Gerçek Gündem Haberleri

Üst Kademe Sarsılıyor, Karanlıkta Saklı Sırlar Ortaya Çıkıyor

Diyanet'te şok deprem! Gece yarısı gelen kararlarla 12 üst düzey yönetici koltuklarından alındı – Ali Erbaş kadrosu dağılıyor mu? Gizli nedenler, yeni isimler ve siyasi fırtına sizi büyüleyecek. Bu sır perdesini aralayın, hemen dalın ve değişimin nabzını tutun!

Türkiye'nin dini kurumlarının kalbindeki o sessiz koridorlarda, sonbahar rüzgarlarının ürpertici fısıltıları arasında bir tedirginlik hâkim. Bu tedirginlik, minarelerin gölgesinden yükselen bir gölge; ayın soluk ışığında uzanan siluetler, unutulmuş bir düzenin çatlaklarından sızan sırlar. Yıllardır süren siyasi ritimlerin ortasında, bir kurumun ruhu yavaş yavaş sarsılıyor, her kapı ardında yeni bir fısıltı dolaşıyor. Rüzgar, eski ittifakları okşarken, ufukta kara bir bulut birikiyor – beklenmedik kararlar, planların altüst olduğu geceler ve binlerce insanın ortak merakıyla dolu bir gökyüzü. Bu, sadece bir değişiklik değil; vicdanların en derin sınavı, bir ulusun inanç damarlarının kaderi.

İşte tam burada, 4 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'nin sayfalarında, gece yarısı imzalanan Cumhurbaşkanlığı Kararı'yla Diyanet İşleri Başkanlığı'nda köklü bir sarsıntı yaşanıyor. Toplam 12 üst düzey yönetici, ani bir hamleyle görevden alınmış; bu isimler, kurumun en kritik koltuklarını dolduruyordu. Dört başkan yardımcısı – Burhan İşliyen, Kadir Dinç, Selim Argun ve İbrahim Hilmi Karslı – ile altı genel müdür: Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Hüseyin Demirhan, Din Hizmetleri Genel Müdürü Metin Akbaş, Dış İlişkiler Genel Müdürü Ensari Yentürk, Dini Yayınlar Genel Müdürü Hamza Bayram, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Nafiz Fethi Yalçınkaya ve İnsan Kaynakları Genel Müdürü (detaylı isim henüz netleşmemiş olsa da genel müdürlük kadrosu etkilenmiş). Ayrıca, Strateji Geliştirme Başkanı ve Rehberlik ve Teftiş Başkanı da listedeki yerlerini aldı. Bu görevden almalar, mevcut Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın kadrosunun büyük kısmını kapsıyor; sanki bir gecede, yılların birikmiş ittifakları toz duman olmuş gibi.

Bu ani değişim, Diyanet'in üst kademesini adeta yeniden yapılandırıyor; görevden alınanların yerine, Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliklerine Doç. Dr. Bayram Köseoğlu, Doç. Dr. Mustafa Çakır, Dr. Fatih Mehmet Aydın, Dr. Yahya Solmaz, Tahir Tural ve Lokman Arslan gibi akademik kökenli isimler atanmış. Karar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yürürlüğe girmiş; resmi gerekçe belirtilmemiş olsa da, kulislerde "yenilenme ve verimlilik" fısıltıları dolaşıyor. Ancak bu sessiz fırtına, sadece bir idari hamle mi yoksa daha derin siyasi hesaplaşmaların mı habercisi? Görevden alınan başkan yardımcıları, Erbaş'ın en yakın ekibindendi; Burhan İşliyen gibi isimler, yıllardır kurumun stratejik kararlarında parmak izi bırakmıştı. Genel müdürler ise Hac organizasyonlarından dış ilişkiler protokollerine kadar her alanda kritik roller üstlenmişti – şimdi, bu koltuklar boşalmış, yeni yüzler devreye girmiş.

Değişikliğin arka planı, son ayların siyasi nabzıyla örtüşüyor; Diyanet, son dönemde hem iç tartışmalar hem de dış baskılarla boğuşuyordu. Hac ve Umre Genel Müdürlüğü gibi birimler, pandemi sonrası organizasyonlardaki eleştirilerle sarsılmıştı; Din Hizmetleri'nde ise vaaz ve eğitim programları, muhafazakar kesimlerde bile soru işaretleri yaratmıştı. Dış İlişkiler Genel Müdürü Ensari Yentürk'ün görevden alınması, özellikle Orta Doğu'daki dini diplomasi hamlelerini gündeme getiriyor – Lübnan ve Filistin gibi sıcak bölgelerdeki Diyanet inisiyatifleri, şimdi yeni ellerde mi şekillenecek? Yönetim ve İnsan Kaynakları'ndaki değişiklikler ise personel politikalarını etkileyecek; binlerce imam ve müezzinin atama süreçleri, bu sarsıntıdan nasibini alacak. Rehberlik ve Teftiş Başkanı'nın ayrılışı, kurum içi denetim mekanizmalarını zayıflatabilir; strateji koltuğunun boşalması ise uzun vadeli vizyonu belirsizleştiriyor. Bu 12 isim, sadece bireyler değil; Diyanet'in çarklarının dişlileriydi – şimdi, makine yeniden kuruluyor.

