Türkiye'nin siyasi gündeminde uzun süredir beklenen bir hareketlilik, DEM Parti'nin İmralı heyeti ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki kritik görüşmeyle yeni bir boyut kazandı. Bugün, 12 Aralık 2025 tarihinde TBMM'de gerçekleşen bu buluşma, barış süreci tartışmalarını yeniden alevlendirdi ve "ikinci aşama" ifadesiyle kamuoyunda yankı buldu. Görüşme sonrası DEM Parti İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan'ın yaptığı açıklamalar, sürecin yasal bir çerçeveye oturtulması ihtiyacını vurgularken, Bahçeli'nin tepkisi adeta bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Bu gelişme, Kürt sorunu ve barış yasası aramalarının zirveye çıktığı bir dönemde, milyonlarca vatandaşın gözünü kilitlediği bir haber olarak öne çıkıyor.
Görüşmenin detaylarına inmeden önce, bu buluşmanın arka planını anlamak önemli. DEM Parti, önceki gün yaptığı duyuruda, İmralı heyeti olarak Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol'dan oluşan ekibin, MHP lideri Devlet Bahçeli ile saat 14:00'te TBMM'de bir araya geleceğini bildirmişti. Bu adım, 2 Aralık 2025'te İmralı'da gerçekleştirilen görüşmelerin ardından gelen tartışmaların doğal bir uzantısı olarak görüldü. İmralı süreci, yıllardır Türkiye'nin en hassas siyasi meselelerinden biri olarak gündemde yerini korurken, bu tür diyaloglar her zaman umut ve belirsizlik karışımı bir hava yaratıyor. Heyet, Bahçeli'yi kapıda karşılayan MHP liderinin bu jesti, görüşmenin samimi ve yapıcı bir tonda geçeceğinin ilk sinyali olarak yorumlandı. Peki, bu buluşma tam olarak neyi değiştirdi? İkinci aşama ne anlama geliyor ve Barış Yasası'nın yolunu açan unsurlar neler?
Görüşme sonrası Pervin Buldan'ın kameralara yansıyan açıklamaları, süreci netleştiren en çarpıcı unsurlardan biri oldu. Buldan, heyet adına Bahçeli ve ekibine teşekkür ederek söze başladı ve toplantının verimli geçtiğini vurguladı. *Sayın Bahçeli ve heyetine heyetimiz adına teşekkür ediyorum. Çok verimli bir görüşme gerçekleştirdiğimizi ifade etmek istiyorum,* diye konuşan Buldan, 2 Aralık'taki İmralı görüşmesini ve sonrasındaki gelişmeleri detaylı bir şekilde aktardıklarını belirtti. Sürecin geldiği aşamaları masaya yatırdıklarını, bundan sonraki adımlar için istişarelerde bulunduklarını anlatan Buldan, *Çok önemli bir görüşme oldu, bunu ifade etmek isterim,* diyerek toplantının ağırlığını ortaya koydu. Bu noktada, Buldan'ın en dikkat çekici ifadesi "ikinci aşama" vurgusu oldu. Ona göre, süreç artık bir eşikten geçmiş ve somut adımlar atma zamanı gelmişti. Bu aşamanın temel taşı ise yasal bir düzenleme: *İkinci aşamaya geçtiğimizi söylemek gerekiyor. Yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bu yasal düzenleme bir 'Barış Yasası' olmalıdır.* Buldan, kendi görüşlerini Bahçeli'ye ilettiklerini ve MHP liderinin sürece bugüne kadar büyük katkılar sağladığını, bundan sonra da sağlayacağına inandıklarını ekledi. Bu sözler, barış yasası tartışmalarını yeniden canlandırırken, DEM Parti'nin yaklaşımını net bir şekilde ortaya koyuyordu – bir geçiş dönemi değil, kalıcı bir yasal çerçeve talebi.
Pervin Buldan'ın bu net ve kararlı üslubu, yıllardır süren barış süreci müzakerelerinin ne kadar kritik bir eşikte olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İmralı görüşmelerinin detayları kamuoyuyla tam olarak paylaşılmasa da, Buldan'ın aktardığı bilgiler, sürecin ilk aşamasının tamamlandığını ve şimdi daha kurumsal bir yapıya evrilme ihtiyacını işaret ediyordu. Barış Yasası fikri, özellikle son aylarda Google aramalarında en çok merak edilen konular arasında yer alıyor; zira bu yasa, af mekanizmalarından kültürel haklara, eğitim reformlarından güvenlik düzenlemelerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayabilir. Buldan'ın ifadesiyle, *Kendi görüşlerimizi sayın Bahçeli'ye aktardık,* cümlesi, diyalogun karşılıklı olduğunu ve DEM Parti'nin taleplerini masaya koyduğunu gösteriyor. Bu, sadece bir bilgilendirme toplantısı değil, aktif bir istişare süreci olarak nitelendirilebilir. Peki, MHP gibi milliyetçi bir partinin lideri bu taleplere nasıl yanıt verdi? İşte burada Bahçeli'nin çıkışı, haberin en çarpıcı yanı haline geliyor.
