Türkiye ekonomisinin nabzını tutan gelişmeler, her zaman yatırımcıların ve uzmanların radarında yer alır. Özellikle altın gibi stratejik bir varlık söz konusu olduğunda, alınan kararlar geniş yankı uyandırır ve geleceğe dair beklentileri şekillendirir. Bu kararların ardındaki mantık ve olası sonuçlar, piyasaların yönünü belirleyen kritik unsurlar haline gelir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yerel madenlerden üretilen altınların alımını geçici olarak askıya alma kararı aldı. Bu hamle, 2017 yılında yapılan düzenlemeyle bankaya verilen öncelikli satın alma hakkının devre dışı bırakılması anlamına geliyor. Kararın temel nedeni, Türkiye ile uluslararası altın piyasası arasındaki fiyat farkının giderek artması olarak gösteriliyor. Altın ithalatına getirilen kota ve çeşitli piyasa baskıları, sektörde önemli çıkmazlara yol açmıştı. Bu geçici durdurma, sektörün rahat bir nefes almasını sağlamak üzere tasarlanmış stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, bu kararın piyasalarda dengelenme yaratacağını vurguluyor. Örneğin, sürekli altın alımı nedeniyle uluslararası piyasa ile iç piyasa arasındaki fiyat makası belirginleşmişti. Şimdi, yerel üretimin doğrudan piyasaya yönlendirilmesiyle bu makasın daralması bekleniyor. Bu durum, altın ithalatındaki baskıyı azaltarak cari açığın kapanmasına katkı sağlayabilir. Aynı zamanda, fiyat realizasyonunda kısa vadeli negatif etkiler olsa da, uzun vadede pozitif yansımalar öngörülüyor. Piyasa oyuncuları, bu değişikliğin altın sektöründe yeni bir dönemi müjdelediğini düşünüyor.
Merkez Bankası'nın rezerv politikaları da bu kararın önemli bir parçası. Toplam rezervler 198,4 milyar dolara ulaşırken, altın rezervleri 111,2 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Küresel piyasalardaki dalgalanmalar nedeniyle bu değerlerde hafif gerilemeler yaşanabileceği belirtiliyor. Dünya Altın Konseyi'nin son raporuna göre, Türkiye 2025'in üçüncü çeyreğinde dünyada en fazla altın alan üçüncü ülke konumuna yükseldi. Bu başarı, rezerv çeşitlendirmesi stratejisinin bir sonucu olarak görülüyor. Ancak, küresel oynaklık karşısında pozisyon alma ihtiyacı, bu geçici durdurmayı zorunlu kılmış olabilir.
Sektör temsilcileri, kararın etkilerini olumlu yorumluyor. Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, altın ithalat kotasının fiyat makasını derinleştirdiğini ve Merkez Bankası'nın sürekli alımının bu sorunu büyüttüğünü ifade ediyor. Yılmaz'a göre, bu hamle fiyat makasını azaltmak ve ithalat baskısını rahatlatmak için akıllıca bir strateji. Benzer şekilde, Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel, rezerv çeşitlendirmesi ve küresel piyasalardaki oynaklığın bu kararın arkasında yattığını belirtiyor. Uzmanlar, geçmişte benzer kısa süreli araların yaşandığını ve bu sürecin büyük olasılıkla 2-3 ay süreceğini öngörüyor. Ardından alımların yeniden başlaması muhtemel.
Ekonomik etkiler açısından bakıldığında, karar hem negatif hem de pozitif yönler taşıyor. Cari açık üzerinde, fiyat realizasyonundaki olası düşüş negatif etki yaratabilirken, altın ithalatındaki azalma aynı ölçüde olumlu katkı sağlayacak. Yerel madenlerden üretilen altının öncelikli olarak iç piyasaya sunulması, fiyatların dengelenmesini hızlandıracak ve yurtdışıyla olan farkı minimize edecek. Bu, yatırımcılar için daha öngörülebilir bir ortam yaratırken, sektörün büyümesine de zemin hazırlayacak.
Piyasa beklentileri, büyük bir dönüşüme işaret ediyor. Altın fiyatlarındaki dalgalanmalar son haftalarda sertleşmiş olsa da, bu kararın yeni bir denge getireceği düşünülüyor. 2025 yılında altın fiyatlarının yüzde 70 artması, bu hamlenin zamanlamasını daha da kritik kılıyor. Uzmanlar, uluslararası piyasa ile yurtiçi arasındaki farkın 12 bin dolara kadar çıktığını ve bu durdurmanın farkı azaltacağını belirtiyor. Bu süreç, altın sektörünün geleceğini şekillendirirken, ekonomi genelinde olumlu yankılar uyandırabilir.
Genel olarak, Merkez Bankası'nın bu adımı, piyasaların en çok takip edilen gündem maddelerinden biri haline geldi. Sektöre nefes aldıran bu karar, ilerleyen dönemde dengelerin belirleyicisi olacak. Yatırımcılar ve uzmanlar, gelişmeleri yakından izleyerek stratejilerini buna göre uyarlıyor. Bu dönüşüm, Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını bir kez daha test ederken, fırsatlar da sunuyor. Gelecek haftalar, bu hamlenin somut sonuçlarını ortaya koyacak ve piyasalarda yeni bir sayfa açacak.