Gerçek Gündem Haberleri

Meclis'te Kelimelerin Ateşlediği Fırtına: Tartışmalar Nereye Gidiyor?

Siyasi arenada sözler bazen en keskin silah olur ve ortamı anında gerer. Genel Kurul'daki bütçe görüşmelerinde yaşanan atışmalar, eğitim politikalarından ekonomik eleştirilere uzanan geniş bir yelpazede dikkat çekiyor. Sert ifadeler, ironik yanıtlar ve dövizli protestolarla dolu bu süreç, izleyenleri şaşırtacak detaylar barındırıyor. Heyecanlı gelişmeler ve unutulmaz diyaloglar için okumaya devam edin

Siyasi tartışmaların en yoğun yaşandığı yerlerden biri, elbette milletin vekillerinin bir araya geldiği Genel Kurul salonu olur. Burada maddeler görüşülürken, bazen kelimeler beklenmedik gerilimler yaratır ve oturumlar unutulmaz anlara sahne olur. Bu tür anlar, hem günlük politikayı hem de derin toplumsal konuları yansıtırken, izleyenlerde merak uyandırır.

Genel Kurul, TBMM Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplanmış ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin maddeleri üzerinde grubu bulunan partilerin temsilcileri görüşlerini bildirmişti. Tam bu sırada, İYİ Parti milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu kürsüye çıkıp konuşmasını sürdürürken, AKP sıralarından bir milletvekili araya girerek "Zibidisin, utanmazsın" diye seslenmişti. Türkoğlu bu hakarete anında karşılık vermiş ve "Aynıyla iade ediyorum. Vasıfsız adam. Seni adam diye müdür yaptılar, onu bile beceremedin. Terbiyesiz. Defol git" diyerek yanıtlamıştı. Bu karşılıklı sert ifadeler, salonu kısa sürede germiş ve dikkatleri üzerine çekmişti.

Aynı oturumda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de milletvekillerinin sorularını yanıtlamıştı. Özellikle İstanbul'da Küçükçekmece Kaymakamlığı tarafından yasaklanan "Koma Amed" konseri ve okullarda seçmeli Kürtçe dersleri konuları gündeme gelmişti. DEM Parti Mardin Milletvekili Berivan Güneş Altın'ın araya girmesi üzerine Tekin, ironik bir üslupla "Her şeyi çok iyi biliyorsunuz, hanımefendi. Ben ise hiçbir şey bilmiyorum. Çok kibarsınız, tebrik ediyorum; gerçekten size yıldızlı pekiyi veriyorum, sınıfı geçtiniz" demişti. Ardından sözlerini genişleterek, "Siz benden daha mı iyi biliyorsunuz. Her şeyi çok iyi biliyorsunuz, hanımefendi; ben ise hiçbir şey bilmiyorum. Elimde milyonlarca veri olmasına rağmen siz, elinizde hiçbir şey yokken benden daha iyi biliyorsunuz. Çok kibarsınız, tebrik ediyorum; gerçekten size yıldızlı pekiyi veriyorum, sınıfı geçtiniz" diye eklemişti.

Tekin, konser yasağı hakkında bilgisi olmadığını belirtmiş ve iptal gerekçesini paylaşacağını söylemişti. Kürtçe düşmanlığı iddialarına karşı ise geçmişten örnekler vermiş; 2002'de iktidara gelen AKP'nin OHAL'i kaldırdığını, köy boşaltmalarını önlediğini ve vatandaşların Kürtçe öğrenebilmesi için adımlar attığını vurgulamıştı. Bakanlık bünyesinde Kürtçe, Kurmançi ve Zazaki dahil 30 yaşayan dil ve lehçeyle seçmeli dersler verildiğini, öğretmen atamaları yapıldığını anlatmıştı. Öğretmen ataması için norm hesabını açıklarken, talep olursa norm açığı oluşacağını ve şu an mevcut öğretmenlerin yeterli olduğunu belirtmişti. Bölge milletvekillerine öğrencilerin ders seçmesini sağlamaları çağrısında bulunmuş, ayrıca okullar dışında özel öğretim kursları açılabileceğini ve işverenleri teşvik etmelerini önermişti. Hükümeti ve bakanlığını Kürtçe düşmanlığıyla suçlamayı reddetmiş ve bunu ispatlamaya hazır olduğunu söylemişti. Son olarak, "Lütfen değerlendirme yaparken öncesiyle birlikte karşılaştırma yapın" diye uyarıda bulunmuştu.

