Trump'tan NATO'ya Şok Mektup: "Rusya Petrolünü Kesin, Yoksa Yaptırım Yok!"
Trump'tan NATO'ya Şok Mektup: "Rusya Petrolünü Kesin, Yoksa Yaptırım Yok!"
İçeriği Görüntüle

Kapadokya’nın mistik vadileri arasında, Nevşehir’in sakin bir köşesinde, dünya bambaşka bir fırtınayla sarsılırken, bir avuç insan sessiz bir direnişin simgesi oluyor. Gazze’nin yaraları kanarken, Akdeniz’in dalgaları yardım gemilerini taşırken, Anadolu’nun ücra bir köyü, bayraklarla süslenmiş traktörlerle sokaklara dökülüyor. Bu, sadece bir eylem değil; vicdanın, mazlumun yanında duruşun hikayesi. Peki, bu küçük köyün büyük sesi, küresel bir dayanışmanın parçası olarak neyi değiştirebilir? Orta Doğu’nun barut fıçısında, bir köylünün sloganı bile kıvılcım olabilir mi?

Nevşehir’in Derinkuyu ilçesine bağlı Özlüce köyü, 12 Eylül 2025’te adeta bir Filistin bayrağına dönüştü. Köy sakinleri, ellerinde Türk ve Filistin bayrakları, “Çocuklar ölmesin” yazılı afişlerle meydanda toplandı. Bu buluşma, sadece bir protesto değil; Gazze’ye insani yardım ulaştırmak ve İsrail’in ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na verilen tam destekti. Köylüler, traktörlerini ve araçlarını bayraklarla donatarak konvoy oluşturdu; köy yollarında dolaştıktan sonra yeniden meydana dönüp, İsrail aleyhine sloganlar attı. Bu görüntü, sosyal medyada hızla yayıldı; binlerce kez paylaşılan videolarda, yaşlı bir köylünün elinde Filistin bayrağıyla attığı “Özgür Gazze” çığlığı, izleyenleri gözyaşlarına boğdu. Özlüce, Türkiye’nin dört bir yanından gelen dayanışma dalgasına bir halka daha ekledi – ama bu halka, Anadolu’nun tozlu yollarından doğan bir halka.

Katılımcılar adına sözü alan Özlüce Eski Camisi İmam Hatibi Kamil Ergül, meydandaki kalabalığa seslenirken sesi titriyordu. Ergül, Gazze’de iki yıldır süren katliam ve soykırımın insanlığın vicdanını kanattığını, tahammül edilemez seviyelere ulaştığını belirtti. “Dünyanın dört bir yanındaki insanlar bu zulme sessiz kalmamak için çabalıyor. Biz de 44 ülkeden bir araya gelen sivillerin oluşturduğu Küresel Sumud Filosu’nu destekliyoruz” diyen Ergül, ablukanın kırılmasını istedi. Konuşmasında, “İnsanlık tarihinin son yüzyılda gördüğü en büyük zulümlere karşı ayakta kalma mücadelesi veren Müslüman Gazze halkının yanında olmaya devam ediyoruz. Gazze’deki mazlumlar için çok acil bazı adımların atılması gerekiyor” diye haykırdı. Bu sözler, sadece bir imamın duası değil; bir köyün, bir milletin ortak feryadıydı.

Ergül’ün çağrısı, somut taleplerle doluydu. Gazze’deki mevcut ablukanın kalkması için acil insani koridor oluşturulmasını talep etti. “Bu koridorun oluşturulması amacıyla hareket eden 44 ülkeden katılımın olduğu Küresel Sumud Filosu’nun, Türkiye’nin öncülük ettiği bir konsorsiyum veya BM gibi uluslararası kuruluşların nezaretinde, gerektiğinde askeri himaye de oluşturularak Gazze’ye ulaşması ve insani amaçla denizden bir insani koridorun oluşması mutlaka sağlanmalıdır. Acil karadan ve havadan Gazze’ye insani yardım ulaştırılması için ilgili birimlerin hızla görevlendirilmesi gerekmektedir” diye konuştu. Bu talepler, meydandaki kalabalığı coşturdu; sloganlar yükselirken, traktörlerin kornaları eşliğinde konvoy, köyün dar sokaklarında bir zafer turu attı. Ergül’ün sözleri, Özlüce’yi aşıp, Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı – zira Gazze’nin acısı, sınır tanımıyor.

