Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ı Berlin'de ağırladığı tarihi görüşme, sadece iki ülke arasındaki bağları değil, tüm Kafkasya'nın jeopolitik dengesini sarsacak nitelikte bir dönüm noktası olarak kaydedildi. 10 Aralık 2025 tarihinde gerçekleşen bu buluşma, Ermenistan'ın Avrupa Birliği'ne entegrasyon sürecini hızlandırırken, Rusya'nın olası müdahalelerine karşı net bir uyarı mesajı içeriyordu. Merz, Paşinyan'la yaptığı ortak basın toplantısında, Ermenistan'ın egemenliği ve demokrasisi için Almanya'nın yanından ayrılmayacağını vurgulayarak, "Rusya Ermenistan halkını korkutmaya çalışıyor" diye haykırdı. Bu sözler, Moskova'nın hibrit savaş taktikleriyle Ermenistan'ı istikrarsızlaştırmaya çalıştığı iddialarını gündeme taşırken, görüşmenin sonucunda imzalanan stratejik deklarasyon, iki ülke arasında yeni bir işbirliği çağını müjdeledi. Paşinyan ise, bu deklarasyonu "gerçekten tarihi" olarak nitelendirerek, Ermenistan'ın Avrupa özlemlerini dile getirdi. Görüşme, sadece diplomatik bir protokol değil, Ermenistan'ın Rusya'dan uzaklaşma stratejisinin somut bir adımı olarak tarihe geçti ve uluslararası arenada geniş yankı buldu.
Görüşmenin arka planı, Ermenistan'ın son yıllarda yaşadığı dramatik dönüşümlere dayanıyor. 2020'de Azerbaycan'la yaşanan Dağlık Karabağ Savaşı'ndan sonra Ermenistan, geleneksel müttefiki Rusya'ya olan bağımlılığını sorgulamaya başladı. Moskova'nın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) üzerinden beklenen desteği sağlamaması, Erivan'ı Batı'ya yöneltti. Bu süreçte, Ağustos 2025'te Ermenistan ile Azerbaycan arasında imzalanan barış anlaşması, bölgede yeni bir sayfa açtı. Merz, bu anlaşmayı "Kafkaslar'da istikrar ve barışın kapısını aralayan tarihi bir adım" olarak tanımladı ve her iki ülkenin de AB'ye yakınlaşması için eşsiz bir fırsat yarattığını belirtti. Almanya, bu fırsatı değerlendirmek için Ermenistan'a ekonomik ve güvenlik alanında kapsamlı destek paketleri sunmayı planlıyor. Merz, "Ermenistan ve Azerbaycan için Avrupa yolunda şimdi tarihi bir fırsat olduğu konusunda hemfikiriz" diyerek, Berlin'in bu süreçteki rolünü netleştirdi. Paşinyan ise, barışın sadece Ermenistan ve Azerbaycan'la sınırlı kalmayacağını, Güney Kafkasya'da bölgesel ulaşım yollarının açılmasını sağlayacağını vurguladı. Bu yollar, Avrupa ile Asya arasındaki ticaret köprüsünü güçlendirirken, Ermenistan'ı lojistik bir merkez haline getirebilecek.
Merz'in Rusya'ya yönelik uyarısı, görüşmenin en çarpıcı unsurlarından biriydi. Alman Başbakan, Moskova'yı "demokrasi düşmanı" olarak etiketleyerek, Ermenistan'daki 2026 genel seçimlerine olası müdahaleleri eleştirdi. "Seçimlerin demokrasinin düşmanları tarafından saldırıya uğraması da artık neredeyse rahatsız edici bir norm haline geldi. Özellikle Rusya, Ermenistan'daki seçmenleri Batılı ortaklara daha fazla yakınlaşmadan korkutmaya çalışıyor. AB'nin hedefleri ve değerleri hakkında yalanlar yayıyor. Biz bunları biliyoruz" diye konuştu Merz. Bu uyarı, Rusya'nın dezenformasyon kampanyaları, sabotaj eylemleri ve insansız hava araçları gibi hibrit yöntemlerle Ermenistan'ı istikrarsızlaştırmaya çalıştığı iddialarını temel alıyordu. Merz, Almanya'nın Ermenistan'ın direncini artırmak için eğitim programları, siber güvenlik yatırımları ve medya okuryazarlığı projeleriyle katkı sağlayacağını duyurdu. Bu adımlar, sadece seçim güvenliğini değil, Ermenistan'ın genel egemenliğini pekiştirmeyi amaçlıyor. Paşinyan, bu desteğe minnettarlığını dile getirerek, "Ermenistan hükümetinin AB üyeliği yolunda ilerleme kaydetme hedefini, vatandaşlarımızın Avrupa'ya yönelik özlemleri ve demokratik değerlere bağlılıklarıdır" ifadesini kullandı. Ermenistan'ın AB ile ilişkilerini güçlendirme çabaları, son aylarda hız kazandı; örneğin, Erivan'ın Brüksel'le imzaladığı ortaklık anlaşmaları, bu görüşmenin zeminini hazırladı.
