İzmir’in sokaklarında, sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi simit, bu kez lezzetiyle değil, fiyatıyla konuşuluyor. Ege’nin incisi, sıcak simit kokularıyla ünlü bu şehirde, son günlerde bir zam fırtınası esti. Simit fiyatlarının 15 TL’den 20 TL’ye yükseldiği haberleri, hem vatandaşları hem de esnafı karşı karşıya getirdi. Ancak bu tartışmanın tam ortasında, Ticaret Bakanlığı’nın yaptığı çarpıcı açıklama, tüm dikkatleri üzerine çekti. Peki, bu zam söylentileri nereden çıktı ve gerçekte neler oluyor?

Simit, İzmir’in sadece bir yiyeceği değil, aynı zamanda kültürel bir simgesi. Sabahları fırınlardan yükselen o tanıdık koku, sokaklarda el arabalarıyla dolaşan simitçilerin sesiyle birleştiğinde, şehrin ruhu adeta canlanıyor. Ancak son günlerde, bu güzel geleneğin gölgesinde bir tartışma büyüyor. Yerel basında ve sosyal medyada yayılan haberler, simit fiyatlarına zam geldiğini ve bu zammın Ticaret Bakanlığı’nın onayıyla gerçekleştiğini iddia ediyordu. İzmirliler, bu haberle adeta şok oldu. Kahvaltı sofralarının olmazsa olmazı simitin fiyatının artması, hem vatandaşın cebini hem de esnafın işlerini nasıl etkileyecekti?

Tartışma, 1 Eylül 2025 tarihinde ulusal basında yer alan bir haberle alevlendi. Haberde, İzmir’de simit fiyatlarının 15 TL’den 20 TL’ye yükseldiği ve bu artışın Bakanlık tarafından onaylandığı öne sürülüyordu. Sosyal medyada, özellikle İzmirliler arasında bu iddia büyük yankı uyandırdı. Birçok vatandaş, “Simit bile lüks oldu!” diyerek tepkisini dile getirirken, bazıları da esnafın artan maliyetlerle başa çıkmaya çalıştığını savundu. Ancak bu tartışmaların arasında, Ticaret Bakanlığı sessizliğini bozarak resmi bir açıklama yaptı. Bakanlık, bu zammın kendi onayıyla gerçekleştiği iddiasını kesin bir dille yalanladı.

Simit fiyatlarındaki artış söylentileri, aslında esnafın kendi inisiyatifiyle attığı bir adımdan kaynaklanıyordu. İzmir’deki bazı fırınlar ve simitçiler, artan un, susam ve işçilik maliyetleri nedeniyle fiyatları yükseltme kararı almıştı. Ancak bu karar, resmi bir onay sürecinden geçmemişti. Esnaf, maliyetlerin altında ezildiklerini ve bu zammın kaçınılmaz olduğunu belirtirken, vatandaşlar ise alım gücünün her geçen gün eridiğinden şikayetçiydi. Bu çekişme, İzmir’in sokaklarında adeta bir ekonomik savaşın fitilini ateşledi. Peki, bu zam kararının ardında yatan gerçekler nelerdi?

Ticaret Bakanlığı’nın açıklamasına göre, simit fiyatlarına zam talepleri, esnaf odaları tarafından Bakanlığa iletilmişti. Ancak Bakanlık, bu talepleri değerlendirirken iki temel kritere odaklandı: maliyet artışı ve tüketicinin alım gücü. Bakanlık, yaptığı incelemelerde, önerilen zam oranlarının tüketiciyi zorlayabileceğini ve ekonomik dengeleri olumsuz etkileyebileceğini düşündü. Bu nedenle, zam talepleri uygun bulunmadı ve resmi bir onay verilmedi. Bakanlık, fiyatların doğrudan belirlenmesi veya tek başına onaylanması yetkisinin kendisinde olmadığını da vurguladı. Bu açıklama, zam söylentilerini bir nebze olsun yatıştırsa da, tartışmaların sonunu getirmedi.

İzmir’deki simitçiler, maliyetlerin artışı karşısında çaresiz olduklarını ifade ediyor. Un fiyatlarının son bir yılda yüzde 40’tan fazla artması, susamın ithal edilmesi ve enerji giderlerindeki yükseliş, küçük esnafı zor durumda bırakıyor. Bir simitçi, “Biz de istemiyoruz fiyat artırmayı, ama bu maliyetlerle ayakta kalmak mümkün değil,” diyerek dert yanıyor. Öte yandan, vatandaşlar ise her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında simitin bile ulaşılamaz bir lüks haline geldiğini söylüyor. Bir İzmirli, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Simit 20 TL olursa, kahvaltıda ne yiyeceğiz? Bu gidişle çaya ekmek banarız!” diyerek tepkisini esprili bir şekilde dile getirdi.

