Ekonomi-Piyasalar

Vatandaşın Cebindeki Yangın Sönmüyor: Rakamlar ve Gerçekler Arasındaki Derin Uçurum

Ekonomik göstergeler ile sokağın gerçeği arasındaki makas açılıyor. Vatandaşın alım gücündeki erime ve çarşı pazarın durumu, resmi açıklamalarla tezat oluştururken, toplumun geniş kesimlerinde geçim mücadelesi yeni bir boyut kazanıyor.

Son dönemde ekonomi yönetiminden gelen 'Rakamlara değil, hedeflere odaklanıyoruz' minvalindeki açıklamalar, sokaktaki gerçeklikle örtüşmediği gerekçesiyle büyük tepki topluyor. Vatandaşın gündemi ile bürokrasinin gündemi arasındaki bu kopuş, özellikle dar gelirli hanelerde derin bir karamsarlığa yol açmış durumda.

Çarşı ve pazarda etiketlerin her gün değiştiği, temel gıda maddelerine ulaşımın bile lüks haline geldiği bir dönemden geçiliyor. Resmi enflasyon verileri her ne kadar belirli bir patikada ilerlese de, hissedilen enflasyonun ağırlığı altında ezilen vatandaşlar için bu rakamlar sadece bir istatistikten ibaret kalıyor. Esnafın sattığı ürünü yerine koyamadığı, tüketicinin ise gramla alışveriş yaptığı bu tablo, ekonomik krizin sadece bir sayısal veri olmadığını, derin bir sosyal yara haline geldiğini gözler önüne seriyor.

Özellikle büyükşehirlerde kiraların asgari ücreti geçtiği, faturaların maaşın büyük bir kısmını yuttuğu bu ortamda, 'sabır' telkinleri artık karşılık bulmuyor. Emekliden işçiye, memurdan öğrenciye kadar toplumun her kesimi, alım gücündeki bu dramatik düşüşün durdurulmasını bekliyor. Uzmanlar, yapısal reformlar ve üretime dayalı bir ekonomi modeli hayata geçirilmeden, sadece parasal sıkılaşma ile bu yangının sönmeyeceği konusunda uyarıyor.

Gelinen noktada, vatandaşın artık vaatlere değil, cebine giren ve çıkan paraya baktığı aşikar. İflas noktasına gelen küçük işletmeler ve kredi kartı borcuyla ayakta durmaya çalışan milyonlar, ekonominin kağıt üzerindeki iyileşmesini değil, mutfaktaki yangının sönmesini talep ediyor. Önümüzdeki süreçte atılacak adımların, bu toplumsal talebi ne kadar karşılayacağı ise büyük bir soru işareti olarak duruyor.