Ekonomi-Piyasalar

2026 Asgari Ücret Savaşı: Masadaki 5 Rakam ve Çalışanların Beklenti Listesi

Asgari ücret pazarlığı başlıyor! Komisyonun masaya koyduğu 5 rakam ve çalışanların beklentileri... İşte detaylar!

Ekim ayının son günlerinde gelen kritik gelişmeler, 2026 yılında milyonlarca çalışanı doğrudan etkileyecek asgari ücret pazarlığının perde arkasını netleştirmeye başladı. Üçlü Danışma Kurulu'nun 21 Ekim 2025 tarihinde yaptığı toplantının ardından, aralık ayında başlayacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu sürecinde hangi rakamların masada olacağına dair ilk işaretler geldi. Bu süreçte dikkat çeken en kritik gelişme, mevcut brüt 26.005,50 TL, net 22.104 TL seviyesindeki asgari ücretin hangi oranda artırılacağına dair 5 farklı senaryonun ortaya çıkması oldu.

Asgari ücret belirleme sürecinin Türkiye'deki en önemli sosyoekonomik kararlardan biri olduğu tartışmasız. Bu süreçte, 15 üyeden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısı ve karar verme mekanizması büyük önem taşıyor. Komisyonda, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nu (TÜRK-İŞ) temsilen 5 işçi temsilcisi, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nu (TİSK) temsilen 5 işveren temsilcisi ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan 5 bürokrat yer alıyor. Bu üçlü yapı, sosyal diyalog prensibinin Türkiye'deki en önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

Üçlü Danışma Kurulu'nun ön toplantısında ele alınan konular, asgari ücret belirleme sürecinin hangi parametreler üzerinden yürütüleceğine dair önemli ipuçları verdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen bu toplantıda, komisyonun işleyiş yöntemi, dikkate alınacak ekonomik göstergeler ve zam oranı belirleme kriterleri netleştirildi. Özellikle geçim endeksleri, bütçe dengesi, istihdamın korunması ve enflasyon rakamlarının belirleyici faktörler olacağı kesinleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı en güncel veriler, asgari ücret belirleme sürecinde kritik bir referans noktası oluşturuyor. Eylül 2025'te Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) yıllık bazda yüzde 33,29 artış göstermesi, aylık artışın ise yüzde 3,23 olarak gerçekleşmesi, mevcut ekonomik tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu veriler, hükümetin Orta Vadeli Programı'nda öngördüğü yüzde 28,5'lik yıl sonu enflasyon hedefinin de üzerinde bir seyri işaret ediyor.

Ekonomistlerin ve SGK uzmanlarının yaptığı analizlere göre, 2026 asgari ücret artışının yüzde 28 ile yüzde 35 aralığında olması en muhtemel senaryolar arasında yer alıyor. Bu değerlendirmeler, mevcut ekonomik koşullar, enflasyon dinamikleri ve sosyal denge unsurları dikkate alınarak yapılıyor. Özellikle SGK uzmanı İsa Karakaş'ın yaptığı değerlendirme dikkat çekici: "Asgari ücretin 29 bin TL bandına yaklaşabileceğini ama kesinlikle 29 bin TL'yi geçmeyeceğini" öngören bu analiz, mevcut ekonomik parametrelerin sınırlarını çiziyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun masaya koyduğu 5 farklı senaryo, çalışanların yeni yılda alacağı ücreti netleştiriyor. İlk senaryo, hükümetin OVP'sindeki enflasyon beklentisiyle uyumlu şekilde yüzde 28,5'lik bir artış öngörüyor. Bu durumda brüt ücret 33.417 TL'ye, net ücret ise 28.403 TL'ye yükselecek. İkinci senaryoda yüzde 30'luk artışla brüt 33.807 TL, net 28.736 TL seviyeleri hedefleniyor.

Üçüncü senaryoda yüzde 35'lik zam öngörülürken, bu durumda brüt 35.107 TL, net 29.841 TL sonucu ortaya çıkıyor. Bu seviye, SGK uzmanlarının da dikkat çektiği 29 bin TL bandının üst kısmında yer alıyor ve ekonomistlerin genel beklentilerinin üst sınırını temsil ediyor. Dördüncü senaryoda yüzde 40'lık artışla brüt 36.407 TL, net 30.946 TL seviyesi gündeme gelecek. En yüksek senaryo olan yüzde 50'lik zam ise brüt 39.008 TL, net 33.156 TL sonucunu doğuracak.

Bu senaryolar arasında ekonomistlerin en fazla dikkat verdiği seçenekler, yüzde 28,5 ile yüzde 35 aralığında yer alan seçenekler. Çünkü bu oranlar, hem çalışanların alım gücünde anlamlı bir artış sağlayacak hem de ekonomik dengeleri koruyacak bir denge noktası sunuyor. Özellikle yüzde 35'lik zam oranı, mevcut 22.104 TL'lik net asgari ücretin yaklaşık yüzde 35 artması anlamına gelirken, bu da çalışanların alım gücünde önemli bir iyileşme sağlayacak.

