Ekonomi-Piyasalar

Altın Fiyatlarında Ani Fren: Yatırımcılar Bir Günde Ne Kadar Sarsıldı, Piyasalar Nereye?

Altın piyasalarında esen rüzgarlar, bir anda tersine dönünce herkesin eli ayağına dolaştı. Sabahki parlaklık, akşamüstü gölgelere karışırken, ceplerdeki kayıplar hesap kitap defterlerini altüst etti. Bu kadar hızlı bir iniş, yıllardır alışık olmadığımız bir manzara; peki, arkasında yatan fırtına bulutları neler? İzleyiciler, ekran başına kilitlendi, çünkü bu dalgalanma sadece metalleri değil, günlük hayatın bütçelerini de sarsıyor gibi.

Gram altının o zirve anı, birçokları için unutulmaz bir anı olarak kalacak. Sabah saatlerinde 5.873 liraya tırmanan fiyat, adeta bir roket gibi fırlamış, yatırımcıların yüzünü güldürmüştü. Dün ons altının 4.381 dolara vurarak rekor kırması, bu coşkuyu tetiklemişti zaten. Ama saatler ilerledikçe, hava değişti. 16.59 itibarıyla gram altın 5.614 liraya çakıldı; aradaki fark tam 259 lira. Bu, saatler içinde yaşanan bir kayıp değil, adeta bir deprem etkisi yaratmıştı. Kimileri kahve fincanlarını masaya vurdu, kimileri telefonlarını yenileyip durdu – o 259 liralık uçurum, bir ailenin haftalık market parasını yutmuş gibiydi. Ons bazında da durum benzer: 180 dolarlık bir gerileme, yüzde 3'ü aşan bir düşüşle 4.174 dolara indi fiyat. Bu ani fren, piyasaların nabzını hızlandırdı; peki, bu düşüşün fitilini ateşleyen neydi?

Asıl hikaye, küresel arenadan esen bir meltemle başlıyor. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının gölgesi, yıllardır piyasaları titretiyordu, ama dün gelen bir açıklama her şeyi değiştirdi. ABD Başkanı Donald Trump, Güney Kore'de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yapmayı planladığı görüşmeden bahsetti. "Çok adil bir anlaşma yapacağız, ikimiz de mutlu olacağız," dedi Trump, sesinde alışık olduğumuz o kendinden emin tonla. Hatta, anlaşma olmazsa 1 Kasım'dan itibaren Çin mallarına yüzde 100 ek gümrük vergisi koyacaklarını yineledi. "Bizi nadir toprak elementleriyle tehdit ettiler, ben de onları tarifelerle, hatta uçak parçalarıyla vurdum," diye ekledi, o keskin üslubuyla. Bu sözler, yatırımcıları rahatlattı; ticaret savaşı korkusu azalınca, ellerindeki altınları satma yarışı başladı. Kar realizasyonu dedikleri şey işte buydu – zirvede sat, kârı cebe indir. Ons altının bu yılki yüzde 62'lik müthiş yükselişi, zaten cepleri doldurmuştu; şimdi sıra, o kazançları realize etmekteydi.

Bu düşüşü besleyen diğer unsurlar da hafife alınamaz. Ekonomik belirsizlikler, jeopolitik gerilimler, enflasyonun yavaşlaması ve merkez bankalarının agresif faiz indirimi beklentileri, altını güvenli liman yapmıştı. Zayıflayan ABD doları, ETF fonlarına akan paralar – hepsi bir araya gelince, ons fiyatı roketlemiş gibiydi. Ama Trump'ın o açıklaması, domino taşlarını devirdi. Yatırımcılar, "Artık o kadar da korkulu değiliz," diye düşündü ve satış emri yağdırdı. Gram altının liraya yansıması da kaçınılmazdı; döviz kurları stabilken, onsun çöküşü direkt etki yaptı. Sabahki 5.873 liradan akşam 5.614'e iniş, sadece bir rakam değil; birçok küçük yatırımcının hayallerini ertelemesi demekti. Bir çift küpe, bir bileziğe yetecek para, bir anda buharlaşmıştı.

