Türkiye'nin ekonomik rotası, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Londra'dan gelen açıklamasıyla bir kez daha netleşmeye başladı. 1 Aralık 2025'te, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) etkinliğinde konuşan Şimşek, yıl sonu enflasyonunun yüzde 31 civarına gerileyeceğini duyurdu. Bu tahmin, sadece bir rakam değil; milyonlarca memur, emekli ve SSK-Bağ-Kur'luyu doğrudan ilgilendiren Ocak 2026 maaş zamlarının ilk somut ipucu olarak değerlendiriliyor. Enflasyonun bu seviyeye inmesi, hükümetin fiyat istikrarı önceliğinin bir meyvesi olarak sunulurken, gelecek yıllara dair daha iddialı hedefler de masaya yatırıldı: 2026 sonunda enflasyonun yüzde 20'nin altına, 2027'de ise tek haneye çekilmesi planlanıyor. Peki, bu tahmin emekli ve memur maaşlarını nasıl etkileyecek? Zam mekanizması nasıl işliyor, mevcut verilerle olası senaryolar neler? Bu açıklamanın perde arkasını, ekonomik bağlamı ve bireysel hesaplamaları derinlemesine ele alalım ki, bu kışın en sıcak ekonomik tartışmasının tüm yüzünü görelim; zira Şimşek'in sözleri, sadece istatistik değil, aile bütçelerinin geleceğini şekillendiren bir manifesto niteliğinde.

Şimşek'in Londra ziyareti, sadece bir uluslararası toplantıdan ibaret değildi; küresel yatırımcılara Türkiye'nin mali disiplin taahhüdünü bir kez daha hatırlatan stratejik bir hamleydi. UID etkinliğinde, Bakan Şimşek, Türkiye'nin ekonomik önceliklerini net bir şekilde sıraladı: "Fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme ve mali denge." Bu üçlü sac ayağı, son aylarda Merkez Bankası'nın sıkı para politikaları, kamu harcamalarının kısılması ve vergi reformlarıyla desteklenmişti. Yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 31 olarak açıklarken, Şimşek, "Enflasyonla mücadelede kararlıyız; bu rakam, hedeflerimize ulaşmanın ilk adımı" diye vurguladı. Hatırlayalım, 2025 başındaki enflasyon oranı yüzde 70'leri aşmıştı; yaz aylarındaki gevşeme ve sonbahardaki sıkılaştırmalarla, ekim ayı TÜİK verilerine göre yüzde 38,10'a gerilemişti. Şimşek'in tahmini, kasım ve aralık aylarında enflasyonun aylık bazda yüzde 1-1,5 civarında kalacağını ima ediyor – ki bu, mevsimsel faktörler ve bayram öncesi fiyat dalgalanmalarını hesaba katarak gerçekçi bir senaryo. Ancak eleştirmenler, bu tahminin "iyimser" olduğunu söylüyor; zira sokak enflasyonu –gıda ve konut fiyatlarındaki artış– hâlâ yüzde 50'leri zorluyor. Yine de, Şimşek'in sözleri, piyasalarda olumlu bir hava yarattı; dolar/TL kuru hafif bir düşüşle 34,20 seviyelerine çekildi ve Borsa İstanbul endeksi yüzde 1,2 yükseldi. Bu açıklama, emekliler için bir nefes alma fırsatı mı, yoksa geçici bir teselli mi? Detaylara inelim.

Emekli ve memur zamları, Türkiye'nin enflasyonla dans eden en hassas ekonomik mekanizmalarından biri. Mevcut sisteme göre, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşları, her altı aylık dönemde –ocak ve temmuz– gerçekleşen enflasyon oranına endeksli olarak güncelleniyor. Yani, temmuz-aralık arasındaki kümülatif enflasyon, doğrudan zam olarak yansıtılıyor. Memurlar ve memur emeklileri için ise durum biraz daha karmaşık: Toplu sözleşme görüşmelerinden kaynaklanan taban zam oranı –bu dönem için yüzde 11– enflasyonun bu oranı aşan kısmıyla toplanıyor. Bu formül, hem hükümetin bütçe yükünü dengeliyor hem de enflasyonun gerisinde kalmayı önlüyor. Temmuz 2025'te yapılan zamlar, bu mekanizmanın bir ürünüydü: SSK-Bağ-Kur emeklileri için yüzde 10,25, memurlar için ise yüzde 16,55 oranında artış sağlanmıştı. Bu zamlar, en düşük emekli maaşını 16.881 TL'ye çıkarmıştı; ancak son aylardaki fiyat erozyonu, bu rakamı fiilen eritmişti. Gıda sepetindeki yüzde 60'lık artış, ısınma giderlerindeki yüzde 45'lik sıçrama ve ulaşım maliyetlerindeki yükseliş, emeklilerin alım gücünü adeta yok etmişti. Şimşek'in ipucu, tam da bu noktada devreye giriyor: Yıl sonu enflasyonu yüzde 31 olursa, ocak zammı bu rakama göre şekillenecek.

