Borsa İstanbul’da 5 Hisse Tedbirle Güne Başlıyor!
Borsa İstanbul’da 5 Hisse Tedbirle Güne Başlıyor!
İçeriği Görüntüle

Türkiye'de ekonomik koşullar, vatandaşların günlük harcamalarını doğrudan etkiliyor ve bu durum, özellikle temel gıda maddelerindeki fiyat değişimleriyle kendini gösteriyor. Yerel yönetimlerin sunduğu hizmetler, bu süreçte önemli bir rol oynuyor ve halkın ihtiyaçlarına yönelik adımlar, kamuoyunda çeşitli yorumlara yol açıyor. Son dönemde yaşanan bir gelişme, bu tür fiyat ayarlamalarının günlük hayata nasıl yansıdığını gözler önüne seriyor. Şimdi, bu olayın ayrıntılarını adım adım ele alarak, yaşananları ve arka planını inceleyelim.

Konya'da simit fiyatına yapılan zam, vatandaşları ucuz simit kuyruklarına yöneltti. AKP'li Konya Büyükşehir Belediyesi'ne ait BÜFEM'de simit 5 liradan satışa sunulurken, bu durum sabah saatlerinde başlayan ve öğle saatlerine kadar süren metrelerce uzun kuyruklara neden oldu. Kuyruklarda genellikle emekliler yer aldı ve bazı vatandaşlar aldıkları simidi çimenlere oturarak öğünlerinde tüketti. Bu manzara, ekonomik zorlukların günlük hayata etkisini net bir şekilde ortaya koydu. Zamla birlikte sade Konya simit fiyatı 15 TL'ye yükselirken, poğaça çeşitleri ise 16,5 ile 25 TL arasında değişiyor. En yüksek simit fiyatı ise 65 TL olarak kaydedildi ve yeni fiyatlar 20 Ekim Pazartesi gününden itibaren geçerli oldu. Konya Fırıncılar Odası Başkanı Vedat Honça tarafından duyurulan bu zam, simidin 13 liradan 15 liraya yükselmesini kapsıyor ve gözler ekmek fiyatlarına çevrilmiş durumda.

Bu olay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 1993 yılında dönemin Başbakanı Tansu Çiller'e yönelttiği çay-simit hesabını hatırlattı. Erdoğan, o dönemde 5 kişilik bir ailenin her öğünde çay ve simit harcamasını örnek vererek, bu zalim yönetim bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor demişti. Bu hesap, 2001'de asgari ücretin 122 milyon 186 bin lira olduğu dönemde yapılmış ve Erdoğan, Ecevit hükümetini eleştirmişti. Bugün Konya'da 5 kişilik bir aile, günde 3 öğünde sadece simit yeseydi ayda 6.750 lira, yanına en düşük 20 liradan çay da içse toplam 15.750 lira harcar. Bu rakamlar, geçim maliyetinin ne kadar yükseldiğini gösteriyor ve Erdoğan'ın meşhur çay-simit hesabı yüzde 19 bin arttı yorumlarını beraberinde getiriyor.

Benzer eleştiriler, muhalefet liderlerinden de gelmişti. Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu, 1 simit 15 lira, 1 çay 10 lira diyerek, 3 çocuk, hatun ve sen 5 kişilik bir aile için gün 3 öğün, ay 30 gün hesaplamış ve bir çay bir simit 25 lira, toplam aylık 11 bin 250 TL olarak vurgulamıştı. Bu zalim yönetim bu aziz millete 1 bardak çayla 1 simidi bile layık görmüyor ifadesini kullanarak, Erdoğan'a atıfta bulunmuştu. Bu hesaplar, yıllar içinde ekonomik göstergelerin nasıl değiştiğini ve temel ihtiyaçların maliyetinin arttığını yansıtıyor.

Konya'daki zam, yerel haber kaynaklarında geniş yer buldu ve simit fiyatlarına zam geldi başlıklarıyla duyuruldu. Sade poğaça fiyatı ise 16,5 TL'ye çıkarıldı. 2025 Konya simit ve poğaça fiyatları şöyle: Sade Konya Simit 15.00 TL, Sade Poğaça çeşitleri 16.5 TL'den başlayarak artıyor. Bu gelişme, vatandaşların ucuz seçeneklere yönelmesini tetikledi ve belediye büfelerindeki düşük fiyatlı ürünler, uzun kuyrukların oluşmasına yol açtı. Emeklilerin ağırlıkta olduğu kuyruklar, ekonomik baskının hangi kesimleri daha fazla etkilediğini gösteriyor.

Erdoğan'ın 1993'teki açıklaması, sosyal medyada yeniden gündeme geldi ve şimdi yakın dostu olan dönemin Başbakanı Tansu Çiller'e yönelttiği eleştiriler tartışılıyor. Bu hesap, işçi ücretlerine isyan olarak nitelendirilmiş ve 27 yıl önce yapılan bir konuşma olarak hatırlanıyor. Erdoğan'ın çay-simit hesabı, bugün güncellendiğinde çok daha yüksek rakamlara ulaşıyor ve bu durum, ekonomi politikalarının etkisini sorgulatıyor.

Genel olarak, bu zam ve kuyruklar, temel gıda maddelerindeki fiyat artışlarının günlük hayatı nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Vatandaşlar, ucuz simit için saatlerce beklerken, eski hesaplar yeniden masaya yatırılıyor ve ekonomik refahın artırılmasına yönelik çağrılar artıyor. Bu tür gelişmeler, geçim maliyetinin yönetimini ve halkın beklentilerini bir kez daha gündeme getirerek, uzun vadeli çözümlerin önemini vurguluyor.