Diyarbakır'da bir evin kapısına düşen zarf, yıllık acısına yeni bir yük bindirdi. Eşini kansere kaptıran bir anne, dört yıl sonra eline ulaşan ödeme tebligatının ne anladığını düşünürken, beklenen bir dayanışma kitlesi tüm dengeleri değiştirdi.

Serpil Çatmakaş, 2021'de kolon kanseri nedeniyle hayatını kaybeden eşi Mehmet Çatmakaş'ın ardından sessiz bir yaşam başlıyordu. Ancak SGK'dan ağustos yerinde gelen tebligatla sarsıldı: Eşinin tedavisi kullanılan “akıllı ilaç” için yaklaşık 81 bin TL'nin geri salınımı isteniyordu. Aile, mahkeme kararıyla üç doz ilaç verilen ilaçtan sadece iki dozun uygulanabildiğini, üçüncü dozun ise eş vefat ettiği için kullanılmadığını belirtti. Buna aradan geçen dört yıl sonra gönderilen ödeme talebi talebi, zaten sınırlı imkanlarla ayakta durmaya çalışan Çatmakaş'ı çaresiz bıraktı.

Serpil Çatmakaş, "Hem eşimi kaybettim hem de faydasını göremediğimiz bir ilaç için benden para alır. Bu yükün altından kalkamam" diyerek sesli duyurmaya çalıştı. Kirasını, çocuğun eğitimini düşünürken karşısına çıkan bu borç, onun için sadece rakamdan ibaret değildi; adalet ve vicdan duygusuna dokunan bir yaraydı.

Yardım programına ilk yanıt: 'Borcunuzu biz öderiz'

Serpil Çatmakaş'ın feryadı, kısa sürede yankı buldu. LÖSEV'in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Dr. Üstün Ezer, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Sakın üzülmeyin, evraklarınızla gelin LÖSEV'e, SGK ilaç borcunuzu biz öderiz” mesajıyla aileye sahip çıktı. Vicdanı rahatlatan bu çağrı, bir yandan da bu tip geri ödemelerin dağıtılmasının insani ve etik krizin yeniden yönetilmesine toplumsal olarak taşınır.

Dr. Ezer, duyurduğu destek mesajının yanı sıra, özelliklerin özelliklerini ve iletişim dilini sorgulayan sert bir değerlendirme de yaptı. Eleştirilerde, vefat etmiş bir kanser hastasının ailesine yönelen geri ödeme takibinin vicdanlarda karşılığını bulmadığını vurgulayarak, kamu ücretinde parlaklıklandırma ve tahsilat politikalarının farklı bölgelerde yoğunlaştırılmasının değiştirilmesine dikkat edildi.

Olayın özeti: Akıllı ilaç, mahkeme ve tebligatın gecikmesi

  • Hastalık süreci: Mehmet Çatmakaş, kolon kanseriyle mücadele ederken hekimlerin “son bakımı” olarak işaretlediği akıllı ilaca ihtiyaç duydu.
  • Hukuki süreç: İlacın temini için SGK'ya açılan dava, olumsuz sonuçlanmadan önce; İkinci dava ise ailenin devamı sonuçlanınca üç doz ilaçlama yapılır.
  • Tedavinin akıbeti: Üç düzineden ikisi uygulanabildi; üçüncü doz vefat nedeniyle kullanılamadı.
  • Geri ödeme talebi: Vefattan dört yıl sonra, ağustos yerinde aileye yaklaşık 81 bin TL'lik geri ödeme tebligatı geldi.

Bu zincirin her zinciri, yalnızca tıbbi bir mücadelenin değil; Ekonomik, idari ve sosyoekonomik bir istikrarsızlığın düzeni çiziliyor.

Hukuki ve idari çerçeve: Geri ödeme, klinik kararlar ve vicdan

Türkiye'de yüksek büyüme, gelişmiş onkoloji ilaçlarının temini zaman mahkeme kararları ve bazı istisnai işlemlerle mümkün olabiliyor. Tedavi sonuçlanmadan kaybedilen bireyler, uzun süreler, saklama koşulları ve ayrıntılar gibi teknik ayrıntılar önem kazanıyor. Buna karşılık, geri ödeme ve tahsilat birimi çoğu kez standart işliyor ve gecikmeli tebligatlar aileleri hazırlıksız yakalayabiliyor. Bu dosya, mevzuatın teknik gerekleriyle toplumsal vicdan arasında hassas dengeyi yeniden gündeme taşıdı.