İmzalanan stratejik deklarasyon, görüşmenin somut çıktısı olarak öne çıkıyor. Bu belge, Almanya ile Ermenistan arasında savunma, ekonomi, dijital teknolojiler ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında derinleşen bir ortaklığı hedefliyor. Merz, "İkili ilişkilerin daha da güçlendirileceğini" söylerken, Alman şirketlerinin Ermenistan'a yatırım ilgisini vurguladı. Özellikle, Ermenistan'ın Avrupa ve Asya arasındaki bölgesel ticaret yollarında "kilit rol" oynadığını belirterek, lojistik ve enerji projelerinde işbirliği potansiyelini işaret etti. Paşinyan, deklarasyonu "gerçekten tarihi" olarak nitelendirerek, Almanya'yı "stratejik ortak" olarak gördüklerini ifade etti. İki lider, üniversiteler arası değişim programları, kentler arası ortaklıklar ve yenilenebilir enerji yatırımları gibi somut adımları masaya yatırdı. Bu deklarasyon, Ermenistan'ın ekonomik çeşitlendirme stratejisinin bir parçası; zira ülke, Rusya'ya bağımlı gaz ve ticaret hatlarından uzaklaşarak, AB pazarlarına entegrasyon peşinde. Merz, Ermenistan'ın AB üyeliği için Kopenhag kriterlerini –hukuk devleti, insan hakları ve piyasa ekonomisi– yerine getirmesi gerektiğini hatırlatarak, Berlin'in bu reformlarda danışmanlık sağlayacağını ekledi. Bu, Ermenistan'ın iç politikasında da yankı buldu; muhalefet partileri, reform hızını artırma çağrısı yaparken, hükümet destekçileri Avrupa entegrasyonunu ulusal bir zafer olarak kutladı.
Paşinyan'ın açıklamaları, görüşmenin bölgesel boyutunu zenginleştirdi. Ermenistan Başbakanı, barış sürecinin Türkiye ile ilişkileri de olumlu etkileyeceğini belirterek, "Barış bir süreçtir. Bu konuda Sayın Merz ile aynı fikirdeyim. Bu süreç hem Ermenistan hem de Azerbaycan için, öncelikle tüm bölge için, ama iletişim kanallarının açılmasıyla AB için de faydalı olacaktır. Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırın açılmasını ve demiryolu ile Almanya'ya kadar karayolu bağlantısının kurulmasını da başaracağımıza inanıyorum" dedi. Bu sözler, Haziran 2025'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Paşinyan'ı Ankara'da ağırladığı görüşmenin devamı niteliğindeydi. Paşinyan, Almanya'nın Ermenistan-Türkiye diplomatik ilişkilerinin normalleşmesine katkısından dolayı teşekkür etti: "Almanya'nın Ermenistan ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasına destek verdiğini görmekten memnuniyet duyuyorum. Sayın Başbakan Merz'e Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerdeki olumlu gelişmelerden bahsettim. Desteğiniz için bir kez daha teşekkür ederim ve bunun olumlu sonuçlar doğuracağından eminim." Bu ifade, Kafkasya'da barışın domino etkisini gösteriyor; zira Türkiye-Ermenistan sınırının açılması, hem ticari hem de kültürel bağları canlandırabilir. Merz, bu gelişmeleri destekleyerek, "Almanya, Ermenistan ve Azerbaycan arasında barışın tesisine ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkılar sunmaktan memnuniyet duyuyor" yanıtını verdi.
Görüşmenin yankıları, uluslararası toplumda hızla yayıldı. AB yetkilileri, Merz'in desteğini "stratejik bir hamle" olarak nitelendirirken, Brüksel'in Ermenistan'a mali yardım paketlerini genişleteceğini duyurdu. Rusya cephesinden ise resmi bir tepki gelmedi, ancak Moskova yanlısı medya organları, Merz'i "Ermenistan'ı kışkırtmakla" suçladı. Bu durum, Soğuk Savaş benzeri bir gerilim hattını andırıyor; zira Ermenistan, Rusya'nın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nden çekilme sinyalleri verirken, Batı'yla bağlarını sıkılaştırıyor. Uzmanlar, bu görüşmenin Kafkasya'da yeni bir güvenlik mimarisi yaratabileceğini savunuyor; örneğin, Alman savunma şirketlerinin Ermenistan ordusuna eğitim programları sunması, Erivan'ın askeri kapasitesini modernleştirebilir. Ekonomik açıdan ise, Alman yatırımları tarım, teknoloji ve turizm sektörlerini dönüştürebilir; zira Ermenistan'ın AB standartlarına uyumu, ihracatını %20 artırabilir. Paşinyan, iç kamuoyuna hitaben yaptığı açıklamada, "Avrupalılaşma süreci, vatandaşlarımızın demokratik değerlere bağlılığıyla ivme kazanıyor" diyerek, halk desteğini pekiştirdi.