Şimdi, Şimşek'in tahminine dayalı olası zam senaryolarını hesaplayalım ki, rakamlar somutlaşsın. Temmuz-ekim dönemi enflasyonu zaten yüzde 20,75 olarak gerçekleşti – TÜİK'in ekim ayı verilerine göre. Kalan kasım ve aralık ayları için, Şimşek'in genel tahmininden yola çıkarak, aylık enflasyonun yüzde 1,2 civarında kalacağı varsayımı yapılıyor. Bu durumda, temmuz-aralık kümülatif enflasyonu yüzde 31'e ulaşır. SSK ve Bağ-Kur emeklileri için zam oranı, doğrudan bu enflasyonun tamamı olur: Yani yüzde 12,28'lik bir artış. Hesap basit: (1 + 0,2025) * (1 + 0,012) * (1 + 0,012) - 1 = yaklaşık yüzde 12,28. Bu oranla, en düşük emekli maaşı 16.881 TL'den 18.953 TL'ye yükselir – ki bu, yaklaşık 2.072 TL'lik bir net kazanç demek. Memurlar ve memur emeklileri için ise, toplu sözleşme zammı yüzde 11 eklenince, toplam oran yüzde 18,7'ye çıkıyor: Enflasyonun yüzde 31'i, yüzde 11'lik tabanla birleşince, aşan kısım yüzde 7,7 farkı doğuruyor ve toplam yüzde 18,7. Bu da, en düşük memur maaşını –yaklaşık 25.000 TL civarından– 29.675 TL'ye taşır. Tabii, bu rakamlar brüt bazda; vergiler ve kesintilerle net etki biraz azalır. Ancak, milyonlarca kişiyi ilgilendiren bu hesaplama, Şimşek'in "fiyat istikrarı" vaadinin somut yansıması.

Bu tahminler, sadece matematik değil; ekonomik gerçeklerin bir aynası. Şimşek, Londra'da yatırımcılara hitap ederken, enflasyonun düşüş trendini vurguladı: "2025'i yüzde 31'le kapatıyoruz, 2026'da yüzde 20'nin altına iniyoruz." Bu hedef, Orta Vadeli Program (OVP) ile uyumlu; zira program, 2026 enflasyonunu yüzde 18,5 olarak öngörüyordu. Ancak Şimşek'in güncellemesi, daha iyimser bir tablo çiziyor – belki de küresel faiz indirimlerinin etkisiyle. Merkez Bankası'nın politika faizi yüzde 50'de sabit tutulurken, kredi büyümesi yavaşlatılmış ve ithalat maliyetleri kontrol altına alınmıştı. Gıda enflasyonu, tarımsal desteklerle –örneğin, 2025 hasat sezonu için 100 milyar TL'lik sübvansiyon– dizginlenmeye çalışılıyor. Yine de, emekliler için bu zamlar yetersiz kalabilir: Türk-İş'in açlık sınır raporu, kasım ayı itibarıyla 25.000 TL'yi aşmış durumda; yani en düşük emekli maaşı, hâlâ yoksulluk sınırının altında. Emekli Dernekleri Federasyonu Başkanı, "Yüzde 12 zam, enflasyonun yarısını bile karşılamaz" diye yakınıyor. Şimşek'in ipucu, bu eleştirilere yanıt mı, yoksa bütçe disiplininin bir uzantısı mı? Piyasalar olumlu baksada, sokaktaki vatandaşın nabzı farklı atıyor.

