Son günlerde Türkiye, ardı arkası kesilmeyen olaylarla çalkalanıyor. Bir yanda ekonomik verilerin soğuk gerçekliği, diğer yanda ise siyasetin ve yeraltı dünyasının karıştığına dair iddialar... Elimize ulaşan ve titizlikle incelenen belgeler, bu olayların sanıldığından çok daha derin olduğunu gösteriyor.

Kamuoyunun merakla takip ettiği Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney'in tutuklanması, aslında sadece bir başlangıç. Güney'in tutuklanma sürecinde polise bıraktığı belgeler, daha önceki AK Parti yönetimlerine ait çok sayıda yolsuzluk dosyasını gün yüzüne çıkardı. Bu, "tutuklanma" gibi görünen bir durumun, aslında bir intikam ve ifşa eylemi olduğuna işaret ediyor. Özgür Özel'in ortaya koyduğu ve yıllar öncesine dayanan belgeler, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da çeşitli şirketlerden "huzur hakkı" adı altında ödemeler aldığına dair iddiaları gündeme getirdi. Bu iddialar, siyasi kulislerde büyük yankı uyandırırken, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, bu tutuklamaların halkın iradesini gasp etme girişimi olduğunu söyleyerek karara tepki gösterdi.

Emekli ve Memura 2026 Zam Fırtınası
Emekli ve Memura 2026 Zam Fırtınası
İçeriği Görüntüle

Ekonomik cephede ise halkın yaşadığı sıkıntılar, resmi rakamların çok ötesinde. TÜİK'in açıkladığı Ağustos 2025 verileri, yıllık enflasyonu yüzde 32,95 olarak gösterse de, vatandaşın temel gıda ürünlerinde hissettiği zam oranı bambaşka bir tablo çiziyor. Gazeteci Fatih Portakal'ın da vurguladığı üzere, beş temel gıda ürününde yaşanan yıllık yüzde 42'lik fiyat artışı, TÜİK'in verileriyle çelişiyor. Halkın alım gücündeki erime, artık sadece market raflarındaki fiyat etiketleriyle değil, ev kiralarındaki fahiş artışlarla da kendini gösteriyor. Gayrimenkul uzmanlarının tahminleri, 2026'da mülk vergilerindeki artışla birlikte kiraların daha da yükseleceğini işaret ediyor.

Siyasi gündemin en çok konuşulan konularından biri de Abdullah Öcalan'ın geleceği. TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda tartışılan "umut" ve "af" hakları, Bülent Arınç ve Binali Yıldırım gibi tecrübeli siyasetçilerin farklı yaklaşımlarıyla gündemdeki yerini koruyor. DEM Parti'nin de bu konudaki tutumu, siyasi dengeleri yeniden şekillendirirken, MHP'nin sert tepkisi tansiyonu yükseltiyor. Kamuoyunda, bu tartışmanın bir "af"tan ziyade, siyasi bir manevra olduğuna dair şüpheler beliriyor.

Tüm bu karmaşanın ortasında, vicdanların rahatladığı iki olay da yaşandı. İlki, Diyarbakır'da 9 yaşındaki bir çocuğu kaçırılmaktan kurtaran kahraman esnafın hikayesi. Diğeri ise, projesinde dayanıksız beton kullanıldığını fark edince, kimseye haber vermeden binayı yıkan müteahhit Ömer Çorbacı'nın onurlu davranışı.

Ancak gündemi asıl sarsan haber, esrarengiz bir şekilde hayatını kaybeden iş insanı Halit Yukay'la ilgili. Yatıyla çıktığı seyir sırasında ortadan kaybolan Yukay'ın parçalanmış yatı, deniz dibinde bulundu. Başlangıçta kaza olarak değerlendirilen bu olayın arkasından, yatına çarpan kargo gemisinin sorumsuzluğu ve olay yerini terk ettiği ortaya çıktı. Geminin kaptanı önce serbest bırakıldı, ancak daha sonra savcılığın itirazı üzerine tekrar gözaltına alınarak tutuklandı. Bu durum, olayın sadece bir kaza olmadığını, ihmal zincirinin bir sonucu olduğunu gözler önüne seriyor. Bu soruşturma dosyasında ortaya çıkan ve delil niteliği taşıyan yeni bir görüntü, çarpışma anında geminin kasıtlı olarak hızını artırdığına dair akıllara durgunluk veren bir gerçeği ortaya çıkardı. Bu video kaydı, olayın bir "kaza" olmadığını, kasıtlı bir cinayet olabileceğini gösteriyor ve tüm gözleri soruşturmaya çeviriyor.