Türkiye'nin emeklilik sahnesi, son haftalarda adeta bir fırtınanın eşiğinde sallanıyor. Sabah kahvesini yudumlarken bordrolarına göz atan milyonlarca çalışan, ekranlardaki haber akışında aynı soruyu fısıldıyor: Gelecekteki güvencemiz ne olacak? Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) sağladığı emekli maaşları, yıllardır enflasyonun pençesinde erirken, hükümetin masaya koyduğu yeni hamleler umut mu yoksa tuzak mı sorusunu akıllara getiriyor. Ama asıl heyecan, bu karmaşanın ortasında gizlenen büyük bir dönüşümde yatıyor; bir sistem ki, cebinizden her ay çıkacak paraları devlet eliyle yönetecek ve emeklilikte "çifte maaş" vaadiyle gönülleri fethetmeye çalışıyor. Bu, sadece bir reform değil; yılların birikmiş tasarruf hayallerini yeniden yazacak bir senaryo gibi duruyor.
Asıl hikayemiz, Otomatik Katılım Sistemi'nin (OKS) sessiz sedasız bir devrime evrilmesiyle başlıyor. Hatırlayın, 2017'de hayata geçirilen OKS, 45 yaş altındaki çalışanları otomatik olarak bireysel emeklilik havuzuna atmıştı; maaşın yüzde 3'ü kesiliyor, devlet yüzde 30 katkı koyuyor ve işveren kenardan seyrediyordu. O gün bugündür yaklaşık 8 milyon kişi bu sistemde, ama eleştiriler bitmedi: Zorunluluk mu özgürlük mü? Çıkış hakkı var ama primler eriyebiliyor, getiriler piyasa dalgalanmalarına terk edilmiş gibi. Şimdi, 2025'in son çeyreğinde –bazı kaynaklara göre Ekim-Kasım gibi– devreye girecek Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), bu OKS'yi adeta bir üst seviyeye taşıyor. Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında duyurulan bu birleşme, işvereni de masaya oturtuyor; çalışan yüzde 3, işveren yüzde 2, devlet yüzde 1 katkı ile toplam yüzde 6'lık bir havuz oluşuyor. Her ay bordronuzdan kesilecek bu tutar, devlet tarafından işletilecek fonlarda birikecek ve katılımcılar isterse primlerini hisse senedi, altın veya risksiz araçlara yönlendirebilecek. Doğru seçimler yaparsanız, birikiminiz katlanarak büyüyecek; yanlışsa, piyasa fırtınalarında eriyebilir.
Bu sistemin kökeni, aslında çok daha derine uzanıyor. AKP'nin 2011'de "Hedef 2023" programında tohumları atılan tamamlayıcı emeklilik fikri, 10. Kalkınma Planı'nda (2014-2018) bireysel kıdem tazminatı fonuyla ilişkilendirilmişti. 11. Kalkınma Planı'nda (2019-2023) entegre bir model olarak netleşti ve 12. Kalkınma Planı'nda (2024-2028) işveren katkısıyla ikinci basamak emeklilik olarak somutlaştı. OVP'lerde ise 2025-2027 döneminde dördüncü çeyrek hedefi konmuş, şimdi 2026-2028 için ikinci çeyreğe kaydırılmış. Neden gecikme? Uzmanlar, sigortacılar ve emeklilik şirketleriyle yapılan çalışmaların tamamlandığını, 20'den fazla ülkenin modellerinin incelendiğini söylüyor; bir "Türkiye karması" yaratılmış. Ama eleştirmenler, bu gecikmenin arkasında kıdem tazminatı tartışmalarının yattığını fısıldıyor. Habertürk'ün taslak metinlerine göre, kıdem tazminatı TES'e dokunulmayacak; mevcut haklar korunacak, fonlara aktarılmayacak. Bu, yıllardır sendikaların ayağa kalktığı bir tabu; çünkü fon fikri, tazminatın bireysel hesaplara gömülerek "güvence" altına alınması anlamına gelebilirdi. Şimdi, hükümet "koruma" vaadiyle ilerliyor, ama kulislerde "kaynak nerede?" sorusu yankılanıyor.