Analistlerin gözü, şimdi cuma günü açıklanacak ABD enflasyon verilerinde. Eylül ayı için yıllık enflasyonun yüzde 3,1'e gerilemesi bekleniyor; bu da Fed'in gelecek haftaki toplantısında faizleri 25 baz puan indirmesi ihtimalini güçlendiriyor. Piyasalar, bu veriyi nefes nefese bekliyor – eğer enflasyon beklenenden düşük çıkarsa, altın için yeni bir ralli mi başlar, yoksa düşüş derinleşir mi? Uzmanlar, temkinli; "Güvenli liman talebi hâlâ güçlü, ama ticaret anlaşması umudu satışları tetikledi," diyorlar. Hatırlayın, ons altın yılbaşından beri yüzde 62'den fazla yükselmişti; bu, pandemi sonrası en parlak dönemlerden biriydi. Merkez bankalarının alımları, ETF girişleri, hepsi bu yükselişi beslemişti. Ama şimdi, o momentum tersine dönmüş gibi. Gram altının çeyrek versiyonu da benzer bir kaderi paylaşıyor; onsun 180 dolarlık kaybı, çeyrek altına da 50-60 liralık bir darbe vurdu. Yatırımcılar, parmaklarını ekranda gezdirirken, "Ne zaman döner bu trend?" diye mırıldanıyor.

Bu dalgalanma, sadece sayıları değil, hikayeleri de etkiliyor. Düşünün bir: Emekli bir nine, yılların birikimiyle gram altın almış, sabah kahvesinde fiyatı kontrol ederken gülümsemiş. Ama akşamüstü, o gülümseme solmuş; 259 liralık kayıp, torununa hediye edeceği bir yüzüğü ertelemiş. Veya genç bir baba, kredi çekip yatırım yapmış, şimdi faturalar arasında sıkışmış. Ticaret savaşlarının gölgesinde yaşanan bu iniş, piyasaların ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatıyor. Trump'ın "Uçak parçalarıyla tehdit ettim" esprisi, Pekin-Washington hattında gerginliği yumuşatmış olabilir, ama altın sevenler için acı bir şaka gibi kalmış. Nadir toprak elementleri meselesi, teknolojiden otomotive her sektörü vuruyor; Çin'in tehdidi, ABD'nin misillemesi – hepsi, altının neden bu kadar hassas olduğunu açıklıyor.

Piyasalar, şimdi Fed'in hamlesini tartıyor. 25 baz puanlık indirim, doları zayıflatır mı, yoksa enflasyon verisiyle yeni bir korku dalgası mı yaratır? Ons altının 4.174 dolar seviyesi, kritik bir eşik; altında kalırsa, 4.000'lere doğru bir kayma olabilir. Gram için de benzer: 5.600 liranın altına inerse, panik satışları artar. Ama unutmayın, altın tarih boyunca iniş çıkışlarla dolu; 2020'deki pandemi rallisi gibi, yarın yeni bir zirve gelebilir. Yatırımcılar, çeşitlendirme diyor – sadece altın değil, hisse, döviz karışımı. Bu düşüş, bir uyarı gibi: Acele etmeyin, fırsatları koklayın. Ticaret anlaşması olursa, Çin malları ucuzlar, enflasyon baskısı azalır; ama anlaşma tıkanırsa, altın yine parlar.

Trump'ın Güney Kore zirvesi, Asya-Pasifik hattını hareketlendirdi. Şi Cinping'le masaya oturma planı, yılların birikmiş öfkesini eritebilir mi? "İkimiz de mutlu olacağız," sözü, diplomatik bir zaferin habercisi mi, yoksa blöf mü? 1 Kasım vergisi tehdidi hâlâ masada; yüzde 100'lük bir zam, küresel tedarik zincirlerini sarsar. Bu belirsizlik, altını besleyen yakıt; ama dünkü rahatlama, ateşi söndürdü. Ons fiyatının rekoru, 4.381 dolarla hafızalara kazındı; şimdi 4.174'te tutunmaya çalışıyor. Gram altının 259 liralık kaybı, bireysel portföyleri vurdu; birikim sahipleri, gece uyku tutmadı.

Bu manzara, ekonominin nabzını tutuyor. Enflasyonun yavaşlaması, Fed'in yumuşak eli – hepsi, altının kaderini çiziyor. Yılın yüzde 62'lik kazancı, hâlâ göz kamaştırıcı; ama bu düşüş, temkinli olmayı öğretiyor. Çeyrek altın sevenler, düğün hayallerini erteler mi? Ons takipçileri, uluslararası akımları mı izler? Herkesin cevabı farklı, ama ortak nokta: Piyasalar, bir nefeste değişiyor. Cuma verisi, yeni bir sayfa mı açar, yoksa düşüşü mü uzatır? İzleyiciler, kahvelerini yudumlarken bekliyor; çünkü altın, sadece metal değil, umutların aynası. Bu iniş, belki bir sıçramanın habercisi – kim bilir, yarın ne getirir?