Türkiye siyaset gündemi, Ankara'nın kalbinde alınan tarihi bir kararla sarsılırken, Cumhur İttifakı'nın içinden yükselen itiraz sesleri tansiyonu zirveye taşıdı. Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun, İmralı Adası'na bir heyet gönderilmesi yönündeki kararını onaylaması, ittifakın küçük ortağı Büyük Birlik Partisi (BBP) cephesinde tam anlamıyla bir infiale yol açtı. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, alınan bu kararı sert bir dille eleştirerek, sürecin adını koymaktan çekinmedi ve yaşananları doğrudan "ihanet" kavramıyla ilişkilendirdi.

Başkent kulislerinde soğuk rüzgarlar estiren bu gelişme üzerine kameraların karşısına geçen Mustafa Destici, sözlerini hiç sakınmadan ittifak ortaklarına net mesajlar gönderdi. İmralı ile yapılacak görüşmenin, siyasi terminolojide yumuşatılarak sunulmaya çalışıldığını savunan Destici, bu durumun halkın gözünden kaçırılmaya çalışılan bir "diz çökme" hali olduğunu ima etti. Destici'nin "İmralı ile görüşme üstü kapalı ve dolaylı bir ifadedir. Aslında ve özünde Öcalan'ın ayağına gitme teklifidir bu" şeklindeki çıkışı, siyasi arenada bomba etkisi yarattı.

Yıllardır süren terörle mücadele hafızasını hatırlatan BBP lideri, devletin en üst kademelerinde tartışılan bu ziyaretin, milletin vicdanında onarılmaz yaralar açacağını vurguladı. Destici'ye göre, yapılan oylama ve alınan karar, sadece basit bir cezaevi ziyareti değil, terör örgütü liderine siyasi bir meşruiyet kazandırma çabasıydı. Bu durumun Türkiye'nin bekasına zarar vereceğini belirten tecrübeli siyasetçi, sürecin "legalize ve sempatize etme" operasyonuna dönüştüğünü savundu.

Konuşmasının dozunu giderek artıran Destici, terör örgütünün 40 yıldır Türkiye'ye yaşattığı acıları bir kez daha hatırlatarak, bu hafızanın silinmesine izin vermeyeceklerini haykırdı. "Bu ülke mukadderatına 40 yıl ihanet etmiş, dünyanın en kanlı örgütünü kurmuş ve buna 40 yıl boyunca liderlik etmiş bir terörist başının bu denli legalize edilmesini kabul etmez" diyen Destici, işlenen bütün suçların sorumluluğunu üzerinde taşıyan bir ismin muhatap alınmasına karşı en sert duruşu sergiledi.

İttifak içerisindeki bu çatlak, alınan kararın uygulanma sürecinde nasıl bir yol haritası izleneceği sorusunu da beraberinde getirdi. Destici'nin bu zehir zemberek sözleri, sadece bir tepki değil, aynı zamanda ittifakın "kırmızı çizgilerini" yeniden hatırlatan bir manifesto niteliğindeydi. Komisyonun aldığı karara karşı yükselen bu itiraz, AK Parti ve MHP kanadında nasıl yankı bulacağı merak konusu olurken, Destici'nin tavizsiz tutumu BBP tabanında da karşılık buldu.

Barış Süreci Krizi: CHP'nin İmralı Kararı Siyaseti Sarsıyor
Barış Süreci Krizi: CHP'nin İmralı Kararı Siyaseti Sarsıyor
İçeriği Görüntüle

Siyasi gözlemciler, Destici'nin bu çıkışının, yaklaşan süreçte ittifak dinamiklerini derinden etkileyebileceğini belirtiyor. İmralı kapılarının aralanması fikrine "terörist başının ayağına gitmek" benzetmesiyle set çeken Destici, devletin terörle müzakere değil, mücadele etmesi gerektiği ilkesinin altını çizdi. Bu sert tepki, "Çözüm süreci" tartışmalarının yeniden alevlendiği bir dönemde, milliyetçi hassasiyetlerin ne kadar diri olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Sonuç olarak, 22 Kasım 2025 tarihi, Türk siyasetinde sadece alınan kararlarla değil, bu kararlara ittifak içinden gelen "zehir zemberek" itirazlarla da kayıtlara geçti. Mustafa Destici'nin bu tarihsel çıkışı, İmralı yolculuğunun siyasi maliyetinin hesaplanandan çok daha ağır olabileceğinin ilk sinyallerini verdi. Gözler şimdi, bu sert eleştirilerin ardından komisyonun atacağı adımlara ve ittifakın büyük ortaklarından gelecek yanıtlara çevrildi.