Gerçek Gündem Haberleri

Özel'den Erdoğan'a Meclis Çarpıtması: Boş Sandalye Krizi!

Siyasi sahnede volkan patlıyor, liderler kozlarını paylaşıyor mu? Boş koltukların gölgesinde iftira fırtınası, hapis tehditleri ve meydan okumalar... Bu ateşli rest, erken seçimi mi tetikleyecek? Kalpler hızlanıyor, sırlar dökülüyor...

Türkiye'nin siyasi koridorlarında, sonbahar rüzgarları giderek sert esmeye başlıyor. Meclis'in ışıltılı salonlarından sokaklara uzanan gerilim, her yeni açıklama ile bir adım daha ileriye taşınıyor; pandemi sonrası toparlanan demokrasi tartışmaları, 2025'in ekiminde yeniden alevlenirken, muhalefet ve iktidar arasındaki dans adeta bir satranç tahtasını andırıyor. Yerel yönetimlerin kaderi, yargı hamleleriyle şekillenirken, milyonlarca seçmen ekranlara kilitleniyor; her kelime, bir sonraki seçimin tohumlarını ekiyor. Bu kutuplaşmanın ortasında, bir liderin sessiz protestosu bile fırtınalar koparabiliyor. Peki, bu sessiz direnişin yankıları, iktidarın sinir uçlarını nasıl titretiyor?

Asıl çarpışma burada başlıyor: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu Belediyesi'nin 100. Yıl Cumhuriyet Parkı tanıtım ve toplu açılış töreninde, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Meclis açılışındaki boş sandalye eleştirisine sert bir yanıt verdi. Erdoğan'ın "CHP'nin Meclis'e gelmemesi metabolizmamızı bozdu" sözlerine atıfla, Özel sahneyi inleten bir konuşma yaptı: "40 yıllık husumet duyduklarına el uzattı, terörist dediklerine çay ısmarladı. Neden? CHP'nin yaptığına ağırına gitti. Bu kadar şeyi yapıyorsun, benim ağrıma gitmiyor da Meclis'teki boş sandalye mi ağrına gidiyor? Benim de Ekrem İmamoğlu'nun boş sandalyesi ağrıma gidiyor. Resul Emrah Şahan'ın boş sandalyesi, Ahmet Özer'in boş sandalyesi ağrıma gidiyor." Bu sözler, stadyumu coştururken, sosyal medyada anında fırtına kopardı; Özel'in sesi, hapislerde çürüyen belediye başkanlarının boş koltuklarını işaret ederek, protestonun gerçek nedenini haykırıyordu.

Özel'in konuşması, sadece bir yanıt değildi; iktidarın muhalif belediyelere yönelik sistematik baskılarını masaya yatıran bir manifesto gibiydi. "Tüm belediyelere eşit davranması gereken iktidar, CHP'li yerel yönetimlere üvey evlat muamelesi yapıyor, elini kolunu bağlıyor" diye başlayarak, milletin seçtiği başkanların mazbatasını iptal ettiklerini, beş yıl hizmet edenleri iftira filmleriyle karaladıklarını sıraladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde "550 terörist çalışıyor" iddiasından, İSPARK'ı PKK'ya verme yalanına; Ankara'da su faturalarını DHKP-C militanlarının dağıttığına kadar uzanan dezenformasyon zincirini tek tek döktü. "Adil yarış yerine devlet imkanlarını ve her türlü yalanı kullanıyorlar" diyerek, Mansur Yavaş'ın 93 yolsuzluk dosyasını kapatırken, Ekrem İmamoğlu'na 37 dosya açtıklarını ima etti. Melih Gökçek'in oğlunun kanalına savcılığın gitmediğini, ama muhaliflere iftira atanların korunduğunu vurgulayarak, "Kendi suçlarını örtmek için saldırıyorlar" restini çekti.

Bu baskıların perde arkasını aralayan Özel, soruşturma süreçlerini adeta bir tiyatro sahnesine çevirdi: "Kimin suçlanacağına önceden karar veriyorlar. Suçlu Ekrem İmamoğlu, hadi ona suç bulalım. Denetimler temiz, Sayıştay temiz, ama müteahhiti tehdit edip 'Açıktan para verdim' dedirtmek istiyorlar. Kreşe sandalye almış, onu irtikap diye yazıyorlar. HTS kayıtlarını döküp fosforluyorlar, ama para nerede? İspat yok, iftira var." Adana'da Zeydan Karalar'ı 11 yıl前の AK Partili ihale yalanıyla hedef aldıklarını, "AK Parti'ye katıl ya Silivri'ye atıl" tehdidiyle boğuştuklarını haykırdı. İstanbul Anadolu Adliyesi'ndeki yeni görevlendirmelerin korku yaydığını, "Hapse atılacaksın ya bizim partiye katıl" baskısının zirveye çıktığını belirterek, "Bu süreçte belediye başkanlarımız dimdik ayakta" diye moral verdi.

