Türkiye'nin yakın tarihinin en tartışmalı dönemleri, zaman zaman beklenmedik olaylarla yeniden gündeme geliyor. Özellikle 1990'lı yıllar, faili meçhul cinayetler ve derin devlet iddialarıyla dolu bir süreç olarak hafızalarda yer ediyor.

Cezaevlerindeki telefon kullanım kuralları, güvenlik açısından sıkı denetim altında tutuluyor. Kapalı cezaevlerinde mahkumlar sadece önceden bildirdikleri sınırlı numaraları arayabilirken, açık cezaevlerinde daha esnek kurallar uygulanıyor.

Bu kurallar çerçevesinde, son dönemde bir gazeteciyi arayan gizemli bir telefon, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Arayan kişinin kendini tanıttığı isim, yıllardır kayıp olan bir figürü akıllara getirdi.

Faili meçhul cinayetlerle anılan isimler, Susurluk skandalı gibi olaylarla birlikte sıkça tartışılıyor. Bu dönemdeki olaylar, toplumda derin izler bırakmış durumda.

TBMM'de geçmişte bu konular sıkça gündeme gelmiş, dilekçeler ve önergelerle araştırmalar talep edilmişti. Bazı kod adları, o dönemin sembolü haline gelmişti.

Son günlerde yaşanan bir telefon görüşmesi, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı yeniden gündeme taşıdı. Gazeteci Saygı Öztürk'ü arayan kişi, kendini Yeşil olarak tanıtarak geçmiş olaylardan bahsetti.

Arayan şahıs, Suriye sınırında güvendiği bir ülkücü arkadaşının yanında olduğunu, karaciğer nakli geçirdiğini ve sağlık durumunun iyi olmadığını anlattı. Ayrıca Konya'da yakalanıp serbest bırakıldığını iddia etti.

Yeşil'in geçmişte bazı milletvekillerine korumalık yaptığı, örneğin 33 askerin şehit edildiği saldırıdan son anda kurtulduğu olaylar hatırlatıldı. Bu tür hikayeler, o dönemin karmaşıklığını gözler önüne seriyor.

Devletin kayıtlarında Yeşil'in öldüğüne dair resmi bir bilgi bulunmuyor. 1997'den beri kayıp olduğu belirtilirken, bazıları yaşadığını düşünüyor.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın talimatıyla istihbarat birimleri devreye girdi. Yapılan inceleme sonucunda, aramanın Gaziantep Açık Cezaevi'nden yapıldığı tespit edildi.

Arayan kişinin C.A. adlı hükümlü olduğu ortaya çıktı. Bu şahsın adam öldürme, kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarından kaydı bulunduğu belirtildi.

Arama sonrası hükümlü, aynı gün kapalı cezaevine transfer edildi. Bakanlık, konuyu hızlıca aydınlatarak kamuoyuna açıklama yaptı.

Turhan Çömez'den DEM Partisi Raporuna Şok Eleştiri: İhanet Projesi mi?
Turhan Çömez'den DEM Partisi Raporuna Şok Eleştiri: İhanet Projesi mi?
İçeriği Görüntüle

Bu olay, Yeşil adını kullanarak çıkar sağlamaya çalışan kişilerin olabileceğini gösterdi. Söylentiler arasında Isparta, Elazığ köyü veya Antalya gibi yerlerde görüldüğü iddiaları da yer alıyor.

TBMM'ye CHP ve DEM Parti milletvekilleri tarafından Yeşil'le ilgili araştırma önergeleri verildi. Bu önergelerin gündeme alınmasıyla konunun daha derin incelenmesi bekleniyor.

Günümüzde teknik imkanlarla telefon aramalarının yerinin belirlenmesi oldukça kolay. Emniyet ve savcılık, kısa sürede gereğini yaparak olayı çözdü.

Bu gelişme, geçmişteki karanlık olayların hala toplumda yankı bulduğunu gösteriyor. Resmi makamların hızlı müdahalesi, benzer iddialara karşı uyarı niteliği taşıyor.

Yeşil'in yaşayıp yaşamadığına dair net bir bilgi olmaması, söylentilerin devam etmesine neden oluyor. Ancak bu tür telefonlar, genellikle sahte çıkabiliyor.

Kamuoyu, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını beklerken, bu olay bir kez daha dikkatleri o döneme çevirdi. Araştırma önergeleriyle belki bazı sırlar gün yüzüne çıkacak.

Söylentilerin bitmesi için resmi bir netlik şart. Aksi takdirde, "Alo, ben Yeşil" diyenler zaman zaman ortaya çıkmaya devam edecek.

Bu tür olaylar, zamanlamasıyla da tartışma yaratıyor. Ancak haberler, sadece iddiaları aktararak kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıyor.

Derin devlet tartışmaları, Türkiye'nin siyasi tarihinde önemli bir yer tutuyor. Bu telefon, o dönemin travmalarını yeniden hatırlattı.

Sonuçta, arayanın gerçek Yeşil olmadığı ortaya çıktı. Ama Yeşil'in akıbeti hala belirsizliğini koruyor. Toplumun doğrusunu bilmeye hakkı var.