Dolar 43 TL'ye Dayanırken Euro ve Sterlin'de Yeni Rekor Seviyeler!
Dolar 43 TL'ye Dayanırken Euro ve Sterlin'de Yeni Rekor Seviyeler!
İçeriği Görüntüle

Türkiye'de asgari ücret belirleme süreci, her yıl olduğu gibi yoğun ilgiyle takip ediliyor. Çalışanların geçim koşulları, ekonomik göstergeler ve taraflar arasındaki görüşmeler, yeni ücretin temelini oluşturuyor.

Asgari ücret, yasal tanımı gereği işçilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak en düşük seviye olarak kabul ediliyor. Ancak uygulamada bu seviyenin ne ölçüde gerçekleştiği sıkça tartışma konusu oluyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşuyor. Komisyon 15 üyeli bir yapıya sahip ve kararlar oy çokluğuyla alınıyor. Bu yapı, özellikle işçi tarafının katılımı konusunda eleştirilere yol açıyor.

Son dönemde Türk-İş, komisyonun mevcut dengesini işçi aleyhine bulduğunu belirterek görüşmelere katılmama kararı aldı. Bu durum, karar sürecinde hükümet ve işveren oylarının daha belirleyici olabileceği yorumlarını beraberinde getiriyor.

Hak-İş ise hükümetin komisyonda taraf yerine düzenleyici konumda olmasını savunurken, DİSK uzun süredir yapıyı antidemokratik olarak nitelendiriyor. Bu itirazlar, komisyonun temsil ve karar mekanizmalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Mevzuata göre komisyon, ücret belirlerken işçilerin geçim şartları, fiyatlar genel seviyesi, ekonomik durum, verimlilik ve istihdam etkilerini dikkate almak zorunda. Ancak son yıllardaki artış oranları, bu kriterlerin ne derece ön planda tutulduğu sorusunu gündeme getiriyor.

Güncel verilere bakıldığında, mevcut net asgari ücretin yaşam maliyetlerini karşılamada yetersiz kaldığı görülüyor. Örneğin, ülke genelinde ortalama konut kira bedeli, net ücretin üzerine çıkmış durumda.

Türk-İş'in araştırmalarına göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 29 bin lira seviyesini aşarken, yoksulluk sınırı 97 bin liraya yaklaşıyor. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 38 bin lira civarında hesaplanıyor.

Bu rakamlar, asgari ücretin gıda harcamalarını bile tam olarak karşılayamadığını gösteriyor. Dört asgari ücretli bir hanede bile yoksulluk sınırı aşılamıyor, aradaki fark binlerce lirayı buluyor.

Birleşik Kamu-İş'in verileri de benzer bir tablo çiziyor: Açlık sınırı 30 bin lira, yoksulluk sınırı 93 bin lira seviyelerinde. Bu durum, çalışan yoksulluğunun yaygınlaştığını ortaya koyuyor.

Sağlık, ulaşım, eğitim ve diğer zorunlu giderler eklendiğinde fark daha da büyüyor. TÜİK verilerine göre cepten sağlık harcamaları son yılda yüzde 100 artarken, sağlık grubunda enflasyon yüzde 30'a yakın seyrediyor.

Ulaştırma ve eğitim kalemlerindeki enflasyon oranları da yüzde 29 ve yüzde 66'nın üzerinde. Asgari ücretli bir çalışan, maaşıyla birden fazla temel gideri aynı anda karşılayamıyor; çoğu zaman borçlanma veya erteleme yoluna gidiliyor.

Ücret dağılımı incelendiğinde, asgari ücretin fiilen ortalama ücret haline geldiği anlaşılıyor. DİSK-AR'ın TÜİK mikro verilerine dayalı çalışmasına göre 16 milyon ücretli işçiden yaklaşık 9 milyonu asgari ücret veya hemen üzerinde gelir elde ediyor.

Bir kısmı ise yasal asgari ücrete bile ulaşamıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde asgari ücret civarında çalışan oranı yüzde 4 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 50'ye yaklaşıyor.

Enflasyonun etkisiyle asgari ücret yıl içinde hızla eriyor. Kasım ayı TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 31 seviyesinde. Geçen yıl yapılan zam, yıl sonu enflasyonunun altında kalmıştı.

DİSK-AR araştırması, son 24 ayda asgari ücretin büyük kısmında açlık sınırının altında kaldığını gösteriyor. Yıllık alım gücü kaybı ise 50 bin lira'yı aşıyor; fiili satın alma gücü aylık 14 bin lira bandına geriliyor.

Komisyon görüşmelerinde masaya kira, gıda, açlık-yoksulluk sınırları ve alım gücü kaybı gibi göstergeler güçlü şekilde konuluyor. İşçi örgütleri, açlık sınırının alt limit kabul edilmesini talep ediyor.

İşveren tarafı ise maliyet artışları ve istihdam kaygılarını öne sürüyor. Hükümetten gelen sinyaller, yıl içinde ikinci bir ara zam yapılmayacağı yönünde.

Güncel tahminlere göre 2026 asgari ücret için enflasyon beklentileri temel alınarak yüzde 25-35 bandında artış senaryoları konuşuluyor. Ekonomistlerin çoğu, net ücretin 27-29 bin lira aralığında şekillenebileceğini öngörüyor.

Orta Vadeli Program'daki yıl sonu enflasyon tahmini doğrultusunda hesaplamalar, 28 bin lira civarını işaret ediyor. Bazı uzmanlar refah payı eklenmesini beklerken, sıkı para politikası nedeniyle sınırlı artış ihtimali de güçlü.

Komisyonun ikinci toplantısı yakın tarihte yapılacak ve TÜİK verileri masada detaylı ele alınacak. Tarafların beklentileri dinlenerek süreç ilerleyecek.

Bu görüşmeler, sadece ücret seviyesini değil, gelir dağılımı ve çalışanların milli gelirden aldığı payı da doğrudan etkileyecek. Yeni rakamın, geçim koşullarıyla daha uyumlu olması milyonlarca kişi için kritik önem taşıyor.

Sonuç olarak, 2026 asgari ücretinin belirlenmesinde enflasyon verileri, yaşam maliyeti araştırmaları ve ekonomik dengeler ana rol oynayacak. Görüşmelerin sonunda açıklanacak rakam, çalışanların alım gücünü ne ölçüde koruyacağı açısından yakından izlenecek.