CHP'nin iç dünyasında fırtınalar esiyor, partinin geleceğini şekillendirecek bir kriz kapıda. Uzun yıllardır muhalefetin kalesi olarak görülen Cumhuriyet Halk Partisi, son dönemde yaşanan olaylarla adeta bir savaş alanına döndü. Seçim zaferlerinin ardından gelen bu türbülans, partilileri ve kamuoyunu derinden etkiliyor. Özellikle yerel yönetimlerdeki başarılar, bir yandan umut verirken diğer yandan iç hesaplaşmaları tetikliyor. Parti içi dinamikler, liderlik tartışmaları ve dış müdahalelerle harmanlanınca, ortaya çıkan tablo herkesi düşündürüyor. Bu süreçte, deneyimli isimlerin sesleri daha da gür çıkıyor, ancak bu sesler bazen dost ateşi gibi yaralayıcı olabiliyor.
Tarihe bir göz atalım; Türkiye'de siyasi operasyonlar her zaman gündemde olmuş, geçmişte yaşananlar bugünü aydınlatıyor. 2009'dan 2015'e uzanan dönemde, askeri davalar ve siyasi soruşturmalar ülkeyi sarsmıştı. Bu operasyonlar, görünürde hukuki gibi dursa da arkasında siyasi hesaplar vardı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hedef alan bu hamleler, iktidarın önündeki engelleri kaldırmayı amaçlıyordu. O dönemlerde birçok kişi, bu süreçlerin bir kumpas olduğunu haykırıyordu ve zaman onları haklı çıkardı. FETÖ ile AKP'nin işbirliği iddiaları, Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle doruğa ulaştı. Bu siyasi darbe süreci, ülkeyi derin bir krize sürükledi ve toplumun hafızasında silinmez izler bıraktı.
Günümüze dönersek, CHP'nin Mart 2024 yerel seçimlerindeki zaferi, 47 yıl aradan sonra partiyi birinci konuma taşıdı. Özgür Özel'in liderliğinde elde edilen bu başarı, Ekrem İmamoğlu gibi isimleri de ön plana çıkardı. İmamoğlu, İstanbul'u üç kez kazanan bir figür olarak parladı, ancak bu başarılar bazı kesimleri rahatsız etti. Seçimlerin hemen ardından, İmamoğlu'nun diplomasının iptali ve hapis cezası gibi olaylar peş peşe geldi. Bu gelişmeler, siyasi bir operasyonun parçaları gibi görünüyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yüz yüze bakamayacaksınız" sözleri, bu gerilimi daha da artırdı. Ancak Özgür Özel'in güçlü liderliği sayesinde, bu algı operasyonu partiye yapışmadı ve toplumun büyük bölümü İmamoğlu'nun yanında durdu.
Parti içi çekişmeler, kayyum iddialarıyla yeni bir boyut kazandı. Veli Ağbaba, bu konuda net bir tavır sergileyerek, yaşananları siyasi bir kumpas olarak nitelendirdi. Ağbaba, "Bugün yaşadıklarımızı hukuki bir değerlendirmeyle yorumlamanın anlamı yok" diyerek başladı söze. Ona göre, her şey siyasetin orkestrasyonuyla gerçekleşiyor. Geçmiş örnekleri hatırlatarak, Balyoz ve Ergenekon gibi davaların amacının orduyu tasfiye etmek olduğunu vurguladı. Ağbaba, "Biz bu operasyonun siyasi olduğunu Türkiye'ye anlatmaya çalıştık ve haklı çıktık" diye ekledi. Temmuz 2016'nın temellerinin FETÖ-AKP işbirliğiyle atıldığını söyleyen Ağbaba, bu süreçte yaşananların bir siyasi darbe olduğunu ifade etti.
CHP'nin seçim zaferleri, bazı kesimleri harekete geçirmiş gibi duruyor. Ağbaba, Mart 2024 seçimlerinde partinin birinci oluşunu hatırlatarak, "Özgür Özel'in liderliğinde 47 yıl sonra birinci parti olduk" dedi. Ancak bu başarı, Ekrem İmamoğlu'nun dört seçim zaferine rağmen hapisle sonuçlandı. Ağbaba, "Ekrem İmamoğlu, 15.5 milyon insanın seçtiği adaydı ve onu hapse attılar" diyerek öfkesini dile getirdi. Bu operasyonun, Mart seçimlerini kabul edemeyen AKP ve Kasım 2024 kurultay sonuçlarını hazmedemeyenler tarafından yapıldığını savundu. Ağbaba, "Bu operasyon, CHP'yi AK Parti karşısında geriletmek için tasarlandı" diye uyardı.
Ekonomik sıkıntılar da bu siyasi fırtınanın parçası. Ağbaba, asgari ücretlilerin Ocak 2025'ten beri alım gücünün düştüğünü belirtti. "Asgari ücretliler, yoksullar ve gençler anormal bir gelir kaybı yaşadı" diyen Ağbaba, bu durumun toplumsal gerilimi artırdığını vurguladı. Parti içi bu operasyonların, en çok rakiplere yarayacağını söyleyen Ağbaba, "Bu, AK Parti'ye, Recep Tayyip Erdoğan'a ve Cumhur İttifakı'na fayda sağlar" diye ekledi. Toplumun yüzde 70-75'inin İmamoğlu'nu desteklediğini hatırlatan Ağbaba, bu desteğin partiyi ayakta tuttuğunu ifade etti.
Siyasi arenada bu tür krizler, liderleri test eder. Ağbaba, yaşananları bir oyun bozma girişimi olarak görüyor. "Oyunu bozmaya çalıştılar ama Özgür Özel'in liderliği sayesinde algı bize yapışmadı" diyen Ağbaba, partinin birlik içinde kalması gerektiğini vurguladı. Ancak asıl soru, bu operasyonların arkasında kimlerin olduğu. Ağbaba, bu hamlelerin CHP'yi zayıflatmak için tasarlandığını ve en çok rakiplere yarayacağını tekrarladı. "Bu operasyon, CHP'nin kaybetmesi için yapılmış bir tasarım" diyerek, partililere çağrıda bulundu.
Tüm bu gelişmeler, CHP'nin geleceğini belirsizleştiriyor. Ağbaba'nın sözleri, parti içi hesaplaşmaları gün yüzüne çıkarıyor. Ancak asıl bomba, Kılıçdaroğlu'na yönelik ağır ifadelerde saklı. Ağbaba, eski lider Kemal Kılıçdaroğlu'nu doğrudan hedef alarak, kayyum planlarının onun dönemindeki hatalarla bağlantılı olduğunu ima etti. "Kılıçdaroğlu'nun yönetimi altında yaşananlar, bugün bu kumpaslara zemin hazırladı" diye düşünenler artıyor, ancak Ağbaba daha da ileri giderek, "Bu süreçte Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerimiz haklı çıktı, onun pasif tutumu partiyi bu tuzağa düşürdü" şeklinde sert ifadeler kullandı. Bu sözler, CHP içinde yeni bir bölünmenin habercisi olabilir ve siyasi dengeleri tamamen değiştirebilir. Heyecan dorukta, çünkü bu ifadeler sadece bir eleştiri değil, partinin rotasını belirleyecek bir dönüm noktası.