Devlet Bahçeli, görüşme sonrası Pervin Buldan'ın sözlerine adeta bir mühür vurdu. Kısa ama etkili bir yanıtla, *Pervin Hanım her konuyu açıklıkla ifade ettiler, her cümlesine imzamı atıyorum,* diyen Bahçeli, DEM Parti heyetinin taleplerini tam anlamıyla onayladığını ilan etti. Bu ifade, Bahçeli'nin siyasi kariyerinde nadir rastlanan bir destek mesajı olarak değerlendiriliyor. MHP lideri, yıllardır Kürt sorunu ve terörle mücadelede sert bir duruş sergilese de, son dönemde barış süreci girişimlerine yönelik esneklik sinyalleri vermişti. "Her cümlesine imzamı atıyorum" sözü, sadece bir nezaket ifadesi değil; Barış Yasası ve ikinci aşama gibi kritik unsurlara yönelik tam bir taahhüt olarak okunabilir. Bu yanıt, TBMM koridorlarında yankılanırken, siyasi kulislerde de fırtınalar kopardı. Bahçeli'nin kapıda heyet üyelerini karşılaması, bu desteğin sembolik bir boyutunu da ekliyor – bir nevi "kapılarımız açık" mesajı. Peki, bu onay ne anlama geliyor? MHP'nin iktidar ortağı olarak, bu sözler hükümetin genel politikasına etki mi edecek?
Bu gelişmenin zamanlaması da bir o kadar manidar. 12 Aralık 2025, Türkiye'nin siyasi takviminde yoğun bir gün; ekonomik verilerden uluslararası ilişkilerde kadar birçok başlık gündemdeyken, barış süreci birdenbire ön plana çıktı. Bahçeli'nin ifadesi, *Pervin Hanım her konuyu açıklıkla ifade ettiler,* diyerek Buldan'ın şeffaflığını övmesi, diyalogun ne kadar yapıcı geçtiğini teyit ediyor. MHP Genel Başkanı'nın "imzamı atıyorum" vurgusu, sadece sözlü bir destek değil; potansiyel bir yasal ittifakın habercisi olarak yorumlanıyor. Siyasi analistler, bu görüşmenin AK Parti-MHP koalisyonu içinde yeni bir sayfa açabileceğini söylüyor. DEM Parti heyeti üyeleri Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol'un da katkılarıyla, toplantı sadece ikili bir sohbet olmaktan çıkıp, geniş bir siyasi platforma dönüştü. Sancar'ın hukuki birikimi, Özgür Erol'un ise saha deneyiminin, Barış Yasası'nın detaylandırılmasında rol oynadığı tahmin ediliyor. Bu ekip, İmralı sürecinin en deneyimli isimlerinden oluşurken, Bahçeli ile kurdukları köprü, Türkiye'nin uzun vadeli barış umutlarını yeşertiyor.
Görüşmenin verimli geçmesi, sadece katılımcıların beyanlarıyla sınırlı kalmadı; kamuoyunda da anında yankı buldu. Sosyal medyada "Bahçeli ikinci aşama", "Barış Yasası ne olacak" gibi aramalar patlama yaptı, zira bu haber, yıllardır süren belirsizliğin ortasında bir ışık olarak görülüyor. Pervin Buldan'ın *Sürece kendisinin çok katkıları oldu, bundan sonra da olacağına inanıyoruz,* sözleri, Bahçeli'ye duyulan güveni pekiştirirken, MHP liderinin tam desteğiyle birleşince, süreç hızlanabilir mi? Uzmanlara göre, evet; çünkü MHP'nin onayı olmadan böyle bir yasa, mecliste zorlukla geçer. İkinci aşama, muhtemelen af düzenlemeleri, diyalog mekanizmalarının güçlendirilmesi ve bölgesel kalkınma paketlerini içerecek. Bu, sadece DEM Parti'nin talebi değil; geniş bir toplumsal mutabakat arayışı. Bahçeli'nin kısa ama net yanıtı, *her cümlesine imzamı atıyorum,* bu mutabakatın ilk somut adımı olarak tarihe geçebilir.
Peki, bu buluşmanın ötesinde, barış sürecinin geleceği nasıl şekillenecek? Buldan'ın aktardığı üzere, 2 Aralık İmralı görüşmesi, tartışmaların temelini oluşturuyordu ve o günden beri atılan adımlar, ikinci aşamayı zorunlu kılıyordu. Yasal düzenleme ihtiyacı, sadece bir formalite değil; sürecin sürdürülebilirliğini sağlayacak bir çerçeve. Barış Yasası, eğer hayata geçerse, Türkiye'nin iç huzurunu yeniden tanımlayabilir – kültürel özerklik tartışmalarından, eğitimde anadil haklarına kadar. Bahçeli'nin desteği, milliyetçi kesimlerde bile olumlu yankı bulurken, muhalefet partileri de bu diyalogu dikkatle izliyor. Görüşme, saatler süren istişarelerin ürünüydü ve heyetin TBMM'ye girişi, güvenlik önlemleri altında gerçekleşti. Bu detaylar, olayın ciddiyetini artırıyor; zira İmralı süreci her zaman hassas dengeler üzerine kurulu.
Sonuç olarak, Devlet Bahçeli'nin "ikinci aşama" sözlerine tam destek vermesi, Türkiye siyasetinde yeni bir sayfanın müjdecisi olabilir. Pervin Buldan'ın *Bu yasal düzenleme bir 'Barış Yasası' olmalıdır,* çağrısı, Bahçeli'nin *her cümlesine imzamı atıyorum* onayıyla birleşince, umutlar yeşeriyor. Bu görüşme, sadece iki parti arasında değil; tüm toplumun geleceğini ilgilendiren bir adım. Gelecek günlerde meclis komisyonlarında neler yaşanacak, Barış Yasası taslağı ne zaman gündeme gelecek? Bu sorular, kamuoyunu meraklandırırken, sürecin şeffaflığı da en az desteği kadar önemli. Türkiye, barışa bir adım daha yaklaştı mı? Cevap, önümüzdeki haftalarda netleşecek gibi görünüyor. Bu tarihi anı belgeleyen haber, siyasi tarihin tozlu sayfalarında yerini alacak.




