Ankara'nın huzurunu tehdit eden bir sosyal medya çetesi, polisin titiz çalışmasıyla çökertildi. Başkentte son dönemde sosyal medya platformlarında yayılan silahlı paylaşımlar, hem kamuoyunda endişe yaratmış hem de yetkilileri harekete geçirmişti. İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, bu tehlikeli akımı kökünden kazımak için kapsamlı bir soruşturma başlattı. Hedefte, kendilerine "Fotoroman Çetesi" adını veren bir grup şüpheli vardı. Bu kişiler, sosyal medya hesaplarından silahla ateş ettikleri videoları ve provokatif silahlı fotoğrafları paylaşarak birbirlerine meydan okuyor, adeta bir fotoroman senaryosu gibi gerçek hayatta şiddet dolu sahneler sergiliyorlardı. Bu paylaşımlar, sadece sanal ortamda kalmıyor; izleyenlerde korku ve belirsizlik yaratıyor, toplumun gençlerini de bu tehlikeli oyuna sürükleme riski taşıyordu.
Operasyonun temeli, şüphelilerin sosyal medya hesaplarını izleyen istihbarat birimlerinin titiz takibine dayanıyordu. Ekipler, aylardır bu hesapları analiz ediyor, paylaşımların zamanlamasını, konum bilgilerini ve etkileşimlerini inceliyordu. Şüpheliler, özellikle Instagram ve TikTok gibi platformlarda aktifti; burada çektikleri videolarda tabancalarla havaya ateş ediyor, birbirlerini etiketleyerek "sıradaki sıra sende" gibi meydan okumalarla zincirleme bir etki yaratıyorlardı. Bu tür içerikler, sadece görsel bir şov değildi; altında yatan gerçek bir tehlike barındırıyordu. Polis kaynakları, bu paylaşımların organize bir yapıya işaret ettiğini belirlemişti. Çetenin üyeleri, sokak kavgalarından ilham alarak bu videoları üretmiş, sosyal medyayı bir propaganda aracı haline getirmişlerdi. Her paylaşım, takipçi sayısını artırıyor ve yeni üyeler çekiyordu; ancak bu büyüme, aynı zamanda polisin radarına girmelerine neden oldu.
Eş zamanlı baskın, Ankara'nın farklı semtlerinde sabaha karşı gerçekleştirildi. Özel harekat timleri, şüphelilerin evlerine ve saklandıkları adreslere ani bir şekilde indi. Operasyonda tam 9 şüpheli, yataklarında ya da günlük aktiviteleri sırasında kıskıvrak yakalandı. Baskınlar sırasında ele geçirilen eşyalar, çetenin ne kadar organize olduğunu gözler önüne serdi: Ruhsatsız tabancalar, mermiler, uyuşturucu maddeler ve hatta bazı şüphelilerin telefonlarında silinmemiş şiddet dolu mesajlar. Polis, bu materyalleri delil olarak topladı ve adli emanete teslim etti. Şüphelilerin kimlikleri henüz resmi olarak açıklanmadı, ancak aralarında 20'li ve 30'lu yaşlarda genç bireyler ağırlıktaydı. Bu operasyon, sadece bireysel yakalamalarla sınırlı kalmadı; çetenin bağlantılarını da deşifre etti ve benzer paylaşımları yapan diğer hesapları mercek altına aldı.
Şüphelilerin suç dosyaları incelendiğinde, ortaya çıkan tablo adeta bir suç ansiklopedisi gibiydi. Her birinin geçmişinde "yaralama" suçundan birden fazla kayıt bulunuyordu; bazıları bıçaklama olaylarına karışmış, diğerleri yumruklu kavgalarla mahkemelik olmuştu. "Tehdit" suçları ise sosyal medyanın ötesine uzanıyordu; eski hesaplaşmalar nedeniyle rakiplerine ölüm tehditleri savurmuşlardı. En çarpıcı kısım ise "ruhsatsız tabanca" ve "uyuşturucu" bağlantılarıydı. Ele geçirilen silahların büyük kısmı kayıt dışıydı, seri numaraları silinmiş veya değiştirilmişti. Uyuşturucu maddeler ise çetenin finansman kaynağını işaret ediyordu; küçük çaplı satışlar üzerinden elde edilen gelirle silah temin ediyorlardı. Bu kayıtlar, şüphelilerin sadece sanal şovmenler olmadığını, gerçek hayatta da toplum için bir tehdit oluşturduklarını kanıtlıyordu. Polis, bu bireylerin sokaklarda yarattığı kaosun, sosyal medya paylaşımlarıyla katlanarak büyüdüğünü vurguladı.
Bu olay, sosyal medyanın çift yüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Platformlar, eğlence ve bağlantı aracı olarak tasarlanmış olsa da, kötü niyetli kullanıcılar tarafından şiddet propagandası için kullanılıyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü, benzer vakaların önlenmesi için sosyal medya birimlerini güçlendirdiğini ve aileleri çocuklarını bu tür içeriklerden uzak tutmaya çağırdı. Uzmanlar, gençlerin bu meydan okumalara kapılmasının altında yatan nedenleri sosyal baskı ve dikkat çekme arzusu olarak gösteriyor. Operasyon sonrası şüpheliler, savcılığa sevk edildi ve ifadeleri alındı. Bazıları pişmanlık belirtirken, diğerleri susma hakkını kullandı. Adli süreç devam ederken, polis benzer çetelerin peşine düştü; zira bu tür gruplar, başkentte bir trend haline gelmeye başlamıştı.
Ankara'da yaşanan bu gelişme, ulusal çapta bir uyarı niteliği taşıyor. Sosyal medyada silahlı paylaşım yapan bireyler, sadece like ve yorum peşinde koşmuyor; bilinçsizce suç döngüsüne giriyorlar. Polis teşkilatı, bu operasyonu bir dönüm noktası olarak nitelendiriyor ve vatandaşlardan şüpheli paylaşımları ihbar etmelerini istiyor. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması için eğitim kampanyaları planlanıyor; okullarda ve gençlik merkezlerinde sosyal medya okuryazarlığı seminerleri düzenlenecek. Bu çetenin çöküşü, belki de birçok gencin kurtuluşu olacak. Toplum olarak, dijital dünyanın kurallarını yeniden hatırlamamızın tam zamanı; çünkü bir video, bir hayatı sonsuza dek değiştirebilir. Bu operasyonun yankıları, haftalarca sürecek ve sosyal medya kullanıcılarını daha dikkatli olmaya sevk edecek.
