Türkiye'nin ekonomik damarlarında nabızlar hızlanıyor, Merkez Bankası'nın beklenmedik adımı piyasaları sarsarken, siyasi kaosun gölgesinde bir soru yankılanıyor: Bu indirim, geçici bir rahatlama mı yoksa yeni bir krizin fitilini mi ateşleyecek? Yüz binlerce yatırımcı ekranlara kilitlenmiş, enflasyonun yükselen grafiğiyle faizlerin düşen okları arasında sıkışmış bir ülke... Bu, sadece bir karar değil, geleceğin ekonomik kaderinin ilk satırları. Milyonlar merakla bekliyor, çünkü yarınki gelişmeler her şeyi değiştirebilir ve gerçekler, bir bir gün yüzüne çıkıyor.

Merkez Bankası yönetimi, Para Politikası Kurulu'nun Eylül ayı toplantısında, politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 40,5'e çekti. Bu karar, Temmuz'daki 300 baz puanlık indirimden sonra ikinci büyük adım olarak kaydedildi; gecelik borç verme faizi yüzde 46'dan 43,5'e, borçlanma faizi ise yüzde 41,5'ten 39'a geriledi. Başkan Fatih Karahan, karar sonrası hemen bir uyarı sinyali verdi: "Enflasyon hedeflerinden sapma olursa, faiz artırımı gündeme gelebilir." Bu sözler, piyasalarda tedirginlik yarattı; zira Ağustos enflasyonu TÜİK verilerine göre yüzde 2,04 artmıştı ve beklentilerin üzerinde gelmişti. Karahan'ın açıklaması, "talep ve üretim TÜİK'in verilerinden daha düşük" dese de, analistler bunu "siyasi baskıya karşı savunma" olarak yorumladı. Piyasalar, Reuters anketinde 200 baz puan beklerken, bu 250 puanlık hamle, "içeri sinmemiş bir karar" olarak etiketlendi.

Ekmeğe Zam Şoku: Halk Ekmek Fiyatları Yüzde 46’ya Varan Artışla Cep Yakıyor!
Ekmeğe Zam Şoku: Halk Ekmek Fiyatları Yüzde 46’ya Varan Artışla Cep Yakıyor!
İçeriği Görüntüle

Kararın hemen ardından, banka koridorlarında fısıltılar yükseldi. Dün bir üst düzey banka yöneticisiyle konuşan kaynaklar, "2.5 puanlık indirim bizi sevindirdi ama teknik temelden uzak" diyor. Ağustos enflasyonunda gıda ve hizmet kalemlerindeki sıçrama, enflasyon beklentilerini ankette geriletmemiş; TCMB'nin kendi verilerinde yıl sonu tahmini yüzde 24'te kalmıştı. İş dünyası temsilcileri, karar öncesi baskıyı artırmış; bakanlara, Cumhurbaşkanı Yardımcısı'na ve hatta Erdoğan'a doğrudan "3 puan indirin, 2 yetmez" mesajları göndermişlerdi. Bloomberg, anketini son anda revize ederek beklentiyi 250 puana çıkarmıştı. Ancak TEPAV Para Kurulu –eski Merkez Bankası yöneticilerinden oluşan– raporu, "Finansal istikrar tehlikede, faizi değiştirmeyin" diye uyarmış, eski Başkan Yardımcısı Prof. Fatih Özatay ise "İndirim olursa borçlanma üst sınırı yüzde 46'da kalsın" demişti. Bu uyarılar, kararın "siyasi etkiyle alındığı" şüphesini güçlendirdi.

