Türkiye'nin ekonomik gündemi, yeni vergi paketinin TBMM'den yıldırım hızıyla geçmesiyle bir kez daha alevlendi. Sözcü Televizyonu'nda Erdoğan Süzer'in konuk olduğu çarpıcı röportaj, vatandaşların cebini doğrudan hedef alan düzenlemelerin perde arkasını araladı. Paket, vergi adaleti ve informaliteyle mücadele vaadiyle sunulsa da, uzmanlar ve kulislerdeki fısıltılar, faturanın yine halka kesileceğini söylüyor. Emlak vergilerinden araç alım-satım masraflarına, genç girişimcilerin sigorta desteğinden profesyonellerin yıllık ücretlerine kadar uzanan 40 maddelik yasa, 2026 bütçesinin omurgasını oluşturuyor.

Röportajda Süzer, "İmkânsız ki vergileri cebimizden vurmadan alsınlar... Milyonların cebinden para alacaklar. Peki bu para nereye gidecek? Belirsizlik var" diyerek, hükümetin harcamalarındaki şeffaflık eksikliğine dikkat çekiyor. Bu program, sadece bir haber değil; Türkiye'nin vergi politikalarının geleceğini sorgulatan bir uyarı sinyali. Bugünün tarihi olan 6 Aralık 2025 Cumartesi sabahı itibarıyla, sosyal medya platformlarında #YeniVergiPaketi etiketiyle binlerce yorum yağarken, vatandaşlar emlak faturalarını ve araç ruhsatlarını yeniden hesaplamaya başladı. Peki, bu düzenlemelerin detayları ne, Erdoğan Süzer'in kulis kulakları neler duydu ve ekonomi neden bu kadar hassas? Bu makale, röportajın her anını kronolojik bir titizlikle ele alarak, vergi yükünün nasıl dağılacağını ve olası tepkileri masaya yatırıyor. Vergi adaleti mi, yoksa yeni bir yük mü? Cevap, cebinizde hissedilecek.
Röportaj, Sözcü TV stüdyosunda sunucunun "Yeni vergi paketi TBMM'den geçti, ama kulislerde neler konuşuluyor?" sorusuyla açılıyor. Erdoğan Süzer, masaya yaydığı belgelerle hemen konuya dalıyor: Paket, 40 maddelik dev bir yasa tasarısı olarak Genel Kurul'da rekor sürede kabul edilmiş. Hedef, görünür devlet oluşturmak, informal ekonomiyi kayıt altına almak ve vergi gelirlerini artırmak. Ancak Süzer, bu niyetin güzel olsa da, uygulamada vatandaşın sırtına bindiğini vurguluyor. Sunucu, "Vergi adaleti nasıl sağlanacak?" diye sorarken, Süzer'in cevabı net: "Adaletten bahsediyoruz, ama fatura yine cepten çıkıyor. Emlak vergisi, araç masrafları, sigorta primleri... Her madde bir yük." Bu giriş, programın tonunu belirliyor – eleştirel, bilgilendirici ve halkın nabzını tutan bir sohbet. Süzer, yıllardır ekonomi köşelerinde yazan bir gazeteci olarak, kulislerden sızan detayları paylaşırken, izleyiciyi "Bu paketin arkasında ne var?" sorusuyla baş başa bırakıyor. Röportajın yayınlandığı 5 Aralık 2025 Cuma akşamı, tam da paket yasalaştıktan sonraki ilk saatlerde, bu zamanlama tesadüf değil; zira vatandaşlar faturalarını hesaplamaya başlamış durumda. Süzer, "Bu düzenlemeler, hükümetin bütçe açığını kapatmak için acele bir hamle" diye ekliyor, ki bu, 2026 Orta Vadeli Programı'yla örtüşüyor. Program, izleyicilere abone çağrısıyla başlarken, Süzer'in hararetli jestleri ve sunucunun keskin soruları, tartışmayı bir sohbetten öteye taşıyor.
