Türkiye’de medya üzerindeki baskı iddiaları yeni bir boyut kazandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı casusluk soruşturması kapsamında, TELE 1’in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ sabah saatlerinde gözaltına alındı. Aynı çerçevede, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği kararıyla TELE 1’in bağlı olduğu şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı.
Olayın ardından kamuoyu ve siyaset dünyası derin bir hareketlilik yaşadı. TELE 1’e kayyum atanması geniş yankı bulurken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaptığı açıklama dikkatleri üzerine çekti. Resmi sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Özel, yaşanan gelişmeyi “casusluk gibi deli saçması bir iddia üzerinden” yapıldığını belirterek, basın özgürlüğüne ve demokratik değerlere vurgu yaptı. Özel, açıkça “TELE1, gerçekleri haber yapıp iftiraları hakikatle çürüttüğü için 19 Mart Darbecilerinin hedefi olmuştur” diyerek, medya üzerindeki sansür girişimlerini kınadı.
Özgür Özel’in mesajında öne çıkan ifadeler, “Hükmedemediği medyayı sansür etmek tam bir darbeci refleksidir!” ve “TELE1 emekçilerinin yanındayız” gibi cümlelerle birleşen güçlü bir dayanışma vurgusu oldu. Ayrıca, siyaseti, sivil toplumu, iş ve sanat dünyasını, hatta medyayı hedef alan baskıların toplumsal korku ortamı yaratmaya çalıştığına dikkat çekerek, “Bir gün sıra size gelecek” diye korku salanlara karşı, “TELE1’i sustursanız, bu milleti susturamazsınız!” çıkışıyla demokratik direniş ve özgürlük vurgusu yaptı.
Yanardağ’ın gözaltına alınmasına ve şirkete kayyum atanmasına ülkenin farklı kesimlerinden ve toplumdan hızla tepkiler yükseliyor. TELE 1’in haber ve yorumlarında sıkça karşılaştığı baskılar, son gelişmeyle birlikte Türkiye’de ifade özgürlüğü ve demokratik standartlar konusunda yeni tartışmaları alevlendirdi.
CHP lideri Özel’in açıklamalarında da altı çizilen en önemli mesaj ise, “Ne yaparsanız yapın, millete galip gelemezsiniz!” cümlesiyle özetleniyor. Bu tutum, siyasi otoritelerin eleştirilerine karşı medyanın ve toplumun ne kadar kararlı olduğunu göstermesi açısından büyük önem taşıyor.
Yaşanan bu gelişmenin ardından, TELE 1’in geleceği ve medya özgürlüğü tartışmaları ülke gündeminin en önemli başlıkları arasında yerini aldı. Türkiye’de basın tarihinde kritik bir dönemece girildiği, kamuoyunun ve demokratik duruşun ise sarsılmaz şekilde devam edeceği vurgulanıyor.




