Türk televizyon dünyasının en acı haberlerinden biri bugün geldi. Milyonların gönlünde taht kuran, her sahnesinde bizi güldüren ve ağlatan, "Memik Dede" olarak kalplerimize kazınan o eşsiz ses için artık sessizlik çanları çalıyor.
16 Ekim 2025 sabah saatlerinde ulaşan trajik haber, bir efsanenin sona erdiğini duyuruyordu. Yabancı Damat dizisinin en sevilen karakteri Memik Dede'sine can veren Arif Erkin Güzelbeyoğlu, 90 yaşında hayata gözlerini yumdu. Bu yıkıcı haberi ilk defa sanatçının oğlu Mehmet Güzelbeyoğlu paylaştı.
Türkiye'nin dört bir yanından yükselen ağıt sesleri, sadece bir oyuncunun kaybı için değil. Bu vefat, aslında koca bir çağın kapanması demekti. Gaziantep'in sıcak topraklarından doğup İstanbul'un kalbine yerleşen bu benzersiz sanatçının yaşam öyküsü, salt bir aktörün sergüzeşti değildi. O, Türkiye'nin toplumsal değişiminin de canlı tanığıydı.
11 Eylül 1935'te Gaziantep'te nefes almaya başlayan Güzelbeyoğlu, yaşadığı doksan yıl boyunca sadece kamera önünde durarak yetinmedi. Bu çok boyutlu dehânın sahne macerası, lise çağlarında Gaziantep Lisesi'nde Molière'in "Hastalık Hastası" oyunundaki başrolüyle filizlendi. O dönemdeki genç Arif Erkin'in sahneye çıkma yürekliliği, Türk sanat âlemini zenginleştirecek yeteneğinin ilk belirtisiydi.
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden diploma alan Güzelbeyoğlu, günlük ekmeğini İstanbul Belediyesi İmar Müdürlüğü'nde mimar olarak kazandı. Otuz yıl süresince bu vazifesini icra eden sanatçı, sonrasında Beşiktaş Belediyesi'nde İmar Müdürü ve Teknik Başkan Yardımcılığı makamlarında görev aldı.
Fakat Güzelbeyoğlu'nun gerçek aşkı müzik ve sahneydi. Devlet Opera ve Balesi'nin Opera Dershanesi'nde müzik tahsili gören sanatçı, İstanbul Radyosu'nda solist ve korist sıfatlarıyla da çalıştı. Bu tecrübeler, ileriki senelerde bestekâr kimliğini olgunlaştırmasında muazzam etki bıraktı.
1964 senesinde profesyonel tiyatro dünyasına adım atan Güzelbeyoğlu, ilk sahne deneyimini Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu'nda Refik Erduran'ın "Direklerarası" başlıklı müzikalinde yaşadı. Bu eserin müziklerini bizzat kendisinin bestelemiş bulunması, onun ne denli yetenekli bir sanatçı olduğunun kanıtıydı.
Dostlar Tiyatrosu'nun kuruluşunda bulunan Güzelbeyoğlu, tiyatronun başlangıçtaki beş senesinde bütün oyunların müziklerini besteledi. Haldun Taner'in "Zilli Zarife" ve "Vatan Kurtaran Şaban" gibi klasikleşmiş yapıtlarının müziklerini yapması, onun Türk tiyatrosundaki konumunu pekiştirdi.
Beyazperde dünyasında da iz bırakan Güzelbeyoğlu, "Umut", "Ağıt", "Değirmen" gibi önemli sinema eserlerinin müziklerini besteledi. Bu filmler içerisindeki "Umut", Türk sinemasının başyapıtları arasında anılmakta.
Televizyon kariyerine değinecek olursak, Güzelbeyoğlu'nun ismi öncelikle "İkinci Bahar" dizisindeki "Zülfikar Ağa" karakteriyle duyulmaya başladı. Ancak asıl çıkışını, "Yabancı Damat" dizisindeki "Memik Dede" rolüyle gerçekleştirdi.
"Yabancı Damat" dizisinde canlandırdığı Memik Dede karakteri, yalnızca Türkiye sınırları içinde değil, dizinin gösterildiği Yunanistan'da da muazzam ilgi gördü. Bu karakter, iki millet arasındaki kültürel bağlantıda mühim bir görev üstlendi ve Güzelbeyoğlu'nu uluslararası bir ikon haline dönüştürdü.
Güzelbeyoğlu'nun televizyon serüveni "Bizimkiler", "Doksanlar", "Canım Ailem", "Muhteşem Yüzyıl" gibi popüler yapımlarda da sürdü. Her rolünde izleyicilere değişik bir kişilik sunmasını bilen sanatçı, uzun seneler boyunca Türk televizyonunun vazgeçilmez simalarından biri konumunda kaldı.
Sanatçının soyadında enteresan bir öykü gizliydi. Aslında "Güzel" olan aile adını, İstanbul'un Beyoğlu bölgesine beslediği sevgiden ötürü "Güzelbeyoğlu" şeklinde değiştirmişti. Bu ayrıntı, onun İstanbul'la kurduğu bağın ne derece köklü olduğunu sergiliyor.
