Türkiye'nin ekonomik gündemi, son dönemde iş dünyasından gelen çarpıcı açıklamalarla sarsılıyor. Ülke ekonomisinin geleceğine dair belirsizlikler artarken, iş dünyasının önde gelen isimleri, mevcut tablonun ciddiyetini gözler önüne seren uyarılarda bulunuyor. Bu uyarılar, sadece finansal piyasaları değil, aynı zamanda toplumun her kesimini derinden etkileyecek potansiyele sahip gelişmelere işaret ediyor.

Zanka TV'nin canlı yayınında Ferit Atay'ın sorularını yanıtlayan Rubil Gökdemir, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumu ve iş dünyasının bu konudaki derin endişelerini detaylı bir şekilde ele aldı. Programda, Adnan Polat ve Abdullah Kiğılı gibi sektörün duayen isimlerinden gelen açıklamalar özellikle dikkat çekti. Abdullah Kiğılı'nın

“Büyük bir felaket bizi bekliyor” şeklindeki sözleri, iş dünyasının içinde bulunduğu çaresizliği ve hükümetin sorunlara çözüm bulamamasını açıkça ortaya koydu. Kiğılı, 60 yıllık meslek hayatında böyle bir kriz görmediğini ve bu durumun nasıl aşılacağını bilmediğini dile getirerek, sektördeki derin endişeyi gözler önüne serdi.

Ekonomik krizin boyutları, açıklanan bütçe rakamlarıyla daha da belirginleşiyor. Ferit Atay, Eylül ayında kaydedilen 309.6 milyar TL’lik rekor bütçe açığına dikkat çekti. Bu açığın önemli bir kısmının faiz ödemelerinden kaynaklandığı belirtildi. Bloomberg ve Hazine ve Maliye Bakanlığı (HMB) kaynaklı ekranda gösterilen bir grafikte, yıllık bütçe açığının Eylül ayı itibarıyla -2.249 trilyon TL’ye ulaştığı görüldü. Bu rakamlar, ülkenin mali disiplinindeki bozulmanın ve ekonomik dengelerin ne denli hassas bir noktaya geldiğinin çarpıcı bir göstergesi.

Programda, ekonomik krizin siyasi boyutları da masaya yatırıldı. Ferit Atay ve Rubil Gökdemir, hükümetin geçmiş ve mevcut politikalarını, özellikle de “Nas” (faiz) politikasını eleştirdi. Bu politikaların mevcut ekonomik tabloya yol açtığı vurgulandı. Muhalefetin de sistemik sorunlara odaklanmak yerine memur sayısını artırma gibi konulara yoğunlaşmasının yetersiz kaldığı belirtildi. Ferit Atay, ekonomik gerçekleri göz ardı eden partizan izleyicilere duyduğu hayal kırıklığını dile getirirken, Rubil Gökdemir ise hükümetin uzun vadeli, yüksek faizli borçlanmasının, kendi enflasyonla mücadele programlarına inanmadıklarının bir kanıtı olduğunu savundu. İş dünyasının önde gelen isimlerinin dahi daha önce hükümete destek verirken şimdi seslerini yükseltmeye başlaması, ekonomik sıkıntıların artık geniş bir kesim tarafından hissedildiğini gösteriyor.

1 Ocak 2026'dan İtibaren Telefon Faturalarında Dev Zam Dönemi Başlıyor!
1 Ocak 2026'dan İtibaren Telefon Faturalarında Dev Zam Dönemi Başlıyor!
İçeriği Görüntüle

Bu gelişmelerin ışığında, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde nasıl bir seyir izleyeceği merak konusu. İş dünyasından gelen bu kritik uyarılar, sadece birer eleştiri olmanın ötesinde, ülkenin ekonomik geleceği için acil adımlar atılması gerektiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bütçe açığının sürdürülemez seviyelere ulaşması, enflasyonla mücadeledeki zorluklar ve iş dünyasının artan endişeleri, Türkiye'nin ekonomik rotasında önemli bir dönüm noktasına gelindiğini işaret ediyor. Bu durum, tüm paydaşların dikkatle takip etmesi gereken bir süreci beraberinde getiriyor.

Ekonomik göstergelerdeki bu kötüleşme, sadece büyük şirketleri değil, küçük ve orta ölçekli işletmeleri de derinden etkiliyor. Artan maliyetler, düşen alım gücü ve piyasadaki belirsizlik, birçok işletmenin ayakta kalma mücadelesini zorlaştırıyor. İş dünyasının temsilcileri, bu tablonun devam etmesi halinde daha büyük sıkıntıların yaşanabileceği konusunda uyarılarını sürdürüyor. Bu uyarılar, ekonomik istikrarın sağlanması ve güven ortamının yeniden tesis edilmesi için kapsamlı ve kararlı adımların atılmasının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Türkiye ekonomisinin bu zorlu süreçten çıkabilmesi için atılacak adımlar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal boyutlarıyla da büyük önem taşıyor. İş dünyasının sesine kulak verilmesi, gerçekçi politikaların belirlenmesi ve tüm kesimlerin katılımıyla ortak bir yol haritasının oluşturulması, ülkenin geleceği açısından kritik bir rol oynayacak. Aksi takdirde, mevcut gidişatın derinleşerek daha ciddi sonuçlar doğurabileceği endişesi, her geçen gün artarak devam ediyor.