Özlüce’nin bu direnişi, Küresel Sumud Filosu’nun hikayesiyle iç içe geçti. Filo, 31 Ağustos 2025’te İspanya’nın Barselona limanından yola çıkmıştı; 44 ülkeden binlerce aktivist, 20’den fazla gemiyle Gazze ablukasını kırmayı hedefliyordu. Freedom Flotilla Coalition, Global March to Gaza gibi inisiyatiflerin koordinasyonunda kurulan bu sivil armada, tarihin en büyük yardım girişimi olarak anılıyor. Hüseyin Durmaz gibi Türkiye delegasyonundan koordinatörler, gemilerin donatıldığını, aktivistlerin psikolojik ve hukuki eğitim aldığını anlatmıştı. Ancak yol, dikenli: 9 Eylül’de Tunus’un Sidi Busaid Limanı’nda İspanyol gemisine dronlu saldırı düzenlendi; gemi alev aldı, BM Filistin Raportörü Francesca Albanese “Gazze yalnız değil” diye haykırdı. Saldırıya rağmen, filo 10 Eylül’de yola devam etti; 70’e yakın tekne, eylül ortasında Gazze kıyılarına ulaşmayı planlıyor. Özüak, “Bu, soykırımı durdurma çabası; Gazze’de 63 binden fazla ölü, 332 açlık kurbanı – 124’ü çocuk” diye vurguluyor.

Küresel Sumud Filosu’nun önemi, sadece yardımla sınırlı değil. Sami A. Al-Arian’ın analizine göre, ablukalar anlatı ve güç üzerine kurulu; filo, “yüzen basın odaları” olarak bu anlatıyı yıkıyor. Canlı yayınlar, AIS sistemleri ve uluslararası mürettebat sayesinde, İsrail’in müdahalesi daha pahalı hale geliyor. Geçmişte, 2010 Mavi Marmara, 2016 Kadın Gemisi, 2018 El-Awda gibi girişimler baskınlarla karşılaştı; 2025’te Madleen ve Handala gemileri de uluslararası sularda durduruldu. Bu sefer farklı: 44 ülkenin desteği, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin İtalyan aktivistleri koruma sözü, Milano’daki bin kişilik yürüyüşler... Filo, Gazze’nin kuzeyindeki kıtlığı, yarım milyon felaket açlığını haykırıyor. Gıda güvenliği uzmanları, “Gazze bitmek üzere” diyor; filo, bu çığlığı dünyaya taşıyor.

Özlüce’nin eylemi, Türkiye’deki dayanışmanın bir yansıması. 2025’te, Gazze için sokaklara dökülenler çoğaldı: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi öğrencileri destek mitingi düzenledi, Adıyaman muhtarları gönüllü katılım çağrısı yaptı. Sosyal medyada, #KüreselSumudFilosu etiketiyle paylaşımlar rekor kırdı; bir kullanıcı, “Özlüce’den Gazze’ye selam, traktörler özgürlük taşısın” diye yazdı, binlerce beğeni aldı. Köy sakinleri, “Bizim traktörlerimiz de gemiler kadar güçlü” diyor; bu, Anadolu’nun mazlum sezgisi. Ergül’ün talepleri, BM’yi harekete geçirebilir mi? Türkiye’nin öncülüğü, konsorsiyum veya askeri himaye – bunlar, diplomatik bir domino etkisi yaratabilir.

Ancak Özlüce’nin haykırışı, sadece umut değil; bir uyarı. Gazze’de savaş, 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı’yla başladı; 1.200 İsrailli öldü, 250 rehine alındı. İsrail’in misillemesi, 40 binden fazla can aldı; ablukayla gıda, ilaç girişi durdu. 2025’te, kuzey Gazze kıtlık bölgesi; çocuklar açlıktan ölürken, dünya izliyor. Filo, bu sessizliği kırıyor: Yasemin Acar gibi aktivistler, “Yolumuza devam edeceğiz” diyor. Tunus saldırısı sonrası, Vail Nevvar’ın canlı yayını, “Gelmeyin mesajı verdiler ama pes etmeyeceğiz” diye yankılandı. Özlüce gibi köyler, bu direnişe ses katıyor; traktör konvoyu, gemilerin kardeş kolu gibi.

Bu eylem, Özlüce’yi haritada büyüttü. Köy, 1926’da Zile olarak anılıyordu; bugün, 15 km uzaklıktaki Derinkuyu’dan 25 km’deki Nevşehir merkeze uzanan bir vicdan merkezi. Katılımcılar, çocuklarını da getirdi; küçük ellerde Filistin bayrakları, geleceğin direnişini simgeliyor. Sosyal medyada, videolar milyonlarca izlendi; bir yorum, “Köyden dünya sahnesine, Gazze özgür olacak” diyor. Gelecekte, filo Gazze’ye ulaşırsa, Özlüce’nin sloganı zafer çığlığı olur mu? BM nezaretinde insani koridor, karadan yardım – Ergül’ün hayali, gerçek olabilir mi?

Özlüce’nin meydanı boşalırken, traktörler garajlara döndü ama ruhları Akdeniz’de. Küresel Sumud Filosu, dron saldırılarına rağmen ilerliyor; 10 Eylül kalkışı, eylül ortası varışı... Gazze, bu filoyu bekliyor. Nevşehir’in tozlu yolları, Barselona’nın limanlarıyla birleşti; bir köyün eylemi, küresel bir zincir. Bu, zulme karşı sumud – direniş. Gazze’nin çocukları ölmesin diye, Özlüce haykırıyor: “Abluka kırılsın, yardım koridoru açılsın!” Dünya duyar mı? Anadolu’nun sesi, dalgaları aşar – ve belki, bir gün Gazze’ye ulaşır.