Türkiye'de milyonlarca çalışanın gözü kulağı, her yıl Aralık ayında toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda. 2025 yılı için belirlenen asgari ücret, 22 bin 104 lira seviyesinde kalmış ve bu rakam, yüzde 30'luk bir artışla birlikte gelmişti. Ancak bu zam, enflasyon baskıları ve ekonomik yavaşlama karşısında gerçek gelirleri korumakta yetersiz kalmış, ortalama yüzde 20'lik bir erime yaşanmıştı. Gelirlerin yavaşlaması ve marj baskıları, hane halklarının alım gücünü ciddi şekilde etkilemiş, temel ihtiyaçlarda tasarruf zorunluluğunu beraberinde getirmişti. Piyasalar, bu tabloyu göz önünde bulundurarak 2026 yılına dair beklentilerini şekillendirirken, uluslararası finans devlerinden gelen tahminler adeta bir pusula görevi görüyor. Özellikle, geçmiş yıllarda asgari ücret artışlarını doğru öngörmesiyle tanınan JPMorgan'ın yeni raporu, bu beklentileri somutlaştırıyor ve yatırımcıların radarına giriyor.
JPMorgan, "Türkiye Tüketici Şirketleri 2026 Görünümü" başlıklı kapsamlı raporunda, asgari ücret için net bir tahmin sunuyor. Rapora göre, 2026 yılı asgari ücreti 27 bin 630 lira olarak belirlenmesi muhtemel. Bu rakam, mevcut 22 bin 104 liralık seviyeden yüzde 25'lik bir artışa işaret ediyor. Banka, bu öngörüyü 12 aylık beklenen enflasyon oranlarıyla uyumlu hale getirerek, ekonomik gerçeklikten kopuk olmayan bir senaryo çiziyor. JPMorgan yetkilileri, bu artışın tüketici şirketleri için önemli bir katalizör olacağını vurguluyor, zira asgari ücret zammı doğrudan harcama kalıplarını, perakende satışları ve üretim maliyetlerini etkileyecek. Rapor, Türkiye'nin tüketim odaklı ekonomisinde asgari ücretin ne kadar kritik bir rol oynadığını bir kez daha ortaya koyuyor; milyonlarca düşük gelirli çalışanın cebine girecek ek para, iç talebi canlandırabilir ve büyüme ivmesini destekleyebilir. Ancak, bu zam oranının enflasyon hedefleriyle dengelenmesi gerektiği de raporda ima ediliyor, çünkü aşırı artışlar maliyet enflasyonunu tetikleyebilir.
2025 yılındaki asgari ücret belirleme süreci, komisyonun Aralık başındaki ilk toplantısıyla başlamış ve yüzde 30'luk zamla sonuçlanmıştı. O dönem, TÜRK-İŞ'i temsilen işçilerin, TİSK'i temsilen işverenlerin ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde yapılan müzakereler, enflasyon verileri ve büyüme projeksiyonları etrafında dönmüştü. Sonuçta 22 bin 104 lira olarak açıklanan ücret, brüt-net ayrımıyla birlikte net 17 bin 2 lira civarında bir alım gücü sunmuştu. Ancak, gerçek enflasyonun beklenenden yüksek seyretmesiyle birlikte, bu rakamın satın alma kapasitesi hızla erimiş, gıda, barınma ve ulaşım gibi temel harcamalarda yüzde 20'ye varan kayıplar yaşanmıştı. JPMorgan'ın raporu, bu tarihi veriyi temel alarak 2026 için daha temkinli bir yüzde 25'lik artış öngörüyor. Bu oran, Merkez Bankası'nın enflasyon patikasıyla örtüşürken, işverenlerin maliyet yükünü de gözetiyor. Piyasalar açısından, bu tahmin bir "beklenen" senaryo olarak değerlendiriliyor; eğer komisyon daha agresif bir zam yaparsa, tüketim patlaması yaşanabilir, ancak düşük bir artış ise resesyon sinyalleri verebilir.
