Türkiye'nin uzun yıllardır gündeminde yer alan Kürt sorunu, yeni gelişmelerle birlikte umut verici bir döneme giriyor. Siyasi ve toplumsal dinamikler, geçmiş süreçleri hatırlatarak, geleceğe dair beklentileri artırıyor. Özellikle örgütlerin aldığı kararlar ve devlet politikaları, kamuoyunda geniş yankı buluyor. Bu tür adımlar, hem iç barışı güçlendiriyor hem de bölgesel istikrarı etkiliyor. Son dönemde, benzer konularla ilgili tartışmalar, medya ve siyaset çevrelerinde yoğunlaşıyor.

Serdar Akinan, izleyicilere hitap ederek başladığı konuşmasında, 25 Ekim 2025 Cumartesi günü gündemdeki önemli başlıkları ele alıyor. Gündemin oldukça yoğun olduğunu belirten Akinan, her gün yeni gelişmelerle karşılaştığını ifade ediyor. Özellikle PKK'nın yarın yapacağı açıklamaya odaklanan gözler, bu duyurunun detaylarını merakla bekliyor. Akinan, PKK'ya yakın kaynaklardan edindiği bilgileri paylaşarak, gazeteci ve siyasetçilerle görüşmeler yaptığını belirtiyor. Bu bilgiler, farklı senaryoları içeriyor ve yarınki açıklamayla netleşecek.

Akinan, 2009 yılındaki açılım sürecini hatırlatarak, 19 Ekim 2009'da Habur Sınır Kapısı'ndan gelen barış grubunu anlatıyor. Kandil'den 8 PKK üyesi ve Mahmur'dan 26 kişi olmak üzere toplam 34 kişinin, barış grubu olarak Türkiye'ye giriş yaptığını belirtiyor. Habur'da kurulan çadır mahkemelerde sorgulandıklarını ve serbest bırakıldıklarını aktarıyor. Bu grubun Habur'dan Cizre'ye ve Diyarbakır'a uzanan 45 saatlik yolculuğunun canlı yayınlandığını, PKK üniformalarıyla davul zurna eşliğinde karşılandığını söylüyor. Bu durumun Türk kamuoyunda büyük tepki yarattığını ve barış sürecinin çöküşünde etkili olduğunu vurguluyor.

PKK'nın yarınki açıklamasında, Türkiye'den tamamen çekileceğini duyuracağı belirtiliyor. Akinan, bu senaryolarda örgütün bazı silah depolarının yerini devlete göstereceğini, tıpkı İspanya'daki ETA'nın yaptığı gibi iddia ediyor. Bir başka olasılık, Türkiye'deki beş farklı bölgede bulunan militanlardan bazılarının barış adı altında dağdan inmesi ve teslim olması. Bu, sembolik bir adım olarak değerlendiriliyor. Üçüncü ve en çarpıcı senaryo ise, yurtdışında yaşayan bazı isimlerin Türkiye'ye dönmesi. Örneğin, Osman Baydemir, Abdullah Demirbaş ve Zübeyir Zümrüt gibi tanınmış siyasetçilerin dönüşü gündemde. Bu kişiler, kesinleşmiş cezaları olmasına rağmen, özel düzenlemelerle dönebilecek.

Akinan, bu dönüşlerin nasıl olacağına dair detaylar veriyor. Erdoğan'ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda kısmi af ilan edeceği iddia ediliyor. Bu af, silah tutmamış, örgütle bağlantılı suçlardan hüküm giymiş sembolik isimleri kapsayacak. Akinan, bu sürecin ikinci bir Habur olayı gibi olmayacağını, daha yumuşak, kontrollü ve devlet denetiminde gerçekleşeceğini belirtiyor. Kamuoyuna hassas bir şekilde anlatılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan düzenli olarak diaspora, Kandil ve Suriye'deki örgüt liderleriyle video konferanslar yaptığını aktarıyor. İstihbarat yetkililerinin bu görüşmeleri organize ettiğini, Öcalan'ın "Devlete güveniyorum" dediğini söylüyor. Bu, adım adım örülen bir süreç olarak tanımlanıyor.

Ancak Suriye'deki YPG'nin bu resimde yer almadığı belirtiliyor. Akinan, bu gelişmelerin Türkiye'yi yeni bir atmosfere sokacağını ifade ediyor. Yarınki açıklamanın ardından neler konuşulacağını merakla beklediğini belirtiyor.

Konuşmada başka önemli başlıklar da yer alıyor. Tele1 operasyonunda muhalif medyanın neden sınıfta kaldığı sorgulanıyor. Akinan, bu konudaki sessizliği eleştiriyor. Ayrıca, Erdoğan'ın yanındaki FETÖ'cülerin nasıl yakalandığına dair detaylar veriyor. Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan FETÖ operasyonunda, Tel Aviv Maslahatgüzarı Gürçay Şeker'in FETÖ üyesi çıktığını belirtiyor. MİT'in 58 FETÖ'cü yakaladığını, 21'inin Dışişleri'nde çalıştığını söylüyor. Şeker'in Erdoğan'ın yanında fotoğrafı olduğunu ve sosyal medyada rakı fotoğrafları paylaştığını aktarıyor. Ahmet Dönmez'in paylaştığı itiraflarda, FETÖ'nün askerlerde içki tüketimini teşvik ettiğini, faturaları kontrol ederek bağlılıklarını ölçtüğünü belirtiyor.

Akinan, TV100'ün Fuat Uğur'la yollarını ayırdığını, Nefes Gazetesi'nin Sözcü'den ayrılan ekiple kurulduğunu söylüyor. Bu gazetede İmamoğlu ailesine tam sayfa haber verildiğini belirtiyor. TV100'ün arkasında Necat Gülsever ve Metin Güneş'in olduğu iddialarını paylaşıyor. Bu değişikliklerin editoryal politikayı etkilediğini ifade ediyor.

Son olarak, bir tweet'in erişim engeli getirildiğini anlatıyor. Devrim Gürkan'ın tweet'inde, Ebubekir Şahin'in oğluna Monaco'da ev aldığı iddiası yer alıyor. Bu tweet'e 24 Ekim 2025'te erişim engeli getirildiğini, gerekçenin ulusal güvenlik ve kamu düzeni olduğunu söylüyor. Akinan, bunu eleştirerek, gerçekte Ebubekir Şahin'in korunması olduğunu belirtiyor.

Mustafa Karataş'ın Tartışmalı Zina Yorumu
Mustafa Karataş'ın Tartışmalı Zina Yorumu
İçeriği Görüntüle

Bu gelişmeler, Türkiye'nin siyasi gündemini şekillendiriyor. PKK'nın açıklaması ve olası af, barış sürecinde yeni bir sayfa açabilir. Medya operasyonları ve FETÖ bağlantıları ise, güven ve şeffaflık tartışmalarını artırıyor. Gelecek günler, bu konuların nasıl evrileceğini gösterecek.