Merz'in liderliği altında Almanya, Kafkasya politikasında daha proaktif bir rol üstleniyor. Berlin, geleneksel olarak Rusya'yla dengeli ilişkiler yürütse de, Ukrayna Savaşı'ndan beri Moskova'ya karşı sertleşti. Bu görüşme, o politikanın bir uzantısı; Merz, "Ermenistan'ın egemenliği, refahı ve güvenliği ile ilgili konularda daha bağımsız bir yapıya kavuşmasının büyük önem taşıdığını" tekrarladı. Paşinyan'ın ziyareti, Berlin'de geniş bir diplomatik programla desteklendi; iki lider, ayrıca Alman iş dünyası temsilcileriyle yuvarlak masa toplantıları yaptı. Bu toplantılarda, Ermenistan'ın madencilik ve bilişim sektörlerindeki fırsatları masaya yatırıldı. Deklarasyonun dijital teknolojiler ayağı, Ermenistan'ın 5G altyapısını güçlendirmeyi hedefliyor; bu da, ülkenin Asya-Avrupa veri koridorunda stratejik bir konuma gelmesini sağlayabilir. Sürdürülebilir kalkınma kısmında ise, yeşil enerji projeleri ön planda; Alman firmaları, Ermenistan'daki hidroelektrik santrallerini modernize etmeyi planlıyor.
Bu tarihi buluşmanın sonuçları, 2026 Ermenistan seçimlerini şekillendirebilir. Rusya'nın dezenformasyon taktikleri karşısında, Almanya'nın medya desteği, Erivan'da demokrasi kültürünü güçlendirecek. Paşinyan hükümeti, AB üyeliği yolunda reformlarını hızlandırırken, muhalefet bu süreci "Batı'ya teslimiyet" olarak eleştirebilir. Ancak, halk anketleri, Ermenistanlıların %60'ından fazlasının Avrupa entegrasyonunu desteklediğini gösteriyor. Merz'in "Biz bunları biliyoruz" çıkışı, Berlin'in istihbarat kapasitesini ima ederken, NATO'nun Kafkasya'daki varlığını dolaylı olarak güçlendiriyor. Türkiye açısından ise, Paşinyan'ın sınır açma vaadi, Ankara-Erivan ilişkilerinde yeni bir sayfa açabilir; zira Erdoğan-Paşinyan görüşmesinin ardından atılan adımlar, gaz ve ticaret hatlarını canlandırabilir.
Görüşmenin kültürel boyutu da ihmal edilmedi. İki lider, Berlin'de Ermeni diasporasıyla bir resepsiyona katıldı; burada, Ermenistan'ın kültürel mirası ve Almanya'daki Ermeni topluluğunun entegrasyonu konuşuldu. Merz, "Ermenistan'ın Avrupa ailemize katılmak istemesi, demokrasiye olan inancımızın bir kanıtı" diyerek, duygusal bir ton kattı. Paşinyan ise, "Almanya ile ekonomik ve ticari bağları güçlendirmek, ortak çıkar alanlarında ilişkileri derinleştirmek istiyoruz" diye ekledi. Bu sözler, deklarasyonun pratik uygulamasını hızlandıracak; örneğin, Alman üniversiteleriyle Ermenistan'daki kurumlar arasında öğrenci değişim programları启动 edilecek. Kentler arası ortaklıklar ise, Yerevan ile Münih arasında kardeş şehir protokolünü içerecek.
Sonuç olarak, Merz-Paşinyan görüşmesi, Ermenistan'ın jeopolitik rotasını Batı'ya çeviren bir kilometre taşı. Rusya'ya verilen uyarı, demokrasi savunuculuğunun simgesi olurken, AB üyeliği desteği umut ışığı yaktı. Stratejik deklarasyon, ekonomik ve güvenlik işbirliğini somutlaştırarak, Kafkasya'da barışın temelini atıyor. Paşinyan'ın Türkiye ve Azerbaycan'la uzlaşma vizyonu, bölgenin istikrarını artırabilir. Almanya'nın bu inisiyatifi, Avrupa'nın genişleme politikasını canlandırırken, Merz'in liderliği Berlin'i Kafkasya'nın kilit oyuncusu yapıyor. Bu gelişmeler, 2026 seçimlerine kadar ivme kazanacak ve Ermenistan'ı dönüştürecek. Tarihi fırsat kaçırılmamalı; zira barış ve entegrasyon, sadece Ermenistan için değil, tüm Avrupa için bir zafer olacak.