Emlak vergisi düzenlemeleri, paketin en çok tartışılan maddelerinden biri olarak röportajın odak noktasına oturuyor. Süzer, 2026 yılı için emlak vergisi artışlarının önceki yılın iki katını aşmayacağını belirtiyor; ancak bina ve arazi vergilerinin her yıl yeniden değerleme oranında otomatik olarak artacağını vurguluyor. Bu, enflasyonun yüksek seyrettiği bir ortamda, ev sahiplerini doğrudan vuracak bir tuzak gibi. Tapu kayıtlarında denetimlerin sıkılaşması ise, satış fiyatlarını düşük gösterenlere iki kat ceza getiriyor. Sunucu, "Evini satanlar ne yapacak?" diye sorunca, Süzer gülümsüyor: "Düşük fiyat gösteremezsiniz artık, ama gerçek değeri beyan etmek de vergiyi fırlatacak. Kulislerde, bu madde emlak piyasasını donduracak diye konuşuluyor." Bu düzenleme, özellikle büyükşehirlerdeki dar gelirlileri etkileyecek; zira İstanbul ve Ankara'da ortalama bir dairenin emlak vergisi, önümüzdeki yıl yüzde 50 artabilir. Süzer, bu maddenin informaliteyle mücadele adına sunulduğunu, ama asıl amacın vergi tabanını genişletmek olduğunu ima ediyor. Röportajda harita gibi bir tablo çiziliyor: Emlak sahipleri, tapu harçlarını yeniden hesaplayacak; düşük beyan edenler, hem ceza hem de geriye dönük faizle boğuşacak. Bu kısım, izleyiciyi en çok tedirgin eden anlardan biri; zira ev, birçok aile için tek varlığı temsil ediyor. Süzer, "Adalet bu mu? Zenginler off-shore hesaplarla kaçarken, biz tapuyla uğraşıyoruz" diye ekliyor, ki bu, programın eleştirel damarını güçlendiriyor.
Araç alım-satım masraflarındaki değişiklikler ise, röportajın bir başka bomba maddesi. Süzer, noter masraflarının artık sabit olmayacağını, satış fiyatına orantılı alınacağını açıklıyor: "Araç ne kadar pahalıysa, masraf o kadar artacak. 1 milyon liralık bir araba satsan, noter ücreti binlerce lirayı bulacak." Bu, ikinci el araç piyasasını daraltacak bir hamle; zira alıcı ve satıcı, ekstra yükle karşı karşıya kalacak. Sunucu, "Gençler araç alamayacak mı?" diye sorarken, Süzer'in cevabı acı: "Zaten benzin, sigorta derken araç lüks haline geldi, bu da son darbeyi vuracak." Kulislerde konuşulanlara göre, bu madde, Motorlu Taşıtlar Vergisi'ni (MTV) dolaylı yoldan artırıyor; zira noter harçları, araç değerine endekslenecek. Türkiye'nin araç parkı 28 milyonu aşmışken, bu düzenleme milyonlarca kişiyi etkileyecek. Süzer, "Hükümet, informal araç satışlarını önlemek istiyor, ama sonuçta cepten çıkıyor" diyor. Röportajda bu madde, emlakla birlikte "cep delici ikili" olarak nitelendiriliyor; izleyiciler, yorumlarda "Aracımı satsam mı?" diye tartışmaya başlamış bile.