Oturumun bir başka dikkat çeken anı ise CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı'nın konuşması olmuştu. Sarı, Türkiye haritası üzerine büyük harflerle "Kriz" yazan bir dövizle kürsüye çıkmış, döviz sığmayınca TBMM Başkanlık Divanı'na koymak istemiş ancak Celal Adan izin vermemişti. Bunun üzerine dövizi yanına alan Sarı, "Bu millet sizden bir çözüm bekliyor ama siz bir şeyin farkında değilsiniz. Şunu görmekten rahatsız oldunuz, bu tabelayı görmekten rahatsız oldunuz. Ülkeyi içine soktuğunuz durumdan rahatsızsınız değil mi? Ekonomide kriz var, adalette kriz var, hukukta kriz var, sağlıkta, eğitimde, tarımda kriz var. Gençler umutsuz, emekliler yoksul, çiftçi borç batağında ve siz, bu kriz ortamında hazırladığınız 24'üncü bütçenizde de yine sınıfta kaldınız. Yazıklar olsun size. Yazıklar olsun, bu vatandaşı unuttunuz. 24'üncü bütçenizde neden hiçbir şeyi çözemezsiniz biliyor musunuz? Çünkü bütçe yapmayı bilmiyorsunuz" diye sert eleştirilerde bulunmuştu.

Bu konuşmaya AKP Grup Başkan Vekili Leyla Şahin Usta yanıt vermişti. Usta, "Seçim 2023'teydi ve o kırmızı ışığı vatandaş, bizim milletimiz sandıkta CHP'ye gösterdi, 6'lı koalisyonunuza gösterdi. Ama hala bir hayal dünyasında yaşıyorsunuz. Çizdikleriniz bir hayal. Çizdikleri pankartta da CHP'nin renklerini kullanmışlar, hakikaten CHP'de bir kriz var, bunu çok güzel ifade etmişler. Tebrik ediyorum kendilerini. Bütçe yapmayı beceremediğimizi iddia etti sayın hatip. Rakamlarla neler yapılabileceğini saydı ama meşhur bir laf vardır; 'Geçti Bor'un pazarı, sür arabanı Niğde'ye' derler. Biz bunların hepsini; saydığınız yolları da, okulları da, hastaneleri de, geçitleri de hepsini çoktan yaptık. Daha geçen gün Belçika Brüksel'de Sayın Genel Başkanınız traktörlere el salladı. Unuttunuz galiba, bir seçim kampanyası vardı. Sayın Özgür Özel kampanyada her çiftçiye bir traktör verecekti. Sonra kendisine sorulduğunda, 'Ben onu seçim kampanyası için sansasyon olsun diye söyledim' diye kendi ağzıyla söyledi" diyerek karşı atak yapmıştı.

Usta'nın konuşması sırasında CHP milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak tepki göstermiş, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın da araya girerek "Serkan Sarı arkadaşımız tümüyle bütçe eleştirisi içerisinde kalmak suretiyle bir konuşma yaptı. Konuşmada sesini yükselttiği doğrudur ama sözünü de yükseltti ve sözünün tamamı sizin bütçeniz üzerindeydi. Sizin buradan heyecanlanıp da söz hakkı almanızı garipsediğimi söyleyeyim. Çünkü söylediklerine bir yanıt vermeniz gerekir, verdiğiniz zaman bunun bir anlamı olur. Dolayısıyla bu vergiyle Türkiye'yi yolsuzlukta ve yoksullukta birinci yaptınız. 17-25 yolsuzluk haftasının içindesiniz, 12'nci yılındasınız, bunu asla unutmayın" demişti.

Bu diyaloglar ve atışmalar, Genel Kurul'un rutin görüşmelerini aşarak geniş yankı uyandırmıştı. Zibidi kelimesinin yarattığı gerginlikten eğitim politikalarına, ekonomik kriz eleştirilerinden geçmiş seçim vaatlerine kadar uzanan tartışmalar, siyasi arenanın ne kadar hareketli olduğunu bir kez daha göstermişti.

Meclis kürsüsündeki bu tür anlar, sadece o günün gündemini değil, toplumun çeşitli kesimlerinin beklentilerini ve eleştirilerini de yansıtır. Kelimelerin seçimi, yanıtların tonu ve dövizli protestolar, politik rekabetin en canlı örneklerini sunar.

Genel Kurul'daki bu gelişmeler, izleyenlerde hem şaşkınlık hem de merak yaratır. Eğitimden kültürel etkinliklere, bütçe yönetiminden geçmiş başarılara kadar pek çok konu, sert üsluplarla masaya yatırılır.

Siyasi tartışmaların bu yoğunluğu, demokrasinin işleyişini de gözler önüne serer. Her vekilin kürsüdeki ifadeleri, partilerin pozisyonlarını netleştirirken, salonun atmosferini de değiştirir.

Bu oturumdaki detaylar, politik süreçlerin ne kadar dinamik olduğunu hatırlatır. Zibidi gerginliğinden ironik pekiyi vermelere, kriz dövizinden traktör vaatlerine kadar her an, ayrı bir hikaye barındırır.

Meclis'in bu tür günleri, toplumun nabzını tutmak isteyenler için zengin malzeme sunar. Tartışmaların derinliği, kelimelerin gücü ve yanıtların keskinliği, unutulmaz izler bırakır.

Genel Kurul'un bu hareketli oturumu, siyasi hayatın renkli ve gerilimli yönlerini bir araya getirerek, geleceğe dair ipuçları da verir. Bu detaylı bakış, olayların perde arkasını anlamak isteyenler için vazgeçilmezdir.