Altın piyasası son aylarda dalgalı bir seyir izleyerek yatırımcıların dikkatini çekiyor. Yıl başından bu yana önemli kazanımlar elde eden değerli metal, kısa vadeli düzeltmelerle karşılaşıyor olsa da genel trendi güçlü kalmaya devam ediyor. Piyasadaki bu hareketlilik, hem bireysel yatırımcıları hem de kurumsal oyuncuları yakından ilgilendiriyor. Uzmanlar, makroekonomik faktörlerin ve jeopolitik gelişmelerin etkisi altında kalan altın fiyatlarının, önümüzdeki dönemlerde nasıl bir yol izleyeceğini merakla takip ediyor. Bu süreçte, bazı yatırımcılar kısa vadeli dalgalanmalardan etkilenerek hızlı kararlar alırken, uzun vadeli bakış açısı benimseyenler daha sakin bir yaklaşım sergiliyor.

ENAG'ın Ekim Enflasyon Rakamları Piyasaları Nasıl Etkileyecek?
ENAG'ın Ekim Enflasyon Rakamları Piyasaları Nasıl Etkileyecek?
İçeriği Görüntüle

Dev finans kurumlarının son raporları, altın fiyatlarında olumlu bir tablo çiziyor. Örneğin, Bank of America değerli metaller için fiyat tahminlerini yukarı yönlü revize ederek 2026 yılı için altın beklentisini önemli ölçüde artırdı. Banka, altının ons başına 5 bin dolar seviyesine ulaşabileceğini belirtirken, gümüş için de 65 dolarlık bir hedef koydu. Ortalama altın fiyatını 4 bin 400 dolar olarak öngören kurum, gümüşün ise 56,25 dolar seviyesinde seyredeceğini ifade ediyor. Bu tahminler, stagflasyon riskleri ve enflasyon baskıları gibi faktörlere dayandırılıyor.

HSBC Global Investment Research de benzer bir iyimserlik sergiliyor. Kurum, altın fiyatlarının gelecek yıl ons başına ortalama 4 bin 600 dolar seviyesinde olmasını bekliyor. Özellikle 2026'nın başında fiyatın 5 bin dolara kadar yükselme potansiyeli taşıdığını vurgulayan banka, kısa vadede oynaklık yaşanabileceğini ancak risk iştahındaki artışların altına destek sağlayacağını belirtiyor. Altın ETF'lerine olan ilginin güçlü kalması beklenirken, Asya merkez bankalarından gelen talebin belirgin olacağı öngörülüyor. Hindistan ve Çin gibi piyasalarda artan ETF talebinin, yerel hisse senedi alımlarını etkilemeyeceği ifade ediliyor. Yüksek fiyatların perakende satış hacimlerini azaltabileceği ancak stok değer kazançlarının kâr marjlarını dengeleyebileceği ekleniyor.

Morgan Stanley, ekonomik belirsizliklerin ve güçlü fiziki talebin etkisiyle altın fiyatlarının 2026 yılının ortalarına kadar ons başına 4 bin 500 dolara yükselebileceğini tahmin ediyor. Bu öngörü, borsada işlem gören fonlar ve merkez bankalarının devam eden alımlarına dayanıyor. Son fiyat hareketlerinin altını aşırı alım bölgesine taşıdığı ancak düzeltmenin seviyeyi sağlıklı bir noktaya getirdiğini belirten banka, pozisyonlanmanın temizlendiğini değerlendiriyor. Faiz oranlarının gerilemesiyle altın destekli ETF'lere girişlerin süreceği, merkez bankalarının alımlarına devam edeceği ve mücevher talebinin istikrarlı kalacağı bekleniyor. Ancak fiyat oynaklığının artması veya rezerv azaltma kararlarının aşağı yönlü baskı yaratabileceği konusunda uyarı yapılıyor.

JPMorgan stratejistleri, yatırımcıların altına olan ilgisinin önümüzdeki üç yıl içinde fiyatları yüzde 110 artırabileceğini öngörüyor. Nikolaos Panigirtzoglou liderliğindeki ekip, hisse senetlerine karşı korunma amacıyla altına yönelimin arttığını belirtiyor. Bu eğilim, uzun vadeli yatırımcılar için fırsatlar sunarken, piyasanın genel dinamiklerini değiştiriyor.

Societe Generale ise ons altın fiyatının 2026 sonuna kadar 5 bin dolara ulaşmasını bekliyor. Bu tahmin, küresel ekonomik gelişmeler ve jeopolitik risklerin etkisiyle şekilleniyor.

Altın fiyatlarındaki bu tahminler, sene başından beri yaklaşık yüzde 53 oranında değer kazanan ons altının, geçen hafta kazançlarının bir kısmını vermesine rağmen genel yükseliş trendini koruduğunu gösteriyor. Özellikle 22 Ağustos'tan 20 Ekim'e kadar olan dönemde yüzde 31'lik yükseliş dikkat çekici. Makroekonomik gelişmeler ve jeopolitik riskler, tahminlerdeki değişikliklerin ana nedenleri arasında yer alıyor. Dev yatırım kurumları, 2026'da yükselişin sürmesini beklerken, yıl sonu hedef fiyatlarını güncelliyor.

Güncel piyasa verileri, altın fiyatlarının güçlü fiziki talep ve ekonomik belirsizlikler sayesinde desteklendiğini ortaya koyuyor. Merkez bankalarının alımları ve ETF girişleri, fiyatları yukarı taşıyan unsurlar arasında öne çıkıyor. Örneğin, bazı kurumlar 2025 için 3 bin 400 ile 4 bin 525 dolar arasında tahminler yaparken, 2026 için 4 bin 900 dolara kadar çıkılabileceğini belirtiyor. UBS gibi bankalar 4 bin 200 dolarlık hedefler koyarken, Standard Chartered 4 bin 488 dolar öngörüyor. Goldman Sachs ise 3 bin 400 dolarlık 2025 tahminiyle birlikte 4 bin 525 dolara işaret ediyor.

Merkez bankalarının altın rezervlerini artırma eğilimi, global rezervlerde altın payının yükselmesini sağlıyor. Dünya Altın Konseyi anketlerine göre, yüzde 95'lik bir kesim önümüzdeki yıl altın rezervlerinin artmasını bekliyor ve yüzde 43'ü kendi holdings'lerini artırmayı planlıyor. Dolar rezervlerinin düşeceği beklentisi yüzde 73 seviyesinde. Bu trend, altın talebini sürekli kılıyor.

Yatırımcılar için bu tahminler, portföy çeşitlendirmesi açısından fırsatlar sunuyor. Altın, düşük faiz ortamlarında ve ekonomik belirsizliklerde cazip bir seçenek haline geliyor. Çin'in altın ithalat kurallarını gevşetmesi gibi gelişmeler, talebi artırabilir. Madencilik şirketleri de bu süreçten olumlu etkileniyor; örneğin Barrick Gold gibi firmalar yeni projelerle dikkat çekiyor.

Altın piyasasındaki bu iyimserlik, yatırımcıların uzun vadeli stratejilerini şekillendiriyor. Kısa vadeli düzeltmeler olsa da, genel konsensüs yükseliş yönünde. Jeopolitik gerilimler, enflasyon beklentileri ve merkez bankası politikaları, fiyatları destekleyen ana faktörler olarak kalmaya devam edecek. Bu dinamikler, altın yatırımcılarını motive ederken, piyasanın geleceğine dair umut verici bir tablo çiziyor.