Bu tartışma, sadece simit fiyatlarıyla sınırlı değil; aynı zamanda Türkiye’deki ekonomik tablonun bir yansıması. Son yıllarda artan enflasyon ve hayat pahalılığı, temel gıda ürünlerinin fiyatlarını doğrudan etkiliyor. Simit, bu ekonomik fırtınanın en görünür sembollerinden biri haline geldi. İzmir’de simit fiyatlarının artışı, sadece bir yiyeceğin fiyatındaki değişim değil, aynı zamanda toplumun ekonomik hassasiyetlerinin bir göstergesi. Vatandaşlar, bu tür fiyat artışlarının domino etkisi yaratacağından ve diğer temel ürünlere de zam geleceğinden endişe ediyor.

Tartışmanın bir diğer boyutu ise esnaf odalarının rolü. İzmir’deki fırıncılar ve simitçiler, zam taleplerini esnaf odaları aracılığıyla resmi makamlara iletmişti. Ancak bu talepler, Bakanlık tarafından reddedilince, bazı simitçiler kendi başlarına fiyat artışı yapma yoluna gitti. Bu durum, esnaf odaları ile Bakanlık arasında bir koordinasyon eksikliği olduğu yönünde eleştirilere yol açtı. Bazı vatandaşlar, “Esnaf da haklı, Bakanlık da haklı, peki biz ne yapalım?” diyerek çaresizliklerini ifade ediyor. Bu belirsizlik, İzmir’in simit tezgahlarında ve kahvaltı sofralarında bir gerilim yaratıyor.

Tuğba Özay'dan Mehmet Şimşek'e Çöp Vergisi Çağrısı
Tuğba Özay'dan Mehmet Şimşek'e Çöp Vergisi Çağrısı
İçeriği Görüntüle

Sosyal medyada, simit zammı tartışmaları adeta bir çığ gibi büyüdü. İzmirliler, #SimitZammı etiketiyle paylaşımlar yaparak hem esnafa hem de yetkililere seslerini duyurmaya çalışıyor. Bir kullanıcı, “Simit bizim kültürümüz, bunu lüks yapmayın!” derken, bir başkası, “Esnafın da hakkı var, ama bu fiyatlarla simit yemek hayal olacak,” yorumunu yaptı. Bu tepkiler, simitin sadece bir yiyecek olmadığını, aynı zamanda bir sosyal bağ kurucu olduğunu gösteriyor. İzmir’in simit tezgahları, sadece karın doyurmakla kalmaz; komşuların, arkadaşların ve ailelerin bir araya geldiği anların da merkezi olur.

Peki, bu tartışmanın asıl gerçeği ne? Ticaret Bakanlığı’nın açıklaması, zam söylentilerinin bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu mu gösteriyor, yoksa bu sadece bir başlangıç mı? Asıl sürpriz, Bakanlık’ın açıklamasının satır aralarında gizli. Bakanlık, zam taleplerini reddetmiş olsa da, esnafın maliyet baskısı altında olduğu gerçeğini göz ardı etmiyor. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde simit fiyatları için yeni bir değerlendirme yapılabileceği sinyali veriliyor. Eğer bu değerlendirme, tüketici lehine bir çözüm üretmezse, İzmir’in simit tezgahları daha büyük bir krizin merkezi haline gelebilir. Bakanlık, esnaf ve vatandaş arasında bir denge kurmaya çalışırken, simit fiyatları Türkiye’deki ekonomik mücadelenin küçük ama güçlü bir sembolü olarak kalmaya devam ediyor.

İzmir’in simit kokulu sabahları, şimdilik bir fiyat tartışmasının gölgesinde. Ancak bu tartışma, sadece bir yiyeceğin fiyatıyla ilgili değil; bir şehrin, bir ülkenin ekonomik gerçekleriyle yüzleşmesiyle ilgili. Simit, sadece bir kahvaltılık değil; esnafın alın teri, vatandaşın cebi ve devletin politikaları arasında sıkışmış bir hikaye. Bakanlık’ın açıklaması, bu hikayenin sadece bir bölümünü aydınlattı. Gelecek günlerde, İzmir’in simit tezgahlarında neler olacak? Acaba simit, yeniden herkesin ulaşabileceği bir lezzet mi olacak, yoksa lüks bir nostaljiye mi dönüşecek? Bu soruların cevabı, hem esnafın hem de vatandaşın bekleyişinde saklı.