CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Tele1'de yayınlanan programda iktidarın muhalefete yönelik operasyonları hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Musa Özgürlü'nün moderatörlüğünde gerçekleşen panel tartışmasında Tanrıkulu, AKP hükümetinin CHP'ye ve yerel yönetimlerine karşı sistematik bir operasyon yürüttüğünü iddia etti.
Türkiye'deki hukuk devleti anlayışının tamamen aşındığını belirten Tanrıkulu, dikkat çekici tespitlerde bulundu. "Türkiye'de artık hukukun üstünlüğü ve parlamenter rejim anlayışı kalmadı, hukuk askıya alındı" diyen Tanrıkulu, yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını vurguladı. Siyasi endekslerin Türkiye'deki rejimi otokrasi olarak tarif ettiğini belirten milletvekili, 31 Mart yerel seçimlerinin bu rejimde bile sandıktan sonuç alma ihtimali olduğunu gösterdiğini ifade etti.
CHP'ye yönelik operasyonların detaylarını açıklayan Tanrıkulu, iktidarın sandıktan çıkan sonuçları ortadan kaldırmak amacıyla sistematik bir kampanya yürüttüğünü savundu. CHP İstanbul örgütüne açılan davaları, il başkanlarının görevden alınmasını ve yerel yönetimlerde kayyum atamalarını somut örnekler olarak gösterdi. Beykoz, Gaziosmanpaşa ve Bayrampaşa'daki belediye meclis yapılarının değiştirilerek yönetimlerin el değiştirildiğini belirten Tanrıkulu, bunun "daha önce görülmemiş bir çaba" olduğunu söyledi.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın hedef alınmasına özel vurgu yapan Tanrıkulu, CHP'nin yerelden yetişen ve siyaset sahnesinde öne çıkan bu aktörlerin sistematik şekilde engellenmek istendiğini iddia etti. Ekrem İmamoğlu'nun üç kez seçime girip başarı elde etmesine ve Cumhurbaşkanı adayı olarak 15,5 milyon oy almasına rağmen, diploma iptali gibi yargı tarihinde görülmemiş ihlallerle karşılaştığını vurguladı.
Özellikle Adana'da gerçekleşen bir iddia edilen olay nedeniyle İmamoğlu'nun İstanbul'da gözaltına alınmasını örnek gösteren Tanrıkulu, hukukun en basit yetki kurallarının bile işletilemediğini savundu. Bu durumun kamuoyunu ikna edici bir tablo ortaya koyamadığını, aksi halde bu bilgilerin çoktan kamuoyuyla paylaşılacağını ifade etti.
Mansur Yavaş'a yönelik soruşturma talebi konusunda da çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Tanrıkulu, iktidarın kamuoyu desteğini kaybettiğini ve bir daha nasıl aday olunabileceğinin hesabını yaptığını savundu. Bu durumun, iktidarın hukuk dışı yollara başvurmasının temel nedeni olduğunu ifade eden Tanrıkulu, sistemli bir tasfiye operasyonu yürütüldüğünü iddia etti.
Melih Gökçek dosyaları konusunda bomba açıklamalarda bulunan Tanrıkulu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2019'dan sonra başlattığı ve delillerle, teftiş kurulu kararlarıyla İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği 30'dan fazla soruşturma dosyasının İçişleri Bakanlığı tarafından durdurulduğunu iddia etti. İktidarın şirketlere ve medya gruplarına el koyduğunu, insanları tehdit ederek itirafçı yapmaya çalıştığını söyleyen Tanrıkulu, çocukları rehin aldığı iddialarında da bulundu.
İmamoğlu'nun kendisinden önceki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında sunduğu 97 suç duyurusundan hiçbir sonuç alınamamasını sert bir dille eleştiren Tanrıkulu, İçişleri Bakanlığı'nın İBB şirketlerine yönelik soruşturmaları durdurduğunu ve bu şirketlere kayyum atadığını belirtti. Bu kayyumların idari, mali ve cezai sorumluluklarının olmadığını düzenleyen bir yasal değişiklik yapıldığını söyleyen Tanrıkulu, bu durumun "hiç kimsede olmayan bir güvence" olduğunu, hatta o kayyumları atayan hakimlerde bile bu güvencenin bulunmadığını vurguladı.
CHP'nin bu tabloya karşı mücadelesi konusunda bilgi veren Tanrıkulu, 19 Mart'tan itibaren 60'tan fazla miting yaptıklarını söyledi. Genel Başkan Özgür Özel'in Brüksel'de Türk vatandaşlarıyla buluştuğunu ve Türkiye'deki gerçekleri anlatmaya çalıştığını belirten Tanrıkulu, yurt dışında 2,5-3 milyon seçmen olduğunu ve bu kitleyle bağlarını koparmak istemediklerini ifade etti.
Kürt seçmenlerin DEM Parti'ye yakın olanlar dahil iktidata oy vermeyeceğini söyleyen Tanrıkulu, kararsızların veya sandığa gitmeyenlerin sayısının fazla olduğunu ancak CHP'nin bu kesimle kurduğu dayanışmayı koparmak istemediğini dile getirdi. AKP'nin de bunun farkında olduğunu ve bu bağı koparmak için elinden geleni yaptığını ekledi.
Program boyunca Diyarbakır Kültür Yolu Festivali ile ilgili sorularından başlayan Tanrıkulu, ihaleler ve sanatçılara ödenen ücretler hakkında Kültür Bakanlığı'na soru yönelttiğini ve Diyarbakır özelinde bir karşılaştırma yapmak istediğini belirtti. Amacının şeffaflığı sağlamak olduğunu ifade eden Tanrıkulu, henüz cevapları beklediğini söyledi.
Programda Dr. Haldun Solmaztürk, Mehmet Ali Güler ve Murat Sarı gibi isimler de yer alırken, Tanrıkulu'nun açıklamaları ana gündem maddesini oluşturdu. Video boyunca ekranda "Mansur Yavaş Niye Hedefte?", "Erdoğan Rakiplerini Tasfiye Mi Etmek İstiyor?", "CHP'ye Operasyon İktidara Yarar Mı?" gibi sorular yer aldı.
Musa Özgürlü'nün moderatörlüğündeki bu panel tartışması, Türk siyasetindeki güncel gelişmeleri ve muhalefete yönelik operasyon iddialarını masaya yatırdı. Tanrıkulu'nun detaylı açıklamaları, iktidarın muhalefeti hedef alma yöntemlerine ışık tutarken, hukuk devleti anlayışının aşındığına dair güçlü iddialar ortaya koydu.
Programın sonunda söz alan diğer panelistler de konuya ilişkin değerlendirmelerini yaparken, Tanrıkulu'nun ortaya koyduğu tablo Türkiye'deki siyasi atmosfere dair önemli ipuçları verdi. AKP'nin kamuoyu desteğini kaybettiği ve bu nedenle hukuk dışı yollara başvurduğu iddiaları, muhalefet çevrelerinde yankı bulurken, iktidarın gelecek seçimlere yönelik stratejileri de tartışma konusu oldu.




