Siyasi arenada tansiyonu zirveye çıkaran ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran İmralı ziyaret komisyonu krizi, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın çarpıcı açıklamalarıyla yeni bir boyut kazandı. Özdağ, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) terör örgütü elebaşının bulunduğu İmralı’ya heyet göndermeme kararına ilişkin olarak CHP yönetimini açıkça tebrik ettiğini duyurdu. Bu tebrik, siyasetin hassas dengeleri açısından dikkat çekici bir gelişme olarak kayıtlara geçti.

Özdağ’ın bu tebriği, sürecin arka planındaki son derece gergin ve tehdit dolu gelişmelerin ardından geldi. Hatırlanacağı üzere, PKK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan, bir süre önce yaptığı açıklamada Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) ilgili komisyonun kendisini İmralı’da ziyaret etmesi gerektiğini net bir dille ifade etmişti. Elebaşı, bu ziyaretin gerçekleşmemesi durumunda ise ülkenin siyasi ve sosyal düzenini tehdit eden, infial yaratma potansiyeli taşıyan bir tehdit savurarak, "ortalığın cehenneme döneceği tehdidini savurmuştu."

Netanyahu'dan Türkiye'ye F-35 ve Suriye'de "Potansiyel Tehdit" İtirafı!
Netanyahu'dan Türkiye'ye F-35 ve Suriye'de "Potansiyel Tehdit" İtirafı!
İçeriği Görüntüle

Bu tehditvari çağrının hemen ardından, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den çok sert ve net bir yanıt gelmişti. Bahçeli, eğer meclis komisyonu İmralı’ya gitmeme yönünde bir karar alırsa, kendisinin bu karara karşı çıkarak üç arkadaşını bizzat Abdullah Öcalan’ı ziyarete göndereceğini açıklamıştı. Bu açıklama, komisyon üzerindeki baskıyı artırmış ve siyasi iradenin yönünü tayin etme noktasında kritik bir eşik oluşturmuştu.

MHP liderinin bu sert çıkışının ardından, komisyon üyelerinin bir araya gelerek toplanma kararı aldığı ve neticede İmralı’ya gitme yönünde karar aldığı kamuoyuna yansımıştı. Türkiye’nin terörle mücadeledeki hassasiyetleri göz önüne alındığında, komisyonun bu yöndeki kararı, siyasetin çeşitli kanatlarında büyük bir tartışma konusu haline gelmiş, tansiyon iyice yükselmişti. Komisyonun bu adımı, halihazırda kritik bir süreçten geçen iç siyasetteki fay hatlarını bir kez daha görünür kılmıştı.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin aldığı karar, Özdağ’ın da dikkatini çekti ve desteklediği tek nokta oldu. Özdağ, CHP’nin komisyon üyesi olarak yanlış bir adım atmış olmasına rağmen, son anda terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ı İmralı'da ziyaret etmeyeceğini duyurmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Zafer Partisi lideri, bu duruş nedeniyle başta Genel Başkan Sayın Özgür Özel olmak üzere, CHP’nin tüm yönetim kademesini tebrik etme gereği duydu.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, bu tebriği dile getirirken, “Bundan dolayı başta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel olmak üzere CHP yönetimini içtenlikle Zafer Partisi adına tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. Ancak bu takdir, Özdağ için sürecin sonu değil, atılması gereken çok daha büyük bir adımın başlangıcıydı. Özdağ, tebriğin hemen ardından CHP yönetimine yönelik yeni ve çok daha kritik bir çağrıda bulundu.

Bu kritik çağrı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin İmralı komisyonunda artık daha fazla yer almaması gerektiği yönündeydi. Özdağ, CHP Genel Başkanı ve mesai arkadaşlarının bir sonraki adımının bu komisyondan tamamen çekilmek olması gerektiğini vurguladı. Özdağ’a göre, bu komisyonda kalmak, elebaşının taleplerinin meşrulaşmasına zemin hazırlıyordu. Parti olarak, ülkenin milli duruşuna uygun bir tavır sergilemeleri elzemdi.

Özdağ, bu eylemi partisine yakışan bir ulusal duruş olarak nitelendirerek, “Ancak şimdi atılması gereken diğer adımın da CHP Genel Başkanı ve mesai arkadaşı tarafından atılacağını düşünüyorum ki o adımda artık bu komisyonda daha fazla oturmamak. Bu komisyonu, terk ederek Öcalan komisyonunun yanından Türk milletinin yanına gelmek” diyerek çağrısını netleştirdi. Bu güçlü mesaj, CHP’nin İmralı ile ilgili meselelerde Türk milleti safında yer alması gerektiğini, bu tür hassas konularda terör örgütünün gündemine hizmet edebilecek oluşumlardan kesinlikle uzak durulması gerektiğini güçlü bir şekilde işaret etti. Özdağ’ın beklentisi, siyasi çıkarlardan öte, milli ve beka meselesi olarak görülen bu konuda kesin bir tavır alınması yönündeydi.

Özdağ'ın açıklamaları, milli hassasiyetlerin ön planda olduğu bu zorlu dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki siyasi partilerin terörle mücadele ve ülke bütünlüğü konularındaki pozisyonlarını yeniden değerlendirmeleri gerektiği yönündeki yaygın toplumsal beklentiyi de yansıtıyor. Bu nedenle CHP’nin komisyonu tamamen terk edip etmeyeceği, siyasetin en yakın gelecekteki en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam edecektir.