Asgari ücret tartışmalarında enflasyon, her zaman en kritik parametre. JPMorgan'ın 12 aylık beklenen enflasyon referansı, raporun en güçlü yanı olarak öne çıkıyor. Türkiye ekonomisi, son yıllarda yüksek enflasyonla mücadele ederken, asgari ücretin bu fırtınada bir demir attığı söylenebilir. 2025'te yüzde 30'luk zam, resmi enflasyon oranlarının altında kalmış ve reel kayıplara yol açmıştı. 2026 için öngörülen yüzde 25'lik artış ise, enflasyonun yavaşlama eğiliminde olduğu varsayımına dayanıyor. Eğer enflasyon hedefleri tutarsa, 27 bin 630 liralık ücret, hane halklarının alım gücünü kısmen restore edebilir. Ancak, rapor bu noktada bir uyarı da yapıyor: Gelir dağılımındaki eşitsizlikler, asgari ücret zammının faydalarını sınırlayabilir. Düşük gelir grubundaki çalışanlar için bu zam bir nefes alma fırsatı olsa da, orta sınıfın vergi yükü ve artan yaşam maliyetleri dengeleri bozabilir. Ekonomistler, bu tahminin tüketici güven endeksini olumlu etkileyeceğini, ancak sürdürülebilirlik için yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
Tüketici şirketleri cephesinde, JPMorgan'ın raporu adeta bir yol haritası niteliğinde. Banka, asgari ücretin yüzde 25 artmasının perakende, gıda ve hizmet sektörlerinde doğrudan bir katalizör yaratacağını savunuyor. 27 bin 630 liralık ücretle birlikte, düşük gelirli hanelerin harcama eğilimleri yükselecek; süpermarket satışları, giyim ve eğlence harcamaları canlanacak. Bu durum, şirket bilançolarını şişirirken, istihdam oranlarını da destekleyebilir. Ancak, işveren tarafında maliyet baskısı artacak; TİSK'in komisyondaki temsilcileri, muhtemelen bu raporu referans alarak müzakerelerde temkinli bir duruş sergileyecek. JPMorgan, raporunda bu dengeyi vurgulayarak, "Asgari ücret artışı, büyüme için gerekli ama dengeli olmalı" mesajını veriyor. Piyasalar, bu katalizörün Borsa İstanbul'u ve döviz kurlarını nasıl etkileyeceğini merakla bekliyor. Örneğin, zam açıklanmasıyla birlikte tüketim hisselerinde bir ralli yaşanabilir, ancak enflasyon korkusu TL'yi baskılayabilir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun 2026 yılı için ilk toplantısı, tam da bu tahminlerin gölgesinde gerçekleşecek. 12 Aralık 2025 Perşembe günü saat 14.00'te, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda toplanacak komisyon, TÜRK-İŞ ve TİSK temsilcilerini bir araya getirecek. İşçi tarafı, muhtemelen enflasyonun reel etkilerini öne sürerek daha yüksek bir zam talep edecek; geçmiş yıllarda olduğu gibi, alım gücü kaybının telafisi için en az yüzde 30-35'lik bir artış istenebilir. İşverenler ise JPMorgan'ın yüzde 25'lik tahminini kalkan yaparak, rekabet gücünü koruma argümanını kullanacak. Bakanlık, bu müzakerelerde arabulucu rolünü üstlenirken, hükümetin büyüme hedefleri ve bütçe disiplini belirleyici olacak. Toplantı öncesi sızan JPMorgan raporu, komisyon üyelerine dolaylı bir baskı unsuru olarak işlev görecek; zira uluslararası raporlar, yerli karar alma süreçlerini şekillendirmede etkili. Bu ilk oturum, sadece rakamları değil, sosyal diyalog dinamiklerini de test edecek.
