Türkiye'de ekonomik dalgalanmaların gölgesinde, çalışanların geleceğini şekillendirecek önemli adımlar atılıyor. Her yıl Aralık ayında başlayan bu süreç, sadece rakamlarla değil, sosyal adalet ve geçim sıkıntılarıyla da yakından ilgili. Bu kez, hükümet ve işçi temsilcileri arasındaki diyalog, daha erken bir ivme kazandı. Peki, bu buluşma ne anlama geliyor ve önümüzdeki günler nasıl geçecek? Adım adım inceleyelim.
Görüşme, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay arasında gerçekleşti. Bu buluşma, asgari ücret tespit komisyonunun resmi toplantılarına başlamadan hemen önce, stratejik bir ön görüşme niteliğindeydi. Taraflar, komisyonun oluşumunu ve işleyişini masaya yatırdı. Atalay, mevcut yapıda herhangi bir değişiklik yapılmazsa, sendika olarak toplantılara iştirak etmeyeceklerini net bir şekilde ifade etti. Bu tutum, işçi kesiminin taleplerini güçlendirme çabasının bir yansıması olarak dikkat çekiyor. Bakan Işıkhan ise, komisyonun dengeli bir temsil sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmasına yönelik önerilerini sundu.
Öneriye göre, asgari ücret tespit komisyonu, 5 işveren temsilcisi, 5 işçi temsilcisi ve hükümetin belirleyeceği tek bir üyeden oluşacak. Bu yapı, yıllardır tartışılan eşit temsil ilkesini merkeze alıyor ve karar alma sürecini daha adil kılmayı hedefliyor. Türk-İş tarafı, bu öneriyi yakından incelemek üzere harekete geçti. Başkanlar Kurulu, yarın sabah saat 10:00'da toplanarak konuyu detaylı bir şekilde değerlendirecek. Bu toplantı, sendikanın resmi duruşunu belirleyecek kritik bir eşik. Eğer öneri kabul görürse, komisyon çalışmaları hızlı bir şekilde ilerleyebilir; aksi takdirde, süreç uzayabilir ve belirsizlikler artabilir.
Asgari ücret maratonu, sadece komisyon yapısıyla sınırlı kalmıyor elbette. Enflasyon oranlarının yüksek seyretmesi, gıda ve barınma giderlerindeki fırlamalar, çalışanların alım gücünü eritiyor. 2025 yılı için belirlenen asgari ücret, milyonlarca ailenin bütçesini doğrudan etkileyecek. Sendika liderleri, yıllardır vurguladıkları gibi, asgari ücretin sadece bir maaş değil, bir yaşam standardı olduğunu savunuyor. Bu görüşmede de, işçilerin talepleri ön planda tutuldu: Artan maliyetlere karşı koruyucu bir zam oranı ve sosyal haklarda iyileştirmeler. Bakanlık cephesi ise, ekonomik gerçekler ışığında sürdürülebilir bir model arayışında. Bu dengeyi sağlamak, tarafların ortak çabasına bağlı.
Şimdi, asıl merak edilen kısma gelelim: Rakamlar ne olacak? Masada dolaşan senaryolara bakıldığında, 2026 yılından itibaren geçerli olacak asgari ücret için 26 bin liradan başlayıp 30 bin liraya kadar uzanan bir aralık konuşuluyor. Bu rakamlar, enflasyon projeksiyonları, büyüme tahminleri ve uluslararası standartlara göre şekilleniyor. Örneğin, düşük senaryoda 26 bin lira, temel ihtiyaçları kısmen karşılayacak bir seviye olarak görülüyor; ancak sendikalar bunu yetersiz buluyor. Orta yol olarak 28 bin lira civarı, hem işveren yükünü hafifletirken hem de işçiye nefes aldırabilir. En iyimser tahmin ise 30 bin lira: Bu, alım gücünü koruma ve sosyal yardımlarla destekleme potansiyeli taşıyor.