Sinema kariyerine göz atıldığında, 1990 senesinde "Bir Milyara Bir Çocuk", 2004'te "Halk Düşmanı", 2007'de "Beyaz Melek", 2009'da "Gecenin Kanatları" ve 2012'de "Old Clock" filmlerinde rol aldığı görülmekte. Her projede farklı karakterler canlandıran Güzelbeyoğlu, oyunculuk kabiliyetini sürekli ilerletmeye devam etti.
Güzelbeyoğlu'nun müzikal yönü de gözden kaçırılmamalı. "Bizimkiler" dizisinin müziklerini bestelemiş olması, onun televizyon âlemindeki çok yönlü mevcudiyetinin başka bir deliliydi. Pek çok televizyon yapımının müziklerine imza atan sanatçı, hem görsel hem de işitsel bakımdan Türk medyasına damgasını vurdu.
Son senelerde ekranlarda sık görülmeyen Güzelbeyoğlu, geçen ay 90. doğum günü törenini gerçekleştirmişti. Bu özel günün sadece bir ay sonrasında aramızdan ayrılması, yakın çevresi ve hayranları için büyük bir keder kaynağı teşkil etti.
Sanatçının vefat haberinin açıklanmasından sonra sosyal medyada binlerce mesaj paylaşıldı. "Memik Dede" karakteriyle özdeşleşen Güzelbeyoğlu için yapılan paylaşımlarda, onun Türk kültürüne sunduğu katkılar vurgulandı.
Güzelbeyoğlu'nun yaşamı, çok disiplinli bir sanatçının örnek hikâyesiydi. Aynı anda mimar, müzisyen, oyuncu ve bürokrat olarak başarılı bir biçimde çalışabilmesi, onun olağanüstü enerjisinin ve yeteneğinin göstergesiydi.
Bu eşsiz sanatçının bıraktığı miras, sadece oynadığı rollerle sınırlı değil. Türk tiyatrosuna kazandırdığı oyunlar, bestelediği müzikler ve yetiştirdiği sanatçılarla da anılacak.
Cenaze programına dair henüz ayrıntılı bilgi verilmemişse de, sanat dünyasından birçok ismin bu büyük kaybın yasını tuttuğu biliniyor. Güzelbeyoğlu'nun geçirdiği 90 sene, Türk sanat tarihinin mühim bir dönemine şahitlik etti.
Memik Dede olarak milyonların gönlüne dokunan bu kıymetli sanatçı, bıraktığı eserler ve karakterlerle daima hatırlanacak. Arif Erkin Güzelbeyoğlu'nun ölümü, sadece bir oyuncunun ziyaı değil, aynı zamanda bir çağın sona ermesi anlamına geliyor.
Sanatçının yaşamının son dönemlerinde, yaşına rağmen hâlâ sanatına olan bağlılığını sürdürdüğü biliniyordu. Geçtiğimiz aylarda 90. yaş günü kutlaması yapan Güzelbeyoğlu, o törende de sanat dünyasından dostlarıyla bir araya gelmiş, unutulmaz anlar yaşamıştı.
Bu büyük kayıp, sadece Türkiye'de değil, Yabancı Damat dizisinin yayınlandığı ülkelerde de derin üzüntüyle karşılandı. Özellikle Yunanistan'da da sevilen Memik Dede karakteri, kültürlerarası dostluk köprüsünün sembolü haline gelmişti.
Güzelbeyoğlu'nun soyadının hikâyesi de oldukça ilginçti. Güzelbeyzade ailesinden gelen ve aslında "Güzel" soyadını taşıyan sanatçı, İstanbul'a ve özellikle Beyoğlu'na duyduğu sevgiden dolayı soyadını "Güzelbeyoğlu" olarak değiştirmişti. Bu değişiklik, onun şehirle kurduğu duygusal bağın ne kadar derin olduğunu gösteriyordu.
Türk sanat tarihinde hem tiyatro hem sinema hem de televizyon alanlarında iz bırakan az sayıdaki sanatçıdan biri olan Güzelbeyoğlu, özellikle müzik alanındaki çalışmalarıyla da dikkat çekiyordu. Birçok tiyatro oyununun ve filmin müziklerini bestelemiş olması, onun sadece oyuncu değil, aynı zamanda yetenekli bir bestekâr olduğunu kanıtlıyordu.
Son yıllarında sağlık sorunları yaşayan sanatçının, yine de sanatından kopmadığı ve genç kuşak oyuncularla iletişim halinde olduğu biliniyordu. 90 yaşına kadar aktif olmaya çalışan Güzelbeyoğlu, Türk sanat dünyasında azim ve kararlılığın da sembolü olmuştu.
Arif Erkin Güzelbeyoğlu'nun vefatıyla birlikte, Türk televizyon tarihinin altın çağından bir sayfa daha kapandı. Memik Dede karakteriyle milyonlarca insanın evine konuk olan bu büyük sanatçı, bıraktığı eserler ve yaşattığı duygularla ebediyen yaşayacak.
            
            
                            
                            
                            