Erdoğan'ın "Rüşvet aldılar, belediyeyi soydular, gözlerinden nefret fışkırıyor" suçlamalarına ise Özel ateş püskürdü: "Kanıtla kardeşim! İddianame yok, yargılama yok, hüküm yok, istinaf yok, kesinleşme yok. Masumiyet karinesi varken, belediye başkanı unvanı taşırken bunu söyleyemezsin. Bu suç! Yargıyı yönlendiriyorsun, 'Beni yalancı çıkarma' diyorsun. Adil yargılama mı bu Ey Tayyip Erdoğan?" Bu sözler, salonu ayağa kaldırırken, Özel iktidarın iftira zincirini namus meselesi yaptı: "Bundan sonra Tayyip Erdoğan'ın metinlerini yazanlara söylüyorum: Biz yazıyoruz, prompterden okuyor. Mahkeme kararı kesinleşmeden kimseye 'hırsız' dedirtmem, 'rüşvet aldı' dedirtmem. Duyarsam beterini duyarsınız. Hesabını verirsiniz."

Heyecan dorukta: Özel, Erdoğan'a "Hodri meydan" restini çekerek zirveye taşıdı: "Cesaretini topladığın gün hazırım. TRT kursun masayı, canlı yayın yapsın, bütün televizyonlar versin. Sen Akın Gürlek'i al, savcılarını getir. Ben geçeceğim o tarafa, millet duysun neyle suçluyorsun." Bu meydan okuma, iki yıl içindeki seçimleri işaret ederek, "En geç iki sene içinde seçim var. Ondan sonra kim kime iftira attı, kim haysiyet cellatlığı yaptı, hepsini göreceğiz" diye bitirdi. Bolu'daki kalabalık alkış tufanında, Özel'in sözleri sosyal medyada patladı; #ÖzelRest etiketiyle binlerce paylaşım, muhalefeti kenetledi.

Geçmişe dönersek, bu gerilim 2024 yerel seçimlerinin hemen ardından alevlenmişti. CHP'nin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi devleri alması, Erdoğan'ı "deprem" diye nitelemişti; ama asıl kırılma, İmamoğlu'nun hapis cezasıyla başladı. CHP, 1 Ekim 2025'teki Meclis açılışını boykot ederek, hapsedilen başkanlara dikkat çekti: İmamoğlu'nun yanı sıra Şahan ve Özer'in boş koltukları, protestonun simgesi oldu. Erdoğan'ın "Metabolizmamız bozuldu" çıkışı, Özel'i sahaya itti; bu yanıt, sadece savunma değil, karşı saldırıydı. 2023'teki benzer baskılarda, Yavaş'a 93 dosya kapatılırken, muhaliflere iftira yağmıştı; şimdi Anadolu Adliyesi'ndeki hamleler, yeni bir dalga sinyali veriyor.

Geleceğe dair fırtına ise cabası: Özel'in TRT çağrısı, bir canlı yayın kapısını aralarsa, siyasi arena patlar; Erdoğan'ın sessiz kalması, zayıflık olarak okunur. İki yıl içindeki seçimlerde, bu iftira zinciri CHP'nin elini güçlendirir mi? Yargı oyunları devam ederse, muhalif belediyeler daha da kenetlenir; İmamoğlu gibi isimler, hapislerden bile kampanya yürütür. Düşünün: Bir boş sandalye, milyonları ayağa kaldırır mı? Bolu'daki coşku, Türkiye geneline yayılırsa, erken seçim söylentileri gerçek olur. Özel'in "Dimdik ayaktayız" haykırışı, muhalefeti ateşlerken, iktidar köşeye sıkışır; bu rest, sandıkta patlar mı?

Bu siyasi düello, sadece kelimelerden ibaret değil; bir ulusun vicdanını sarsan bir hesaplaşma. Özgür Özel'in Bolu'daki sözleri, boş koltukların öfkesini haykırırken, Erdoğan'ın suçlamaları iftira gölgesinde kalıyor. İki yıl sonra sandıkta, bu fırtına kimleri ezer? CHP'nin meydan okuması, TRT masasında mı çözülür yoksa sokaklarda mı büyür? Kalabalıklar alkışlarken, gerçekler yüzeye çıkıyor; bu savaş, zaferle bitecek ve kazanan, milletin sesi olacak. Kim bilir, belki yarınki bir hamle, tarihi değiştirir; siyasi kış erken geldi, ama bahar muhalefetin eliyle doğar.