Bu senaryoları etkileyen faktörler arasında, son aylardaki enflasyon verileri başı çekiyor. Tüketici fiyat endeksi, gıda sepetindeki artışlarla birlikte rekor seviyelere ulaştı. Elektrik, doğalgaz ve ulaşım giderleri de cabası. İşçi kesimi, asgari ücretin en az enflasyonun 5-10 puan üzerinde belirlenmesini talep ediyor ki, kayıplar telafi edilebilsin. Hükümet tarafı, bütçe disiplini ve istihdamın korunması adına temkinli yaklaşıyor. İşverenler ise, KOBİ'lerin rekabet gücünü gözeterek, ani zamlara karşı uyarıyor. Bu üçlü denklem, komisyon toplantılarında çözülmeye çalışılacak.
Görüşmenin bir diğer önemli boyutu, sosyal diyalogun güçlendirilmesi. Bakan Işıkhan, Atalay ile yaptığı sohbette, sadece rakam odaklı değil, bütüncül bir yaklaşım vurgusu yaptı. Örneğin, asgari ücretin yanı sıra, toplu iş sözleşmeleri, mesleki eğitim programları ve işsizlik sigortası gibi alanlarda da ilerleme kaydedilmesi gerektiği belirtildi. Türk-İş, bu holistik bakışa olumlu yanıt verdi ancak somut adımlar bekliyor. Başkanlar Kurulu'nun yarınki toplantısı, bu yönde sinyaller verecek mi? Toplantı sonrası yapılacak açıklamalar, kamuoyunda büyük yankı uyandıracak.
Tarihe bakıldığında, asgari ücret görüşmeleri her zaman gerilimli geçmiş. Geçen yıllarda, son dakikaya kadar uzayan müzakereler, sokak protestolarına ve grev tehditlerine yol açmıştı. Bu sefer, erken görüşme sayesinde daha yapıcı bir zemin oluştu. Yine de, komisyonun ilk toplantısı için tarih netleşmedi; ancak Ocak ayı başı gibi bir takvim öngörülüyor. Bu süreçte, kamuoyu baskısı da rol oynayacak. Sosyal medyada #AsgariÜcretZammı etiketiyle paylaşılan hikayeler, gerçek hayattaki zorlukları gözler önüne seriyor: Kirayı ödeyemeyen aileler, okula gönderemediği çocukları olan ebeveynler.
Peki, olası zamlar günlük hayata ne getirecek? 26 bin lira seviyesinde bir artış, temel gıda alışverişini rahatlatabilir ama eğitim ve sağlık harcamalarını karşılamakta yetersiz kalır. 30 bin liraya çıkması halinde ise, tasarruf imkanı doğar ve tüketim canlanır – ki bu da ekonomiye pozitif yansır. Uzmanlar, zam oranının GSYİH büyüme hedefleriyle uyumlu olması gerektiğini söylüyor. Maliye Bakanlığı'nın son raporları, bütçe açığının kontrol altında tutulmasını şart koşuyor. Sendikalar ise, Avrupa Birliği standartlarına yaklaşmayı hedefliyor; zira komşu ülkelerde asgari ücretler Türkiye'ninkinden %50-100 daha yüksek.
Bu görüşme, asgari ücretin ötesinde bir mesaj da taşıyor: Sosyal uzlaşıya olan ihtiyaç. Pandemi sonrası dönemde, gelir dağılımındaki eşitsizlikler derinleşti. Asgari ücret, bu dengesizliğin en görünür göstergesi. Bakanlık, dijital platformlar üzerinden kamuoyu görüşü toplama fikrini de gündeme getirdi – belki de komisyon kararlarını şeffaflaştırmak için. Türk-İş, bu yenilikçi adımı destekliyor ancak temsiliyetin korunmasını istiyor.
Sonuç olarak, Aralık ayı asgari ücret için dönüm noktası. Bakan Işıkhan ve Ergün Atalay arasındaki diyalog, umut verici bir başlangıç. Yarınki Başkanlar Kurulu toplantısı, sürecin yönünü belirleyecek. Milyonlarca çalışan, bu masadan adil bir paylaşım bekliyor. Enflasyonla mücadelede asgari ücretin rolü büyük; doğru bir zam, sadece cepleri değil, moralleri de dolduracak. Gelişmeleri takip etmeye devam edin – çünkü bu maraton, hepimizin hikayesi.