Zam mekanizmasının detayları, bu tartışmayı daha da zenginleştiriyor. SSK ve Bağ-Kur emeklileri –yaklaşık 14 milyon kişi– için enflasyon endeksi, doğrudan maaşlara yansıyor; bu, 2000'li yıllardan beri uygulanan bir sistem. Memurlar için ise, 2023-2025 toplu sözleşmesi, yüzde 11'lik taban zammı garanti altına almıştı; ancak enflasyon bu oranı aştıkça, fark otomatik ekleniyor. Bu fark mekanizması, 2023'te yüzde 20'lik ek zammı doğurmuştu; benzer bir senaryo, ocak ayında tekrarlanabilir. Kasım ayı enflasyon verisi –TÜİK tarafından 3 Aralık'ta açıklanacak– kritik: Eğer aylık yüzde 1,5'i aşarsa, Şimşek'in tahmini revize edilebilir. Aralık verisi ise, 3 Ocak 2026'da gelecek ve zamlar o gün resmileşecek. Bu süreç, emeklileri belirsizliğe sürüklüyor; zira geçmiş yıllarda, enflasyon sürprizleri maaşları yukarı çekmişti. Örneğin, 2024 ocak zammı, beklenmedik kasım verisiyle yüzde 49'a fırlamıştı. Şimşek'in "yüzde 31" tahmini, bu belirsizliği azaltıyor ama garanti vermiyor. Ekonomi uzmanları, "Eğer gıda fiyatları kışın da yükselirse, oran yüzde 33'ü bulabilir" diyor.

Bu ipucu, sadece zam oranlarını değil; hükümetin genel ekonomik stratejisini de aydınlatıyor. Şimşek, UID etkinliğinde, "Türkiye, mali disiplinle büyüyecek; enflasyon düşüşü, yatırımları çekecek" diye ekledi. Bu, 2026 bütçesinin anahtarı: Bütçe açığı GSYH'nin yüzde 3'üne indirilecek, kamu yatırımları altyapıya odaklanacak. Emekli ve memur zamları, bütçenin yüzde 25'ini oluşturuyor; yani yüzde 12-19 arası bir artış, 500 milyar TL'lik ek yük demek. Hükümet, bunu vergi gelirlerindeki artışla –özellikle KDV ve ÖTV'den– dengelemeyi planlıyor. Ancak muhalefet, "Emekliler faturayı ödüyor" diye eleştiriyor; CHP Grup Başkanvekili, "Enflasyon düşmüyor, gizleniyor" iddiasında bulundu. Sosyal medyada, #EmekliZammı etiketiyle binlerce paylaşım: Emekliler, "Yüzde 31 enflasyonla mı geçineceğiz?" diye soruyor. Bu tartışma, yaklaşan bütçe görüşmelerini alevlendirecek; zira memur sendikaları, ek protokol için masaya oturmaya hazırlanıyor.

Peki, bu zamlar bireysel hayatı nasıl değiştirecek? En düşük emekli maaşı 18.953 TL'ye çıkarsa, bir emekli ailesi için aylık gıda harcaması –yaklaşık 10.000 TL– biraz daha rahatlayabilir. Ancak ısınma ve sağlık giderleri –ki bunlar yüzde 40 artmış– hâlâ yük. Memurlar için yüzde 18,7'lik zam, aile yardımı ve ek ödemelerle 30.000 TL bandına ulaşır; bu da, büyük şehirlerde kira yükünü hafifletir. Uzmanlar, "Zamlar alım gücünü korur ama refahı artırmaz" diyor. Şimşek'in hedefleri gerçekleşirse, 2027 tek haneli enflasyon, maaşları reel olarak yukarı taşır; ama yol uzun. Emekliler, kasım verisini beklerken, pazar alışverişlerinde hesap yapıyor: Bir ekmek 15 TL, süt 40 TL – yüzde 31 enflasyon, bu rakamları haklı çıkarıyor.

Asgari Ücret Artışı 2026: Uzmanlar Ne Diyor?
Asgari Ücret Artışı 2026: Uzmanlar Ne Diyor?
İçeriği Görüntüle

Şimşek'in Londra açıklaması, Türkiye ekonomisinin dönüm noktalarından biri. Yüzde 31 enflasyon tahmini, ocak zamlarını şekillendirirken, emekli ve memurlara umut aşılıyor. SSK için yüzde 12,28, memurlar için yüzde 18,7 – bu oranlar, en düşük maaşı 18 bin TL'nin üzerine taşır. Ancak gerçek test, kasım-aralık verilerinde. Hükümetin fiyat istikrarı vaadi, bu kışın nabzını tutacak; zira enflasyon düşüşü, sadece rakam değil, sofraların bereketi demek. Umarız, bu ipucu vaatlere dönüşür; emekliler, soğuk günlerde sıcak bir nefes alır. 2026, enflasyonun gölgesinden çıkmak için bir fırsat – ve Şimşek'in sözleri, bu fırsatın anahtarı.