Siyaset sahnesinde bazen öyle anlar olur ki, bir telefon konuşmasıyla kıtalar arası dengeler sarsılır, değil mi? Düşünün, okyanusun ötesinden gelen bir ses, Ankara'nın koridorlarında yankılanıyor ve birden herkes kulak kabartıyor. Özellikle 2025'in bu sonbahar günlerinde, seçim rüzgarları eserken, her haber bir sonraki hamlenin ipucunu taşıyor gibi. Peki, bu seferki fısıltılar ne diyor? Hangi kapılar aralanıyor, hangi ittifaklar yeniden doğuyor? Heyecanınızı biraz frenleyin, çünkü asıl macera, o beklenmedik çağrının ardındaki labirentte gizli. Biraz daha bekleyin, zira bu hikaye sizi tam da o girdabın içine çekecek – ama adım adım, soluksuz.
Şimdi, perdeyi aralayalım yavaşça. 15 Ekim 2025 Çarşamba gecesi, saatler 21:00'i gösterdiğinde, TELE1 stüdyoları her zamanki gibi ateşli bir tartışmaya ev sahipliği yapıyor. Programın moderatörü Metehan Demir, o enerjik sesiyle izleyicileri selamlıyor: "Merhaba sevgili TELE1 izleyicileri, yine dopdolu bir yayınla karşınızdayız. Beğenmeyi, paylaşmayı ve abone olmayı unutmayın ki bu sesimiz daha geniş kitlelere ulaşsın." Stüdyoda, konuklar arasında gazeteci Nevşin Mengü oturuyor, yüzünde o tanıdık analitik ifade. Ekranlara, Beyaz Saray'dan bir görüntü düşüyor: Trump, golf sahasında gülümseyerek poz verirken, altta altyazı: "Trump'ın Türkiye Stratejisi". Demir, doğrudan konuya giriyor: "Nevşin Hanım, günün en sıcak gündemi bu. ABD seçimleri yaklaşıyor, Trump önde gidiyor anketlerde. Ve birden, Erdoğan'a yönelik 'Gel, görüşelim' sinyalleri... Bu neyin nesi? F-35'ler mi dönecek masaya, yoksa Suriye'de yeni bir sayfa mı açılıyor?" Mengü, hafifçe başını sallayarak yanıt veriyor: "Metehan Bey, evet, tam da seçim öncesi. Trump, kampanyasında 'Erdoğan'la en iyi ilişkileri ben kurdum' diye övünüyor. Hatırlayın, 2019 zirvesini – o 'bromance' dedikleri yakınlık. Biden dönemi soğuktu, yaptırımlar yağdı. Şimdi Trump, 'Hadi eski günlere dönelim' diyor. Ama altında strateji var: Orta Doğu'da İran'a karşı ittifakı güçlendirmek, Rusya'ya mesaj vermek."
Demir, araya girerek haritayı ekrana getirtiyor – Orta Doğu'nun renkli çizgileriyle dolu bir grafik, Suriye'yi kırmızı ile işaretlemiş. "Peki, bu çağrı Suriye'yle mi ilgili? Esad sonrası Türkiye'nin rolü zaten tartışılıyor. SDF güçleri, PKK bağlantıları... Trump, Erdoğan'ı yanına mı çekmek istiyor?" Mengü, kahvesinden bir yudum alıp devam ediyor: "Kesinlikle. Raporlarda gördük, CRS'in son Türkiye analizi – Türkiye'yi 'sarkaç devlet' diye tanımlamış. Trump bunu avantaja çevirmek istiyor. 'Erdoğan'la anlaşırsak, Suriye'de istikrar gelir' diyor. Ama detaylara bakın: F-16 satışları onaylandı ama F-35'ler hala kilitli. Trump, 'KAATSA yaptırımlarını kaldırırım, yeter ki S-400'leri bir kenara koy' sinyali veriyor. Erdoğan da boş durmuyor; BRICS'e yanaşma, Şanghay selamları... Ama Trump'la görüşme olursa, bu denge değişir." Burada, stüdyoda bir sessizlik, sadece Demir'in kaleminin tıkırtısı duyuluyor. Ekran metni beliriyor: "F-35 Krizi: Çözüm Mü?"
