Türkiye, son dönemde yaşanan ekonomik sıkıntıların ve toplumsal gerilimlerin gölgesinde bir yandan normal hayatına devam etmeye çalışırken, Kırşehir'den gelen haber tüm ülkeyi ayağa kaldırdı. Sadece bir kayboluş vakası olmanın çok ötesinde, ardında devasa bir mağdur kitlesi ve adeta buharlaşan altınlarla dolu bu olay, şehrin sakinlerini derin bir endişe ve öfkeye boğdu. Bir "kısa bir mola" notuyla başlayan bu dram, adaletin peşinde koşanların çığlıklarıyla yankılanırken, yaşananların sıradan bir hırsızlık vakası olmadığını, çok daha derin ve örgütlü bir planın parçası olabileceğini düşündürüyor.
Kırşehir'in kalbinde, yaklaşık on gün önce başlayan bu akıl almaz olayda, kuyumcu dükkanı sahibi Ahmet Durukan ve eşi Dilek Durukan, iş yerlerinin kapısına herkesi şaşkına çeviren bir not bıraktı. Notta, "Kısa bir mola, pazartesi günü görüşmek dileğiyle" yazıyordu. Ancak o pazartesi asla gelmedi. Notun asılmasından bu yana geçen on günlük süre zarfında Durukan çiftinden haber alınamadı. Onlara ulaşamayan ve kendilerinde alacakları bulunan çok sayıda vatandaş, büyük bir panikle soluğu savcılıkta ve emniyette aldı.
Mağdurların art arda yaptığı suç duyuruları üzerine Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı geniş çaplı bir soruşturma başlattı. İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi ve çevik kuvvet ekipleri hızla harekete geçerek kapalı olan kuyumcu dükkanının kepenklerini açtı ve içeride detaylı bir inceleme başlattı. Ancak içerideki manzara, mağdurların en büyük korkularını gerçeğe dönüştürdü: dükkandaki tüm altınların yerinde olmadığı tespit edildi. Bu gelişme, kaybolan çiftin sadece bir "mola" vermediğini, büyük bir dolandırıcılık vakasının işaretlerini taşıdığını gözler önüne serdi.
Olayın mağdurlarından Burcu Akcan, yaşadığı şoku ve çaresizliği dile getirirken yürek burkan detaylar paylaştı. Akcan, kuyumcuya tam 279 gram altınını teslim ettiğini ve karşılığında aldığı çekin karşılıksız çıktığını iddia etti. "Biz Ahmet Durukan ve eşi Dilek Durukan tarafından dolandırıldık," diyen Akcan, ellerinde yazışmalar, çek ve fatura gibi delillerin bulunduğunu belirtti. Mağdur Akcan, son olarak Dilek Durukan'ın telefonunu açıp "Ahmet Bey uyuyor, kalkınca döneceğiz" dediğini, ancak o günden sonra bir daha kimseye ulaşılamadığını ve tüm telefonların kapalı olduğunu anlattı. Yetkililerden çaresizce yardım beklediğini vurguladı.
Başka bir mağdur olan Nakiye Şener ise kendisinin de 150 gram altın zararı olduğunu açıkladı. Şener, "Eski altınlarımızı alıp yenisini vereceklerini söylediler ama vermediler. Dükkanları 10 gündür kapalı. Ben 1 aydır bekliyorum, bazı arkadaşlarım ise 2 aydır bekliyor" diyerek, mağduriyetlerinin aslında daha eski tarihlere dayandığını gözler önüne serdi. Bu ifadeler, kuyumcu çiftinin ortadan kayboluşunun ani bir karar olmadığını, aksine uzun süreli bir hazırlık veya biriken sorunların sonucu olabileceği ihtimalini güçlendirdi.
Soruşturma, kayıp Durukan çiftini bulmak ve mağdurların tam sayısını ile toplam zarar miktarını tespit etmek amacıyla titizlikle sürdürülüyor. Polis ve savcılık, çiftin izini sürmek ve olayın tüm detaylarını aydınlatmak için adeta zamanla yarışıyor. Kırşehir'de yaşanan bu olay, geçmişte de benzer dolandırıcılık vakalarının yaşandığı anları hatırlatırken, bu denli pervasızca bir kayboluşun ve ardında bırakılan büyük mağduriyetin hem yerel halk hem de ülke genelinde kuyumculuk sektörüne olan güveni nasıl etkileyeceği merak konusu. Çiftin bulunması ve adaletin tecelli etmesi, mağdurlar için tek umut ışığı olarak beliriyor. Kırşehir, "kısa bir mola" notunun ardındaki büyük sırrı çözmek için nefesini tutmuş durumda.