Geçmiş başarıları, JPMorgan'ın tahminlerine güvenilirlik katıyor. Banka, 2025 asgari ücretini de doğru öngörmüş ve yüzde 30'luk zammı önceden işaret etmişti. Bu isabet, finans çevrelerinde "asgari ücret kehaneti" olarak anılıyor ve raporlarını vazgeçilmez kılıyor. 2026 tahmini de benzer bir doğruluk potansiyeli taşıyor; 27 bin 630 liralık rakam, enflasyon patikası ve büyüme senaryoları üzerine kurulu detaylı modellerle destekleniyor. JPMorgan'ın Türkiye masası analistleri, bu öngörüyü yaparken hem makro verileri hem de mikro düzeyde tüketim paternlerini incelemiş. Sonuç, sadece bir sayı değil, ekonominin nabzını tutan bir analiz. Yatırımcılar, bu raporu portföy stratejilerinde kullanıyor; tüketim odaklı fonlar, zam beklentisiyle pozisyon alıyor. Ancak, jeopolitik riskler ve küresel yavaşlama gibi faktörler, tahminin sapma payını artırabilir.
Alım gücü açısından bakıldığında, 27 bin 630 liralık asgari ücretin 2026'da ne anlama geleceği merak konusu. 2025'teki 22 bin 104 lira, enflasyon erozyonuyla birlikte bir aile için temel ihtiyaçları karşılamakta zorlanıyordu; gıda sepeti yüzde 25 artmış, konut kiraları rekor kırmıştı. Yeni ücretle birlikte, reel gelirlerde kısmi bir toparlanma bekleniyor, ancak tam bir rahatlama için ek sosyal yardımlara ihtiyaç var. JPMorgan raporu, bu noktada tüketici şirketlerinin fiyatlama stratejilerini ele alıyor; zam sonrası talep artışı, şirketleri zam yapmadan marjlarını korumaya itebilir. Haneler için ise, ek 5 bin 500 liralık fark, eğitim ve sağlık harcamalarına yöneltilirse, uzun vadeli fayda sağlayabilir. Ekonomistler, asgari ücretin sadece bir maaş değil, sosyal barışın göstergesi olduğunu vurguluyor; dengesiz bir zam, işsizlik oranlarını tetikleyebilir.
Piyasaların genel havası, JPMorgan tahminine olumlu. Döviz kurları stabil seyrederken – dolar 42,60, euro 49,61, sterlin 56,71 – asgari ücret belirsizliği kısa vadeli dalgalanmalara yol açabilir. Bitcoin gibi alternatif varlıklar yüzde 2,47'lik bir yükseliş gösterirken, altın 5 bin 746 lirada hafif gerileme yaşıyor; faizler ise yüzde 39,27'de sabit. Bu veriler, raporun katalizör etkisini pekiştiriyor. Tüketici şirketleri, 2026 görünümünde asgari ücret zammını büyüme motoru olarak görüyor; perakende devleri stoklarını artırıyor, gıda üreticileri kapasite yatırımı planlıyor. Ancak, rapor bir risk uyarısı da yapıyor: Eğer enflasyon beklenenden yüksek çıkarsa, yüzde 25'lik zam yetersiz kalabilir ve reel kayıplar devam edebilir.
Sonuç olarak, JPMorgan'ın 27 bin 630 liralık asgari ücret tahmini, 2026 ekonomisinin anahtar taşlarından biri. Yüzde 25'lik artış, enflasyonla dengeli bir adım olsa da, komisyonun 12 Aralık'taki ilk toplantısı her şeyi değiştirebilir. Milyonlarca çalışan, bu rakamın hayatlarını nasıl şekillendireceğini beklerken, piyasalar katalizörün etkisini tartıyor. Asgari ücret zammı, sadece cepleri değil, Türkiye'nin tüketim motorunu da ateşleyecek mi? Gelecek günler, bu soruya yanıt verecek ve ekonomik döngüyü yeniden tanımlayacak.