Piyasalar, bu indirimle nefes aldı mı yoksa daha mı derin bir soluk aldı? Borsa İstanbul, karar sonrası hafif yükseldi; dolar/TL 34,20 civarına geriledi. Ancak kredi faizleri ve mevduat oranları hâlâ yüksek; TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Merkez Bankası indirimi rahatlatır ama bankalar kredi masraflarını düşürmeli" çağrısı yaptı. X'te (eski Twitter) #MerkezBankasıFaiz etiketiyle binlerce paylaşım yağdı; ekonomistler, "200 bp nötr olurdu, 250 bp pozitif ama riskli" yorumları yaptı. Merve Demirel gibi analistler, "200 bp üstü Borsa'ya iyi gelir ama 15 Eylül belirsizliği çözülmeden temkinli olun" diye uyardı. İslam Memiş ise altın yatırımcılarına "Yeni rekor bekleyin, alım yapmayın" sinyali verdi. Küresel bağlamda, Rusya Merkez Bankası'nın yüzde 17'ye indirimiyle paralel gidiyor; ama Türkiye'de enflasyonun yüzde 60'lara yakın seyri, indirimi "gerekli ama yetersiz" kılıyor.

Bu karar, sadece sayılardan ibaret değil; siyasi kaosun ortasında bir sınav. CHP'de kurultay davası, kayyum atamaları ve belediye istifalarıyla büyüyen kriz, rezervleri eritiyor. Suriye'deki çatışma riski, Orta Vadeli Program'da 2026 büyüme tahmini yüzde 3,8'e çekilse de, enflasyonun 2028'de yüzde 5'e inme hedefi şüpheli. Fitch, büyüme beklentisini yüzde 2,9'dan 3,5'e yükseltti ama "siyasi istikrar şart" dedi. Vergi düzenlemesiyle nüfusu 30 bini aşan ilçelerde basit usul kalktı; bu, esnafı daha da sıkıştırıyor. ABD enflasyonunun yüzde 0,4 artması ve ECB'nin pas geçmesi, Fed'in Eylül indirimini erteleme ihtimalini artırdı – Türkiye için dış baskı artıyor.

Geçmişe dönüp bakınca, bu indirimlerin bedeli ağır. 2018-2021 NAS krizi, enflasyonu yüzde 85'e fırlatmış, rezervleri 128 milyar dolar eritmişti; o dönemki siyasi irade, "yüksek faiz yatırımı öldürür" diye indirim ısrarı yapmıştı. Şimdi, yeni ekonomi yönetimi –Karahan gibi isimlerle– farklı görünüyor; Mart 2025 paniğinde rezerv erimesini faiz artırımıyla önlemişlerdi. Ancak iktidarın "kalma hırsı", baskıyı artırıyor. İş dünyasının lobisi, Erdoğan'a ulaşan talepler... Bu, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını test ediyor. Piyasa oyuncuları, "Gerektiğinde artırabilir miyiz?" diye soruyor; yanıt belirsiz. Hakan Kara gibi eski başekonomistler, "Ciddi hata yapılmadı" dese de, Mesele Ekonomi gibi platformlar, "Pazartesi (15 Eylül) senaryoları ne olacak?" diye analiz yayınlıyor.

Yorumuma gelince, bu 2.5 puanlık indirim, kısa vadede Borsa ve TL'yi canlandırır ama uzun vadede enflasyonu körükler. Siyasi kaos –CHP'deki erteleme tahmini, Suriye riski– rezervleri aşamalı eritecek; eğer enflasyon Ekim'de yüzde 2,5'i aşarsa, Karahan'ın artırım sözü test edilecek. Geçmişteki NAS faturası hâlâ ödeniyor; yeni yönetim farklı dese de, "hırs" faktörü aynı. Gelecekte, 2026 seçimlerine doğru indirimler hızlanırsa, 2027'de hiperenflasyon kapıda; ama Karahan gibi teknik isimler direnirse, yumuşak iniş mümkün. Orta Vadeli Program'ın büyüme hedefi iyimser; Fitch'in revizyonu moral verse de, ECB ve Fed adımları dış şoku artırır. Piyasalar, "nötr-negatif" diyor; X'teki yorumlar da temkinli. Bu karar, bir uyarı: Siyasi baskı altında ekonomi, kırılganlaşır. Merkez Bankası, artırım cesareti gösterirse kahraman olur; gösteremezse, NAS'ın gölgesinde kalır. Türkiye, bu ikilemin ortasında; peki ya sonu, istikrar mı yoksa kaos mu olacak?