Genç girişimciler ve profesyoneller için getirilen yenilikler, paketin geleceğe dönük yüzünü gösteriyor – ama Süzer'e göre, umutsuz bir yüz. Bir yıllık sigorta primi desteğinin kaldırılması, yeni iş kuran gençleri yıldışa vuruyor: "Girişimcilik teşvikiydi bu, şimdi primler cepten ödenecek." Uzun vadeli sigorta prim üst sınırı asgari ücretin 9 katına çıkarılmış; bu, yüksek gelirli çalışanları rahatlatırken, orta sınıfı sıkıştırıyor. Profesyoneller için ise bomba: Özel hastaneler, veterinerler, diş klinikleri, kuyumcular ve emlakçılar, işletme ruhsatını her yıl ücretli hale getirecek. Süzer, "Bir kez ödeyip kurtulmak yok, yıllık ücret... Bu, küçük esnafı bitirecek." Sunucu, "Kaç para alacak?" diye sorunca, Süzer kulis rakamlarını veriyor: Yıllık 5-10 bin TL arası, sektöre göre değişiyor. Bu maddeler, informaliteyi azaltma amacı taşısa da, Süzer'e göre yeni bir bürokrasi katmanı ekliyor. Röportajda bu kısım, gençlerin hayallerini erteleyecek bir engel olarak resmediliyor; zira 2025'te işsizlik oranı yüzde 9'larda gezinirken, girişimcilik desteği şart.
Maaş zamları ve diğer "başkan" unvanlı pozisyonlar, röportajın ironik zirvesi. Süzer, TÜİK Başkanı, SGK Başkanı ve Diyanet İşleri Başkanı dahil "başkan" unvanlılara Ocak'ta zam geleceğini açıklıyor: "TÜİK Başkanı'nın zammı, 40 emeklinin aldığına eşit. Resmi araç, lojman, şoför... Ekstra maliyetler cabası." Bu, paketin vergi artırırken, üst bürokrasiye cömertlik yaptığını gösteriyor. Sunucu, "Adalet nerede?" diye haykırınca, Süzer gülüyor: "Vergi adaleti diye geçiyor, ama zamlar başkanlara." Kulislerde konuşulanlara göre, bu zamlar bütçeden 500 milyon TL'yi aşacak; zira unvanlı pozisyon sayısı 100'ü buluyor. Süzer, "Harcamalar belirsiz: İhaleler, tenderler... Para nereye gidiyor?" diye soruyor. Bu kısım, programın en eleştirel anı; izleyiciler, yorumlarda "Başkanlar doyarsa biz aç kalacağız" diye veryansın ediyor.
Diğer düzenlemeler, paketin geniş yelpazesini gösteriyor. Gelir vergisi için 4. geçici vergi dönemi geri getirilmiş; bu, şirketleri ek beyanname yüküyle boğacak. UEFA organizasyonları için KDV muafiyeti ise, spor ekonomisine bir nefes: "Avrupa maçları vergisiz, ama bizim cebimizden." Süzer, bu maddelerin informaliteyi azaltacağını kabul etse de, "Yük halkta kalıyor" diyor. Röportaj, 19'unda detayların tartışılacağını belirterek bitiyor; Süzer, "Kulisler karışık, tepkiler artacak" öngörüsüyle veda ediyor.
Bu paket, Türkiye ekonomisinin 2025 son çeyreğindeki kırılganlığını yansıtıyor. Enflasyon yüzde 50'leri aşmışken, vergi artırımları büyümeyi frenleyebilir. Uzmanlar, emlak piyasasının dondurulacağını, araç satışlarının azalacağını öngörüyor. Genç girişimciler, sigorta desteğinin kalkmasıyla ertelemeye gidecek; esnaf, yıllık ücretlerle isyan bayrağı çekebilir. Süzer'in uyarısı, bir manifesto gibi: Vergiler artarken, harcamalar şeffaf değilse adalet olmaz. Hükümet, Orta Vadeli Program'da bütçe açığını kapatmayı hedeflese de, bu yol halkı yoracak.
Sonuç olarak, Erdoğan Süzer'in bu röportajı, 6 Aralık 2025 itibarıyla vergi fırtınasının habercisi. Paket yasalaştı, ama yankıları sürecek – emlak faturaları, noter masrafları, zamlı başkan maaşları... Süzer'in "Cebinizden vurulacaksınız" uyarısı, cebi yakan bir gerçek. Bu düzenlemeler, adaleti mi getiriyor, yoksa yeni bir yük mü? Vatandaşlar hesap kitap yaparken, kulisler fısıldıyor: Tepkiler yükselecek. Takipte kalın, zira her madde, bir cebin hikâyesi.