Şimdi gelelim asıl heyecana: Bu sistem zorunlu mu ve cebinizi ne kadar etkileyecek? Evet, tüm çalışanlar kapsama girecek – özel sektör, kamu, hatta emekli olup çalışmaya devam edenler. 45 yaş üstü talep ederse dahil olabilecek, ama çıkış hakkı BES'ten farklı; 10 yıl zorunlu kalış, yoksa para çekilemeyecek. Afet, ev alma, eğitim veya askerlik gibi istisnalar hariç, erken çekimde cezalar devreye girecek. İşveren katkısı, başlangıçta yüzde 0,5 gibi düşük bir oranla başlayıp zamanla yüzde 3'e çıkabilir – dünya ortalaması bu seviyede. Devlet katkısı ise yüzde 30'un ötesinde, yıllık brüt asgari ücret kadar limite ulaşmak mümkün; 2025 için bu, 312 bin TL'ye kadar primle 93 bin TL devlet desteği demek. Emeklilik Gözetim Merkezi'nin projeksiyonlarına göre, 25 yıl asgari ücretle yüzde 8 toplam prim ödeyen biri, yüzde 3 reel getiriyle bile yetersiz bir birikimle karşı karşıya kalabilir. Peki, vaadedilen "çifte maaş" nasıl olacak? SGK emeklisi üstüne, bu fonlardan toplu veya aylık ek gelir; ama uzmanlar uyarıyor: Piyasa riskli, enflasyon yutabilir, ikinci maaş değil "harçlık" olabilir. X'te (eski Twitter) sosyal güvenlik uzmanı Dilek Ete'nin moderatörlüğündeki panellerde, "Aylık bağlanma oranları düşecek mi?" sorusu alevleniyor; OVP, finansal okuryazarlığı artırma vaadiyle gençleri sisteme çekmeye çalışıyor.
Peki, geçmişte ne oldu da buraya geldik? OKS'nin 2017 lansmanında, gönüllü BES'le farkı tartışılmıştı: OKS'te kesinti maaşın yüzde 3'ü, devlet katkısı anında, ama fonlar sınırlı. 2022'de 45 yaş üstü dahil edilince katılımcı sayısı patladı, ama getiriler enflasyon karşısında soluk kaldı. TES, bu yaraları sarmayı vaat ediyor; fon çeşitliliği artacak, BEFAS gibi platformlarla alım-satım kolaylaşacak. Ama eleştiri yağmuru da eksik değil: İşçi hakları savunucuları, Aziz Çelik gibi isimler, "Kıdem tazminatına çökme tuzakı" diye haykırıyor. X'te binlerce paylaşım, #KıdemeDokunma etiketiyle yayılıyor; TES'in özünde sosyal güvenliği özelleştirdiği, primleri özel fonlara akıttığı iddiası. DW Türkçe'nin analizinde, Pelin Ünker "Gelirleri özel sektöre aktarma riski" diye uyarıyor. Öte yandan, sigortacılar coşkulu: Türkiye Sigorta gibi şirketler, "Ek güvence" diye pazarlıyor. Hükümet, OVP'de tasarruf bilincini artırma hedefiyle, uzun vadeli araçlar geliştirme sözü veriyor; ama sendikalar, "Kamusal sistemi güçlendirin, özelleştirmeyin" diye meydan okuyor.
Gelecekte ne bekliyor? 2025 son çeyreğinde yasal düzenleme çıkarsa, 2026 ikinci çeyreğinde kademeli geçiş başlıyor; önce büyük şirketler, sonra KOBİ'ler. Emekliler için "çalışmaya devam edenler" kuralı, milyonları kapsayacak – emekli maaşına ek prim kesintisiyle. Riskler mi? Piyasa çöküşü, düşük getiri, erken çıkış cezaları. Fırsatlar mı? Devlet teşvikiyle büyüyen birikim, çeşitlendirilmiş yatırımlar. X'te Kamu Tarım İşçileri Platformu gibi hesaplar, 15 Eylül 2025'te paneller düzenliyor; "TES tuzağı mı yoksa fırsat mı?" tartışması sokaklara taşıyor. Eğer kıdem tazminatı korunursa, sistem bir kalkan olur; dokunulursa, iş güvencesi erir. Uzmanlar, ILO normlarına uyum çağrısı yapıyor: Erişim kolaylaşsın, tazminat yanmasın.
Bu dönüşüm, sadece bordroları değil, Türkiye'nin ekonomik damarlarını etkileyecek. Milyarlarca liralık fon, piyasaya enjekte olacak; ama bireyler için soru net: Gelecek güvende mi? Emeklilik hayali, kesintilerle mi yoksa katkılarla mı şekillenecek? Tartışmalar kızışırken, her çalışan bu oyunda bir piyon – ya da kral. Detaylar netleştikçe, heyecan dorukta; çünkü bu, yarının maaşını bugünden çalan veya çoğaltan bir bahis gibi. İzleyin, hesaplayın, ses verin – emekliliğiniz, bu satırların ötesinde yatıyor.