Kulislere sızan fısıltılar, bu hamlenin "temizlik" operasyonu olarak görüldüğünü söylüyor; bazı kaynaklar, görevden alınanların FETÖ bağlantıları veya idari yetersizlik iddialarıyla ilişkilendirildiğini ima ediyor, ama resmi bir açıklama yok. Ali Erbaş'ın kendisi, bu karardan muaf tutulmuş; başkanlık koltuğu sağlam dururken, etrafındaki kale surları yıkılmış gibi. Yeni atanan kurul üyeleri, akademik profilleriyle dikkat çekiyor – Doç. Dr. Mustafa Çakır gibi isimler, ilahiyat fakültelerinden gelip fetva mekanizmalarını güçlendirecek. Bu atamalar, Diyanet'i daha "bilimsel" bir çizgiye mi kaydıracak, yoksa mevcut yapıyı mı pekiştirecek? Vatandaşlar arasında ise tepkiler karışık; muhafazakar kesim "Gerekli yenilenme" derken, eleştirel sesler "Siyasi tasfiye" diye haykırıyor. Sosyal medyada #DiyanetGörevdenAlma etiketiyle binlerce yorum yağmış; bazıları "Erbaş yalnız kaldı" derken, diğerleri "Yeni kadroyla umut" diyor.

Bu sarsıntının etkileri, Diyanet'in günlük işleyişine yansıyacak; Hac sezonu yaklaşırken, Umre organizasyonları yeni müdürün elinde şekillenecek. Din Hizmetleri'ndeki boşluk, cami vaazlarını etkileyebilir; dış ilişkilerde ise yeni protokoller devreye girecek. İnsan Kaynakları'ndaki değişim, personel atamalarını hızlandırabilir – belki de binlerce din görevlisinin kaderi, bu gecenin kararlarıyla değişecek. Strateji ve teftiş birimlerinin yenilenmesi, kurumun iç denetimini sertleştirecek; yolsuzluk iddiaları veya usulsüzlükler, daha sıkı bir mercek altında kalacak. Bolu'dan Edirne'ye, her il müftülüğü bu dalgadan etkilenecek; imamlar, yeni genel müdürlerin direktiflerini beklerken tedirgin. Bu, sadece bir kadro değişikliği değil; Diyanet'in ruhunu yeniden tanımlayan bir hamle – inanç hizmetleri, siyasi rüzgarlarla mı yoksa dini ilkelerle mi şekillenecek?

Kişisel hikayeler, bu fırtınanın kalbi: Görevden alınan bir başkan yardımcısının ailesi, sabah kahvesinde şok haberini okurken gözyaşı döküyor; yeni atanan bir doçent, telefonunda tebrik mesajları yağarken dua ediyor. Camilerde, cemaat fısıldaşıyor: "Değişim mi geliyor, yoksa aynı döngü mü?" Topluluklar, kendi aralarında fetva tartışıyor, hikâyelerle moral veriyor – ama bu direnç, kırılgan. Resmi Gazete'nin sayfaları, sadece mürekkep lekeleri değil; bir kurumun kader çizgisi. Orta vadede, bu atamalar Diyanet'i daha etkin kılacak mı, yoksa iç çekişmeleri mi alevlendirecek? Vatandaşlar, cami kapılarında bu soruları soracak; hükümet, sessizliğini korurken, muhalefet "Şeffaflık" diye bastırıyor.

Uluslararası arenada yankılar da var; Suudi Arabistan'la Hac anlaşmaları, yeni dış ilişkiler müdürüyle müzakere edilecek. Avrupa'daki Türk diasporası, dini yayınlardaki değişimden etkilenecek; kitaplar, vaazlar yeni bir tonda mı çıkacak? Bu karar, Diyanet'in küresel imajını da etkileyecek; BM'deki dini diyalog forumlarında, yeni yüzler mi konuşacak? Kulislerde, "Erbaş'ın son kadrosu muydu?" sorusu dolaşıyor; başkanın kendisi, bu hamleyle güçlendirilmiş mi yoksa zayıflatılmış mı? Zaman, cevabı verecek – ama o zamana kadar, koridorlardaki fısıltılar artacak.

Bu fırtınanın derinliğinde, bir umut kıvılcımı yatıyor: Yeni atamalar, Diyanet'i daha şeffaf ve etkin kılabilir; akademik isimler, fetvaları bilimle harmanlayabilir. Görevden alınanlar, belki yeni rollerle dönecek; kurum, bu sarsıntıdan daha güçlü çıkacak. Vatandaşlar, camilerde dua ederken değişimi bekleyecek; bu, bir son değil, yeni bir başlangıcın eşiği. Diyanet'in koridorları, sessizce nefes alacak – ve o nefeste, hepimizin geleceği var.