Burada kritik soru şu: Kullanılamayan dozların hukuki işlemleri ne; mahkeme kararıyla ödeme yapıldıktan sonra tedavide vefat sonrasında borç doğar mı; doğarsa tahsil şekli nasıl olmalı? Yanıt, yalnızca mevzuat aralarında değil, bireylerin iletişim ve yaklaşımlarında da saklı. Bu nedenle, insan onurunu önceleyen, şeffaf ve hızlı geniş kapsamlı; gerekli istisnai değerlendirme komisyonlarının devralınması büyük önem taşıma.

Şimdi ne olacak? Olası senaryolar

  • LÖSEV'in üstlenmesi: Dr. Ezer'in “borcu biz öderiz” vaadi, aile üzerindeki finansal baskıyı hızla kaldırabilir. Bu yolda, toplumsal dayanışmanın kısa vadeli getirisi öne çıkıyor.
  • İtiraz ve düzeltme: Tebligat, sürenin devamı ve mahkeme kararı gibi unsurlar gösterilerek itiraza konu olabilir. İtiraz kabul görürse, borçların azaltılması ya da tamamen kaldırılması mümkündür.
  • Politika düzeyindeki tartışma: Dosya, istisnai ilaç tedariki, tebligat zamanlaması ve ölüm sonrası tahsilat gibi başlıklarda ulusal zamanda bir yeniden üretim yapılmaz.

Her üç senaryoda da toplumun beklentisi, vicdanla mevzuatın aynı masada buluşması ve “haklı olanın” sadece kağıt üzerinde değil, hayat içinde de karşılık bulmasıdır.

Toplumsal vicdanın sınavı: Bir zarfın anlamı

Serpil Çatmakaş'ın masaya bırakılan zarf, aslında binlerce ürün ve yakınının ortak hikâyesine değer veriyor: Zamanında gelen yazılar, başarılar, bürokrasi ve eksik bilgilendirmenin yarattığı kaygı. Bu nedenle mesele tek bir ailenin ailesini aşan, daha geniş bir yönetim ve iletişim meselesine dönüşüyor. Dayanışma ülkelerinin hızlı toplumsal vicdanını onarırken, kalıcı çözüm ancak adil, şeffaf ve öngörülebilir kamu uygulamalarıyla mümkün.

Dosyanın ağırlığı elbette sayılarda değil; insan hikayelerinde. Bir annenin evrak evraklarının kapatılması için de bir miktar rahat olması, bu ülkenin ortak soruşturması. Bugün umut veren cümle “Borcunuzu biz öderiz” oldu; Eğer ise umarız ki, benzer dosyalar yanmadan kapanır.

Oğlum fotoğrafı: Dün bilmiyordun, elinde ne olabilir?

Dün: Kanserle verilen zorlu bir mücadele, mahkeme kararlarıyla sağlanan bir tedavi ve yarım kalan bir umut.
Bugün: Dört yıl sonra gelen bir tebligat, büyüyen bir soru işareti ve bir sivil toplum düzeninin hızlı dayanışması.
Yarın: İtiraz büyümeleriyle mümkün bir düzeltme, gelirlerin sivil dayanışmayla kapanması ve en önemlisi, benzer koşullar için vicdanı ve hakkaniyeti önceleyen yeni uygulamalar.

Ölümcül Hastalığı Kronik Bir Duruma Çeviren Tedavisi Nobel'e Göz Kırptı
Ölümcül Hastalığı Kronik Bir Duruma Çeviren Tedavisi Nobel'e Göz Kırptı
İçeriği Görüntüle

Bu dosya, yalnızca bir tebligatın değil; sağlıkta uygunluğunun da turnusol kağıdı. Ve bu kez toplumsal vicdanın ilk refleksini verdi.