin ilişiklerinin kesilmesi yönünde. Bu talep, parti içinde operasyonlara zemin hazırladığı düşünülen kişilere karşı kesin bir tutum alınması gerektiği mesajını veriyor.

Mektubun iktidar yanlısı bir medya organına sızdırılması da ayrı bir tartışma konusu. CHP içinde parti içi eleştiri ve muhalefetin nasıl yürütülmesi gerektiği, bu tür metinlerin medyaya sızmasının partiyi zayıflatıp zayıflatmadığı soruları gündeme geldi. Bazı parti yöneticileri ve milletvekilleri, eleştirilerin parti içi mekanizmalarla dile getirilmesi gerektiğini savunurken, imzacı milletvekilleri ise kamuoyunun bilgilenme hakkı olduğunu öne sürüyor.

CHP'nin son bir yıldır yaşadığı çalkantılı süreç, genel başkanlık değişikliğiyle başlamıştı. Kemal Kılıçdaroğlu döneminin ardından Özgür Özel'in genel başkan seçilmesi, partide yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülmüştü. Ancak belediye operasyonları, tutuklamalar ve siyasi baskıların artması, yeni yönetimi zor bir sınavla karşı karşıya bıraktı.

Mektup krizinin parti içinde nasıl bir karşılık bulacağı ve Özgür Özel'in bu taleplere nasıl yanıt vereceği merak ediliyor. Parti yönetiminin bu eleştirileri dikkate alıp almayacağı, imzacı milletvekillerine yönelik herhangi bir yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı ve parti içi muhalefetin bundan sonra nasıl şekilleneceği önümüzdeki günlerde netleşecek.

EBK Başkanı Mücahit Taylan’ın Yalanı Arena’da: 1 Milyar TL’lik Skandal!
EBK Başkanı Mücahit Taylan’ın Yalanı Arena’da: 1 Milyar TL’lik Skandal!
İçeriği Görüntüle

CHP tabanında da mektup farklı tepkilere yol açtı. Bazı parti üyeleri, eleştirilerin haklı olduğunu ve parti yönetiminin kendini sorgulaması gerektiğini savunurken, bazıları ise böyle bir metnin iktidara yakın medyaya sızdırılmasının partiyi zayıflattığını ve zamanlama açısından yanlış olduğunu düşünüyor.

Operasyonların devam ettiği, belediye başkanlarının ve çalışanlarının tutuklandığı bir dönemde parti içi tartışmaların alevlenmesi, CHP'nin zorlu bir dönemeçten geçtiğini gösteriyor. Parti yönetiminin hem dışarıdan gelen baskılara hem de içeriden gelen eleştirilere aynı anda yanıt vermek zorunda kalması, siyasi dengeleri etkiliyor.

Mektubun içeriğinde yer alan Aziz İhsan Aktaş isimli müteahhit iddiaları, CHP'nin gündeminde uzun süredir yer alıyor. Partililere yönelik rüşvet iddiaları ve bu iddiaların operasyonlara zemin hazırladığı düşüncesi, imzacı milletvekillerini harekete geçiren önemli faktörlerden biri. İftira davası açılması talebi, bu konuda hukuki mücadele verilmesi gerektiği mesajını taşıyor.

Parti içi muhakeme süreci talebi ise CHP'nin kendi içinde hesap verebilirlik mekanizmalarını güçlendirmesi gerektiğine işaret ediyor. İddialara maruz kalan partililerin soruşturulması ve gerekirse temizlenmesi, partinin itibarının korunması açısından kritik görülüyor.

İtirafçı veya iftiracı konumdaki kişilerin parti üyeliğinin sonlandırılması talebi, belki de mektubun en sert maddesi. Bu talep, operasyonlara zemin hazırladığı düşünülen kişilere karşı net bir tavır alınması gerektiği vurgusunu taşıyor ve parti içinde bu konuda ciddi bir rahatsızlık olduğunu gösteriyor.

CHP'de mektup krizi, parti içi demokrasi, eleştiri kültürü ve siyasi iletişim yöntemlerinin nasıl olması gerektiği tartışmalarını da beraberinde getirdi. Partinin önümüzdeki dönemde bu tartışmaları nasıl yöneteceği, hem parti içi dinamikleri hem de muhalefet siyasetini şekillendirecek önemli bir faktör olacak.

Sonuç olarak, 10 milletvekilinin imzasını taşıyan ve üç somut talep içeren açık mektup, CHP'nin içinden geçtiği zorlu sürecin bir yansıması olarak öne çıkıyor. Parti yönetiminin bu taleplere vereceği yanıt ve önümüzdeki günlerde atılacak adımlar, hem parti içi dengeleri hem de CHP'nin siyasi geleceğini etkileyecek kritik öneme sahip.