Orta Doğu, uzun süredir devam eden karmaşık ilişkilerin gölgesinde yeni bir gerilim dalgasıyla karşı karşıya. Bölgedeki büyük güçlerin karşılıklı hamleleri, bölgesel aktörlerin pozisyonları ve uluslararası arabuluculuk çabaları, herkesi merak içinde bırakan bir tablo oluşturuyor. Özellikle Suriye merkezli gelişmeler, Gazze ve Lübnan'la iç içe geçmiş bir satranç tahtasını andırıyor.

Bu süreçte, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye politikası yoğun dikkat çekiyor. Palmyra bölgesinde yaşanan IŞİD saldırısı, yeni Suriye yönetiminin güvenlik güçlerine sızan bir üyenin iki Amerikan askerini, bir sivilini ve iki Suriye askerini öldürmesiyle sonuçlandı. Saldırı, HTŞ değil doğrudan IŞİD'e atfedilirken, Trump yönetimi Jolani'yi Orta Doğu barışı için güçlü bir lider olarak savunmaya devam ediyor. Özel elçi Thomas Barak'ın açıklamalarıyla Amerika-Suriye iş birliğinin IŞİD'e karşı süreceği vurgulanıyor.

Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Suriye Dışişleri Bakanı Asaad al-Shaibani ile görüşmesi, saldırının yeni oluşan ilişkileri bozma amacı taşıdığını ortaya koydu. Taraflar, terörle mücadele, istikrar ve ekonomik toparlanma konularında ortak görüş belirtti. Ancak İsrail'in bu gelişmelere yaklaşımı farklılık gösteriyor. İsrail, Damascus'taki İslamcı güçlere güvenmediği için saldırıyı fırsat bilerek Amerika yönetimini etkilemeye çalışıyor ve Trump'ın Gazze planını sabote etme çabası içinde.

Thomas Barak'ın İsrail ziyareti, Suriye ve Gazze gündemiyle gerçekleşti. Trump'ın kırmızı çizgileri Netanyahu'ya iletildi: Jolani yönetiminin korunması, Suriye'de istikrarsızlaştırıcı eylemlerden kaçınılması ve sınır ötesi saldırıların reddedilmesi. Jolani, Suriye istikrarı için müttefik olarak görülüyor. Barak ardından Ankara'ya geçerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la görüşüp sonuçları paylaştı. Netanyahu'nun 29 Aralık'ta Trump'la Florida'da yapacağı görüşme, bu gerilimlerin odak noktası olacak.

İsrail-Suriye güvenlik anlaşması müzakereleri tıkanmış durumda. Gazze'de uluslararası güç konuşlandırılması, Lübnan'da olası ikinci bir Hezbollah savaşı gibi konular anlaşmazlık yaratıyor. İsrail, Suriye'de operasyon özgürlüğü talep ederken Palmyra saldırısını örnek göstererek Suriye güvenlik güçlerine güvenmediğini belirtiyor. Amerika ise CENTCOM aracılığıyla Suriye güçleriyle koordinasyon istiyor, özellikle Türkiye'yle çatışmaları önlemek için.

İsrail, Türkiye'den arındırılmış askersizleştirilmiş bir Suriye istiyor çünkü Türkiye'nin politikaları kendi hedefleriyle çelişiyor. Amerika, Suriye'de Türkiye ve İsrail'i aynı eksene çekmeye çalışıyor, müttefikler arası çatışmasız bir yapı hedefliyor. Gazze konusunda İsrail, Türkiye'nin uluslararası istikrar gücüne katılımını veto ediyor. AKP hükümetinin Hamas'a ideolojik yakınlığı ve kalıcı varlık kurma riski gerekçe gösteriliyor. Savunma Bakanı Israel Katz'ın ifadeleriyle Türkiye'nin Gazze'yi ancak dürbünle görebileceği vurgusu yapılıyor.