Konuşma, ekonomik boyutlara kayıyor. Demir, "Nevşin Hanım, ticaret hacmi 43 milyar dolar, ama Rusya bağımlılığı – gazda yüzde 45... Trump bunu nasıl görecek? Enerji yaptırımları mı gelecek?" Mengü, gülümseyerek yanıtlıyor: "Trump pragmatik adam. 'Yoğurt severim, Erdoğan'la anlaşırsak enerjiyi çeşitlendiririz' diyebilir. Ama Kongre frenliyor – o 'sarkaç devlet' algısı yüzünden. İç politikada da İmamoğlu'nun tutuklanması, CHP baskıları... Raporlar bunları 'otoriterleşme' diye etiketlemiş. Trump, 'Demokrasi dersi vermeyin' diyecek, ama Erdoğan'la zirve olursa, sessiz kalır." Demir, heyecanla araya giriyor: "Düşünün, Mar-a-Lago'da el sıkışma – Abraham Accords'a Türkiye'yi dahil etmek? Arap liderler Trump etrafında, İran köşeye sıkışmış. Bu, Türkiye için altın fırsat mı, yoksa tuzak mı?" Mengü, kaşlarını çatarak: "Fırsat, evet – ama şartlı. Kürt meselesi patlar. SDF'ye destek kesilmezse, Erdoğan razı olmaz. Ve Hamas, Gazze... Trump, 'Barış anlaşması yaparız' diyor, ama Erdoğan'ın pozisyonu net: Filistin destekçisi."
Video ilerledikçe, tartışma iç politikaya dönüyor. Ekranlara Özgür Özel'in bir konuşma klibi düşüyor: "Muhalefet ne yapacak bu hamle karşısında?" diye soruyor Demir. Mengü, "Özel, MHP'yi yanına çekmeye çalışıyor, ama bu Trump çağrısı dengeleri bozar. Bahçeli'nin Alevi açılımı zaten stratejik – şimdi Erdoğan-Trump ekseniyle, anayasa paketi hızlanır. Herkese bir pay: Alevilere cemevleri, Kürtlere jest, başörtüsü düzenlemesi... Ama altında tek adamı pekiştirmek var." Demir, notlarını karıştırarak: "Nevşin Hanım, peki Avrupa? AB üyelik süreci baltalanıyor mu?" Mengü, başını sallıyor: "Evet, o LGBT paketiyle zaten uzaklaştı. Trump'la yakınlaşma, AB'yi kızdırır – ama Erdoğan için öncelik ABD."
Burada, yayın bir mola veriyor, ama sohbet akıyor. Demir, izleyicilere dönüyor: "Yorumlarınızı bekliyoruz – Trump-Erdoğan zirvesi olur mu? TELE1 yorum hattı açık." Mengü ekliyor: "Olur, hem de yakında. Seçim zaferi sonrası ilk iş. Ama soru: Bu, Türkiye'yi nereye taşır? NATO'da güç mü, yoksa bağımlılık mı?" Ekran grafiği değişiyor: "Olası Senaryolar" – yeşil oklar ittifakı, kırmızı oklar gerilimi gösteriyor. Demir, "Nevşin Hanım, son sözünüz?" Mengü, kameraya bakarak: "Dikkatli olalım. Bu çağrı, fırsat gibi görünse de, sarkacın diğer ucu vurabilir. Suriye'de barış, ama Kürtlerle hesaplaşma... İzleyip göreceğiz."
Tartışma, programın sonlarına doğru Gazze'ye uzanıyor. Mengü, "Trump, Netanyahu'yla el sıkıştı – Erdoğan buna nasıl yanıt verecek?" diye sorulduğunda, "Diplomatik dans. Görüşmede Gazze masaya yatırılır, belki ateşkes için arabuluculuk." Demir kapatırken: "Teşekkürler Nevşin Hanım, izleyicilerimize iyi geceler. Yarın yine buradayız." Bu yayın, sadece bir sohbet değil – geleceğin haritası gibi. Düşünün, o "Gel, görüşelim" çağrısı gerçek olursa, ne değişir? Belki her şey... Heyecan dorukta, yarınki haberler için hazır olun.