Asgari ücret belirleme sürecinde dikkate alınan faktörler arasında çalışanların geçim endeksleri kritik önem taşıyor. Son dönemde gıda, konut, ulaşım ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışları, asgari ücret alan çalışanların yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. TÜİK'in açıkladığı verilere göre, özellikle gıda ve alkolsüz içecekler grubunda Eylül ayında yüzde 4,62 oranında artış yaşanması, çalışanların bütçelerinde önemli baskı yaratıyor.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan'ın 27 Ekim 2025'te yaptığı açıklama, asgari ücret belirleme sürecinde yapısal değişiklik ihtiyacına dikkat çekiyor. Arslan'ın "Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısının değişmesi gerektiğine" işaret eden bu değerlendirme, komisyonun mevcut yapısının güncel ihtiyaçlara yanıt verip vermediği sorusunu gündeme getiriyor. Bu açıklama, komisyonun gelecek dönemdeki toplantılarında gündeme gelmesi beklenen önemli bir başlık olarak öne çıkıyor.

Asgari ücretin Türkiye'deki genel ücret sistemi üzerindeki etkisi de büyük önem taşıyor. Asgari ücret, sadece doğrudan etkilenen çalışanları değil, aynı zamanda özel sektördeki diğer çalışanların maaş düzeyleri için de referans noktası oluşturuyor. Bu nedenle, asgari ücret belirleme sürecinde alınacak karar, geniş bir çalışan kitlesini etkileyecek ripple effect yaratacak.

Komisyonun aralık ayında başlayacak olan toplantılarında, işçi ve işveren tarafının pazarlık stratejileri de merak ediliyor. TÜRK-İŞ'in komisyonda nasıl bir yaklaşım sergileyeceği, TİSK'in hangi sınırlar içinde kalmayı hedefleyeceği ve hükümet tarafının hangi ekonomik parametreleri önceleyeceği, belirlenecek zam oranını doğrudan etkileyecek faktörler arasında yer alıyor.

Son on yıldaki asgari ücret artış trendi de bu süreçte dikkate alınan önemli bir veri noktası. Genellikle bir önceki yılın enflasyon oranının üzerinde gerçekleşen asgari ücret artışları, çalışanların alım gücünde korunma amaçlı bir yaklaşım sergiledi. 2025 yılında uygulanan yüzde 30'luk artış, bu trendin devamı niteliğinde bir politika izlenmesine işaret ediyor.

Asgari ücret belirleme sürecinin şeffaflığı ve katılımcılığı açısından, mevcut mekanizma sosyal diyalog prensibinin başarılı bir örneği olarak değerlendiriliyor. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin eşit sayıda temsili, karar alma sürecinde demokratik katılımın sağlanması açısından kritik önem taşıyor. Bu yapı, farklı perspektiflerin dikkate alınmasını ve dengeli çözümlerin üretilmesini sağlıyor.

Komisyonun en geç 31 Aralık 2025 tarihine kadar kararını açıklaması gerekiyor. Bu süre, aralık ayında başlayacak olan yoğun müzakereler için yeterli bir zaman dilimi sunuyor. Yeni asgari ücret, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek ve bu tarih itibarıyla milyonlarca çalışan yeni ücret düzeyinden yararlanmaya başlayacak.

Ekonomistlerin genel değerlendirmeleri, 2026 asgari ücret artışının makul aralıkta olmasını beklendiğini gösteriyor. Hem çalışanların alım gücünü artıracak hem de ekonomik dengeleri koruyacak bir yaklaşım, tüm tarafların menfaatine olacak şekilde tasarlanması bekleniyor. Bu nedenle, yüzde 28 ile yüzde 35 aralığındaki artış oranları, optimum çözüm seçenekleri olarak değerlendiriliyor.

Sürecin devamında, ekonomik verilerin seyrini yakından takip etmek büyük önem taşıyor. TÜİK'in açıklayacağı son enflasyon verileri, bütçe dengesi göstergeleri ve iş güvencesi istatistikleri, komisyonun karar alma sürecinde dikkate alacağı önemli parametreler olacak. Bu veriler ışığında, milyonlarca çalışanı etkileyecek kritik kararın aralık ayında verilmesi bekleniyor.

Asgari ücret belirleme sürecinin Türkiye'deki sosyal denge üzerindeki etkisi, bu kararın sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve politik boyutları da bulunduğunu gösteriyor. Komisyonun alacağı karar, geniş bir yelpazede sonuçlar doğuracak ve bu nedenle dikkatle, dengeli bir yaklaşımla verilmesi bekleniyor.