Orta Doğu’nun kum fırtınalı çöllerinde, her rüzgâr bir fırtınanın habercisi gibi. Gazze’nin yaraları kanarken, Katar’daki patlamalar yankılanıyor, Kudüs’teki kan izleri silinmiyor ve Sina’nın sınırları geriliyor. Bölgenin devleri, bir hamlede her şeyi değiştirebilecek bir satranç tahtasında karşı karşıya. Ateşkes umutları solarken, gizli istihbarat raporları ve sert uyarılar, barut fıçısını daha da yaklaştırıyor. Peki, bu gerilim nereye evrilecek? Bir arabulucunun kırmızı çizgisi, tüm dengeleri bozabilir mi?
Mısır’ın başkenti Kahire, sadece piramitlerin gölgesinde değil, modern casusluk ve diplomasi savaşlarının da merkezi. Ülkenin istihbarat raporları, İsrail’in burada saklanan Hamas liderlerine yönelik bir suikast operasyonu planladığını ortaya koydu. Mısırlı üst düzey yetkililer, bu planı öğrenir öğrenmez Tel Aviv’e net bir mesaj gönderdi: “Egemenliğimize dokunursanız, bu savaş ilanıdır ve güçle karşılık veririz.” Bu uyarı, sadece laftan ibaret değil; Sina Yarımadası’nda konuşlandırılan Çin yapımı hava savunma sistemleri, herhangi bir izinsiz uçuşu imkânsız kılacak kadar sofistike. Bir güvenlik kaynağı, “Mısır topraklarında Hamas liderlerine karşı girişim, doğrudan egemenlik ihlali olur. Misillemeden çekinmeyiz” diye konuştu. Bu sözler, Kahire’nin yıllardır koruduğu tarafsız arabulucu rolünü riske atan bir meydan okuma.
Hamas’ın Kahire’deki varlığı, resmi olarak doğrulanmasa da, Gazze savaşı öncesi yıllara dayanıyor. Güvenlik kaynakları, bazı önde gelen isimlerin yıllardır burada ikamet ettiğini, ancak kimlikleri, sayıları ve konumları gizli tutulduğunu belirtiyor. Bu liderler, ateşkes müzakerelerinin gölgesinde hareket ederken, İsrail’in radarına girmiş görünüyor. Mısırlılar, İsrailli muhataplarını “Sonsuz savaşlar yerine masaya dönün” diye uyardı. Gazze’nin geleceği, özellikle Filistinlilerin Kuzey Sina’ya yerleştirilmesi gibi öneriler, Kahire’yi tedirgin ediyor. Son aylarda Mısır-İsrail ilişkileri zaten gergin; Tel Aviv’in ateşkeste kararsızlığı, bu gerilimi körüklüyor. Üst düzey bir askeri yetkili, Katar’ın başkenti Doha’daki son Hamas hedefine yönelik saldırıda Mısır hava sahasının kullanılmadığını doğruladı: “Hiçbir İsrail uçağı buradan geçmedi, önceden haberimiz yoktu ve koordinasyon yapılmadı.”
Doha’daki saldırı, bu gerilimin en somut örneği. Salı günü yerel saatle 16:00’da (GMT 13:00), İsrail yaklaşık 12 hava saldırısıyla Katar’daki konut binalarını vurdu. Hedef, Hamas liderliğiydi; saldırı, Kudüs’teki bir silahlı baskının misillemesi olarak nitelendirildi. Netanyahu, video konuşmasında “Katar’a ve teröristlere sığınak sağlayan ülkelere söylüyoruz: Ya onları sınır dışı edin ya da adalete teslim edin. Yapmazsanız, biz yaparız” tehdidini savurdu. Bu sözler, sadece Katar’ı değil, tüm bölgeyi alarma geçirdi. Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayya’nın oğlu ve ofis müdürü dahil altı üye öldü, ancak üst düzey yöneticiler kurtuldu. Katar Emiri Al Sani, Netanyahu’yu “Suçların sınırı yok, engel tanımadan saldırıyor” diye kınadı. Saldırı, Katar, Mısır ve ABD’nin arabuluculuğundaki ateşkes çabalarını baltaladı; uzmanlar, “Müzakerecileri vurmak, anlaşmayı imkânsız kılar” diyor.
