Türkiye'de ekonomik baskılar her geçen gün artarken, kredi kartı kullanımı rekor seviyelere ulaşıyor. Yükselen enflasyon, gıda ve enerji fiyatlarındaki zamlar nedeniyle birçok aile, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için kredi kartına sarılıyor. Ancak bu kolay görünen çözüm, farkında olmadan bir borç sarmalına dönüştürebiliyor. Özellikle son aylarda milyonlarca kart sahibinin başvurduğu asgari ödeme yöntemi, finans dünyasında "görünmez tuzak" olarak anılıyor. Uzmanlar, bu pratiğin kısa vadede rahatlama sunsa da uzun vadede aile bütçelerini çökerttiğini vurguluyor. Peki, asgari ödeme nedir ve neden bu kadar tehlikeli? Gelin, bu konuyu derinlemesine inceleyelim.
Asgari ödeme, kredi kartı ekstresindeki toplam borcun yalnızca bir kısmını –genellikle yüzde 20'sini– ödemek anlamına geliyor. Bankalar, bu seçeneği müşterilerine sunarken, "borcunuzu yönetebilirsiniz" mesajı veriyor. Ancak gerçekte, bu ödeme anaparayı eritmiyor; sadece faiz ve gecikme cezalarını önlüyor. Kalan kısım ise her ay faiz bombardımanına tutuluyor. Düşünün: Aylık 5 bin liralık bir borç için asgari ödeme 1 bin lira olabilir. Ödediğiniz bu tutar, borcun sadece küçük bir dilimini kapatırken, geriye kalan 4 bin lira üzerine aylık yüzde 3-4 civarında faiz ekleniyor. Birkaç ay sonra, o 5 bin lira kolayca 7-8 bin liraya fırlayabiliyor. Bu döngü, özellikle sabit gelirliler için felaket anlamına geliyor.
Finans analistleri, bu durumun yaygınlaşmasının ardında ekonomik zorluklar yattığını belirtiyor. Pandemi sonrası dönemde başlayan tasarruf alışkanlıklarının yerini, bugün zorunlu harcamalara bıraktığını söylüyorlar. Bir analist, konuyu şöyle açıklıyor: “Kullanıcılar asgari ödemeyi yaptığında kartı kullanılabilir sanıyor. Ancak anapara duruyor, faiz ise işlemeye devam ediyor. Birkaç ay içinde borç iki katına çıkabilir. Bu durum, tüketiciyi farkında olmadan borç döngüsüne sokuyor.” Evet, doğru duydunuz; bu bir döngü ve çıkması giderek zorlaşıyor. Milyonlarca Türk vatandaşı, fark etmeden bu tuzağa düşmüş durumda. Merkez Bankası verilerine göre, kredi kartı borçları son bir yılda yüzde 50'nin üzerinde artış gösterdi ve bu büyümenin büyük kısmı asgari ödemelerden kaynaklanıyor.
Peki, bankalar neden bu sistemi teşvik ediyor? Cevap basit: Karlılık. Asgari ödeme yapıldığında, kartınız teknik olarak "gecikmeye düşmüş" sayılmıyor. Bu, bankaların yasal takip masraflarından kurtulmasını sağlarken, aynı zamanda yüksek faiz gelirleri elde etmelerine kapı açıyor. Bileşik faiz mekanizması devreye girdiğinde, her ay ödenmeyen kısma eklenen faiz, bir sonraki ayın faiziyle çarpan etkisi yaratıyor. Sonuç? Borç, geometrik bir hızla büyüyor. Uzmanlar, bu pratiğin bankacılık sektörünün temel gelir kaynaklarından biri olduğunu belirtiyor. Ancak kullanıcılar için tablo karanlık: Yavaş yavaş değil, adeta roket hızıyla artan borçlar, kredi notunu yerle bir edebiliyor. Kredi notu düştüğünde, yeni kredi almak imkansız hale geliyor, mevcut limitler kısılıyor ve hatta maaş kredisi gibi acil ihtiyaçlar için kapılar kapanıyor.
Bu tuzağın en sinsi yanı, bileşik faizin hızı. Kredi kartı faiz oranları, aylık bazda yüzde 2-3 gibi görünse de, yıllık bazda yüzde 40'lara varan bir yük getiriyor. Her ay ödenmeyen borcun faizi, ertesi ayın borcuna eklenerek yeni faiz hesaplanıyor. Bu, matematiksel bir kar topu etkisi yaratıyor. Birçok kişi, "Borcum neden hiç azalmıyor?" diye şikayet ederken, asıl suçlu bu mekanizma. Finans uzmanlarından biri, durumu şöyle özetliyor: “Özellikle birkaç ay asgari ödeme yapan bir kullanıcının borcu, sabit gelirli biri için ödenmesi zor bir seviyeye çıkar.” Örnek verelim: 10 bin liralık bir borçta, üç ay asgari ödeme yaparsanız, faizler devreye girince toplam tutar 12 bin 500 lirayı aşabilir. Dördüncü ayda ise bu rakam 15 bine dayanır. Bu senaryo, Türkiye'deki ortalama kredi kartı kullanıcısının gerçekliği ve milyonları etkiliyor.
Peki, bu tuzaktan nasıl kurtulunur? Uzmanlar, net ve uygulanabilir tavsiyelerle yol gösteriyor. Öncelikle, asgari ödeme yerine mümkün olan en yüksek tutarı ödemek şart. Eğer tam borcu kapatamıyorsanız, en azından asgarinin iki-üç katını hedefleyin. Bu, faizin büyümesini yavaşlatır ve anaparayı eritmeye başlar. İkinci olarak, kredi kartı limitinizi aylık gelirinizin yüzde 30'unu aşmayacak şekilde ayarlayın. Gereksiz harcamalar için kartı kullanmak yerine, nakit bütçe yapın; böylece impulsif alımlar önlenir. Ekstre kesim tarihlerini mutlaka takip edin; ödemeyi son güne bırakmayın ki faiz birikimi minimuma insin.
Bir diğer kritik nokta, otomatik ödeme talimatlarından kaçınmak. Otomatik asgari ödeme, tuzağı derinleştirir; bunun yerine her ay bilinçli bir inceleme yapın ve bütçenize göre ödeme planı oluşturun. Uzmanlar, en ideal yaklaşımın her ay borcun tamamını kapatmak olduğunu vurguluyor. Eğer bu mümkün değilse, o ayki borcun en az yüzde 70-80'ini ödeyin. Ayrıca, birden fazla kredi kartı kullanıyorsanız, hepsini aynı anda yönetmeyin; birini önceliklendirin ve diğerlerini dondurun. Bu stratejiler, sadece borç yükünü azaltmakla kalmaz, kredi geçmişinizi de güçlendirir. Unutmayın, kredi notu sizin finansal geleceğinizin anahtarı; bir düşüş, yıllarca telafi edilemeyebilir.
Sonuç olarak, kredi kartı asgari ödeme alışkanlığı, milyonlarca vatandaşı sessizce ezen bir gerçeklik. Ekonomik dalgalanmaların ortasında, bu tuzak daha da büyüyor. Ancak farkındalıkla ve disiplinli adımlarla kurtulmak mümkün. Bugün bir adım atın: Ekstrenizi kontrol edin, ödeme planınızı gözden geçirin ve uzman tavsiyelerini uygulayın. Geleceğiniz, bu küçük kararlara bağlı. Kredi kartınızı yönetin, yoksa o sizi yönetir – ve bu, kimseye yaramaz.