Barak ise Türkiye'nin Hamas üzerindeki etkisini silah bırakma için anahtar görüyor. Türkiye, Trump'ın Gazze planına imza atarak Hamas'ın silah bırakmasına commitment verdi. Türkiye'yi dışlamak diğer ülkeleri caydırıyor. Trump, Hamas komutanı Raed Saad'ın öldürülmesini ateşkes ihlali sayıyor ve Netanyahu'ya öfkeli tepkiler veriyor. Rubio, Witkov ve Kushner gibi isimler üzerinden itibar kaybı uyarısı yapılıyor.

CENTCOM toplantısı Türkiye'yi İsrail vetosu nedeniyle dışladı. Toplantıda güç şartları, asker sayıları, angajman kuralları ve Hamas silah bırakma finansmanı tartışıldı. 70'ten fazla ülkeye davet gitti, 19 olumlu yanıt alındı. Güç, Hamas'la çatışmayacak, Lübnan'daki UNIFIL gibi izleyici olacak. Hamas ve İsrail kontrollü bölgeleri ayıracak insansız alanlara konuşlanacak. Angajman ve silah bırakma tanımları kriz yaratıyor, Hamas'ın önce kabul etmesi gerekiyor.

Lübnan'da Trump, Hezbollah'a hassas vuruşlarla baskıyı destekliyor ama geniş ölçekli savaş veya işgale karşı. Mevcut operasyonlar nokta atışı, Hezbollah'ı maliyetle silah bırakmaya zorluyor. 27 Kasım 2024 ateşkesinden beri binlerce ihlal yaşandı, gerçek tehditlere saldırı hakkı kabul edildi.

ABD Ordusunda Dev Yeniden Yapılandırma Hamlesi Yaklaşıyor
ABD Ordusunda Dev Yeniden Yapılandırma Hamlesi Yaklaşıyor
İçeriği Görüntüle

Türkiye'nin rolü kritik konumda. Gazze'de NATO üyesi olarak Hamas etkisi ve barış misyonu deneyimiyle silah baskısı yapabilir. Suriye'de Amerika'yla uyum içinde İsrail'le çatışmasız ilerleyebilir. Türkiye İsrail'in Lübnan saldırılarını kınıyor ama Kıbrıs Rum tarafıyla Lübnan deniz anlaşmasını eleştiriyor, İsrail-Kıbrıs denklemini güçlendirdiği için. Fidan'ın Lübnanlı mevkidaşıyla anlaşmazlığı bu yüzden.

Bu üçgen dinamikler, Amerika'nın bölgedeki çıkmazını derinleştiriyor. İsrail kırmızı çizgileri aşsa da Kongre etkisiyle sonuçsuz kalıyor. Netanyahu Trump'ın planlarını baltalıyor. Türkiye istikrar için anahtar ama İsrail vetosu engel. Gazze gücü konuşlandırma yeni yıla yetişmeyebilir.

Orta Doğu'daki bu çıkmaz, hızlı değişikliklere açık. Palmyra sonrası iş birliği sinyalleri, kırmızı çizgi iletimleri ve veto tartışmaları dengeleri hassas kılıyor. Suriye istikrarı, Gazze silah bırakma ve Lübnan baskısı, büyük güçlerin öncelikleriyle çakışıyor.

Trump-Netanyahu görüşmesi, tıkanıklıkları aşmada belirleyici olabilir. Türkiye'nin Hamas ve Suriye'deki etkisi, dışlanmaması gereken bir faktör. İsrail'in operasyon talepleri, Amerika'nın koordinasyon ısrarı arasında denge aranırken bölgesel riskler artıyor.

Bu gerilim dolu süreç, Orta Doğu'nun geleceğini şekillendirecek. Hangi hamleler dengeleri bozacak, hangi uzlaşılar barış getirecek? Önümüzdeki günler, heyecan verici gelişmelere sahne olmaya aday. Bölgedeki satranç oyunu, stratejik mayınlarla dolu bir alana dönüşmüş durumda. İzlemeye değer bir evre, çünkü sonuçlar geniş yelpazede yankı bulacak.