Bu olaylar, Orta Doğu’nun kronik yaralarını kaşıyor. Hamas-İsrail savaşı, 7 Ekim 2023’teki “Aksa Tufanı” saldırısıyla başladı; 1.200’den fazla İsrailli öldü, 250 rehine alındı. İsrail’in misillemesi, Gazze’de 40 binden fazla can aldı, bölgeyi harabeye çevirdi. Mısır, yıllardır arabulucu; ancak son aylarda Kahire, İsrail’in Gazze’ye kara harekâtı planlarından endişe duyarak kenara çekildi. Wall Street Journal’a göre, Türkiye ve Mısır, Doha saldırısından günler önce Hamas’ı uyardı: “Güvenliğinizi artırın.” İsrail devlet televizyonu, saldırının başarısız olabileceğini kabul etti. Hürriyet’te yer alan habere göre, bir İsrailli akademisyen Türkiye’yi küstahça hedef aldı; WSJ, Türkiye’nin Hamas’a kritik istihbarat sağladığını iddia etti. BBC, Doha saldırısının diplomasiyi zayıflattığını, ABD ittifaklarını sarsabileceğini yazıyor. Diriliş Postası, İsrail’in Gazze’ye yeni “Şehri boşaltın” tehdidini duyurdu: “Hamas silah bırakmazsa yok ederiz.”
Mısır’ın uyarıları, Hamas’ı korumaktan ziyade kendi prestijini kollama çabası. Bir güvenlik analisti, “Kahire, Hamas’ı Müslüman Kardeşler’le ilişkilendirip şüpheyle bakıyor. Ama topraklarında İsrail saldırısı, stratejik Arap ülkesinin onurunu zedeler” diyor. Tarihsel olarak Mısır, Filistin-İsrail arabuluculuğunda kilit rol oynadı; ancak İsrail’in “kontrolsüz suikastları”na izin verirse, Gazze’deki güvenilirliği çöker. Analist, “Rejim bu role yatırım yaptı; bir saldırı, Mısır’ın arka bahçesini bile koruyamadığını gösterir” uyarısında bulundu. Sina’daki Çin hava savunma sistemi, bu tehdidi somutlaştırıyor: Herhangi bir uçak, izin almadan geçemez. Ordu yetkilisi, “Tespit edilmeden imkânsız” dedi. Bu, 1979 Camp David Anlaşması’ndan beri ilk kez bu kadar sert bir Mısır uyarısı.
Sosyal medyada fırtına kopuyor. X’te (eski Twitter), “Mısır İsrail’e savaş ilanı” etiketiyle binlerce paylaşım: Bir kullanıcı, “Mısır blöf yapıyor, İhvan düşmanı oldukları için Hamas’a alkış tutarlar” diye yazdı, 1000’den fazla beğeni aldı. Sondakika hesapları, “İsrail Kahire’de saldırı hazırlığı” diye duyurdu, videolarla yayıldı. Başka bir tartışma, “Doha saldırısı başarısız, Netanyahu panikte” diyor; retweet’ler yağmur gibi. Türkiye’nin uyarısı da gündemde: “Ankara Hamas’ı kurtardı” yorumları, İsrail’i kızdırdı. Bu paylaşımlar, halkın öfkesini yansıtıyor; Gazze’deki yardım konvoyları engellenirken, Sina sınırı kapatıldı.
Gelecekte ne olacak? Netanyahu’nun “Heryerde hedef alırız” tehdidi, Mısır’ı köşeye sıkıştırıyor. Eğer Kahire’de bir saldırı olursa, misilleme Sina’da tampon bölgeyi genişletebilir; bu, ABD’yi bile devreye sokar. Ateşkes müzakereleri, Doha sonrası rafa kalktı; Katar ve Mısır, “İsrail diplomasiyi öldürdü” diyor. Trump dönemi planları, Gazze’yi “ABD mülkü” yapma önerileriyle hortladı; Mısır ve Ürdün reddediyor. BM, “Trajedi uyarısı” verdi; Filistin grupları, “Savaş ilanı” diye yanıtladı. 2025’in sonbaharında, Orta Doğu’da kıyamet senaryosu gerçek olabilir: Hizbullah kuzeyden, Yemen güneyden baskı yaparsa, İsrail çok cepheli savaşa girer. Mısır’ın kırmızı çizgisi, bu zinciri kırabilir mi? Kahire, arabuluculuğu bırakıp taraf mı olur? Netanyahu’nun blöfü mü, yoksa gerçek bir plan mı? Bölge, nefesini tuttu; bir kıvılcım, her şeyi yakabilir.
Bu gerilim, sadece devletler arası değil; milyonların hayatını etkiliyor. Gazze’de açlık, Kudüs’te şiddet, Doha’da gözyaşı... Mısır’ın uyarısı, belki de son umut. Ama eğer Tel Aviv adım atarsa, Sina’nın kumları kanla ıslanır. Orta Doğu’nun kazanında su kaynıyor; taşarsa, sel herkesi sürükler. Kahire’nin sessiz nöbeti, Tel Aviv’in gölgesinde uzuyor – ve dünya, bir sonraki hamleyi bekliyor.