Türkiye’nin beyaz et sektörü, ülkenin gıda zincirinin temel taşlarından biri olarak yıllardır sofraları süslüyor. Ancak bu dev sektör, şimdi büyük bir skandalın gölgesinde. Ülkenin önde gelen tavuk firmaları, halkın güvenini kazanan markalar, şimdi rekabet kurallarını hiçe sayan uygulamalarla suçlanıyor. Sıradan bir soruşturma olarak başlayan süreç, adeta bir sır perdesini aralayarak, gizli anlaşmalar ve milyonlarca dolarlık cezalarla dolu bir hikayeyi ortaya çıkardı. Bu olay, market raflarından restoranlara, sofralardan ekonomiye kadar geniş bir yankı uyandıracak.
Rekabet Kurumu, Türkiye’nin beyaz et sektöründe faaliyet gösteren bazı dev firmalara yönelik uzun süredir devam eden bir soruşturmayı nihayet sonuçlandırdı. Soruşturma, sektörün en büyük oyuncularından Şenpiliç, Keskinoğlu, Beypi, Lezita ve Ege-Tav gibi firmaların, rekabete aykırı davranışlarda bulunduğu iddiasıyla başlatılmıştı. Kurum, bu firmaların “rekabete hassas bilgi paylaşımı” yoluyla piyasayı manipüle ettiğini tespit etti. Sonuç olarak, bu devlere toplamda 1,2 milyar Türk lirası (yaklaşık 35 milyon dolar) tutarında rekor bir ceza kesildi. Bu, sektör tarihindeki en büyük toplu cezalardan biri olarak kayıtlara geçti.
Soruşturma, 2021 yılında sektörde fısıltı gazetesinde dolaşan kolüzyon iddialarıyla başladı. Rekabet Kurumu, piyasada fiyatların ve pazar paylarının manipüle edildiğine dair şikayetler üzerine harekete geçti. 2023 yılına gelindiğinde, kurum, firmaların fiyatlandırma ve üretim verileri gibi hassas bilgileri paylaşarak rekabeti bozduğuna dair yeterli kanıt topladı. Suçlanan firmalar, başlangıçta iddiaları reddetse de, cezaların ağırlığını azaltmak için uzlaşma yoluna gitti. Ancak bu strateji, onları milyonlarca liralık cezalardan kurtaramadı. Ceza miktarı, sektörün büyüklüğü ve firmaların piyasa hakimiyeti düşünüldüğünde bile dudak uçuklatıcı.
Bu skandalın en çarpıcı yanı, suçlanan firmaların sektördeki devasa etkisidir. Şenpiliç, yıllardır Türkiye’nin en büyük tavuk üreticilerinden biri olarak biliniyor ve milyonlarca haneye ürün sağlıyor. Keskinoğlu, kalite ve gelenekle özdeşleşmiş bir marka olarak sektörde köklü bir yere sahip. Beypi, Lezita ve Ege-Tav da market raflarında sıkça görülen, tüketicilerin güvenini kazanan isimler. Bu firmaların, rekabeti engelleyici davranışlarla piyasayı manipüle ettiği iddiası, tüketicilerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Yıllardır sofralarına güvenle koydukları markaların böyle bir skandala karışması, halk arasında öfkeye yol açtı.
Son beş yılda, Türkiye’nin beyaz et sektörü zaten pek çok zorlukla karşı karşıyaydı. 2020 yılında pandeminin etkisiyle tedarik zincirlerinde yaşanan aksamalar, yem fiyatlarındaki artışlar ve ihracat taleplerindeki dalgalanmalar sektörü zorladı. 2022’ye gelindiğinde, Türkiye’deki yüksek enflasyon, üretim maliyetlerini daha da artırdı. Bazı uzmanlar, bu ekonomik baskıların firmaları, karlarını korumak için yasa dışı yollara başvurmaya itmiş olabileceğini düşünüyor. Ancak bu, Rekabet Kurumu’nun sert tepkisine engel olmadı. 2019’da Banvit, Er Piliç ve Gedik gibi firmalara yönelik benzer bir soruşturma, sektörde rekabet ihlallerine karşı sıfır tolerans politikası olduğunu göstermişti. O tarihten bu yana, kurumun denetimleri daha da sıkılaştı ve veri analitiği gibi yeni teknolojilerle ihlaller daha kolay tespit edilir hale geldi.
Cezaların etkileri sadece firmaların kasalarını değil, tüketicilerin cüzdanlarını da vurabilir. Firmalar, bu cezaları telafi etmek için fiyat artışlarına gidebilir, bu da marketlerdeki tavuk fiyatlarını yukarı çekebilir. Küçük ve orta ölçekli üreticiler, zaten devlerle rekabet etmekte zorlanırken, bu skandalın piyasada yaratacağı dalgalanmalarla daha da köşeye sıkışabilir. Ayrıca, bu olay, gıda sektöründe daha fazla şeffaflık ve denetim taleplerini yeniden gündeme getirdi. Tüketiciler, artık markalara körü körüne güvenmek yerine, daha bilinçli seçimler yapmaya yöneliyor.
Firmalar, kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda pişmanlıklarını dile getirdi ve rekabet kurallarına uyum sözü verdi. Şenpiliç, adil rekabet taahhüdünü vurgularken, Keskinoğlu, uzun süredir Türk tüketicisine hizmet verdiğini hatırlatarak güven tazelemeye çalıştı. Ancak bu açıklamalar, halkın öfkesini dindirmekte yetersiz kaldı. Sektör uzmanları, firmaların itibarlarını yeniden inşa etmesinin zaman alacağını ve tüketicilerin güvenini kazanmak için somut adımlar atmaları gerektiğini belirtiyor.
Bu skandal, Türkiye’nin beyaz et sektörünün sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir mesele olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Binlerce kişiye istihdam sağlayan ve milyonlarca insanı besleyen bu sektör, şimdi bir dönüm noktasında. Rekabet Kurumu, denetimlerini sürdüreceğini ve benzer ihlallerin peşini bırakmayacağını açıkça ifade etti. Tüketiciler ise, hem kaliteli hem de adil bir şekilde üretilen ürünlere ulaşma hakkını savunuyor. Bu olay, sektörün geleceğini şekillendirecek bir uyarı niteliğinde. Türkiye’nin sofralarındaki bu kriz, sadece bir ceza hikayesi değil, aynı zamanda adalet ve şeffaflık arayışının bir yansıması.