Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son dönemde özellikle parti içindeki ‘Mutlak Butlan’ tartışmalarıyla anılan sessizliğini, hem 'İmralı kararı' hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik başlatılan soruşturmaların gölgesinde nihayet bozdu. Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı dikkat çekici açıklamalar, sadece parti tabanını değil, tüm siyaset camiasını derinden sarstı. Kılıçdaroğlu, partinin temel değerlerine dönüş ve radikal bir temizlik çağrısı yaparak, CHP’nin tarihsel misyonunu hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, mesajına “Değerli dostlarım, cefakar yol ve dava arkadaşlarım” diye seslenerek başladı ve partinin sıradan bir siyasi oluşum olmadığının altını çizdi. Tarihsel sorumluluğu vurgulayan deneyimli siyasetçi, “CHP Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisidir. Devleti ve Cumhuriyeti de koruma iradesinin de ta kendisidir. CHP sıradan bir parti değildir,” ifadeleriyle partinin devletle olan organik bağını güçlü bir şekilde hatırlattı.
Partinin temellerinde yatan iki büyük misyona değinen Kılıçdaroğlu, bunlardan ilkinin siyasetin temizliğini sağlamak ve hesap sormak olduğunu belirtti. Bu sorumluluğun gereği olarak, her bir CHP’linin önce hesap vermekten kaçınmaması gerektiğini vurguladı. Bu durumu, “Hesap vermek her bir CHP'linin namus borcudur,” sözleriyle tanımlayarak, parti içindeki herkesi dürüstlüğe davet etti.
Hesap verme zorunluluğunun nedenini açıklarken, siyasetin karşı karşıya olduğu büyük tehlikelere dikkat çekti. Diğer partilerin savrulabileceğini, rüşvet ve yolsuzluk sarmalına bulaşabileceğini, hatta ihanet zincirine tutunabileceğini kabul eden Kılıçdaroğlu, burada bir ayrım yaparak sözlerini sürdürdü. “Ama bakın büyük bir ama ile söylüyorum. CHP rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleri ile anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez,” diyerek partisi için yolsuzluğun bir kırmızı çizgi olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.
Eski Genel Başkan, partinin üzerinde yolsuzluk iddiaları ve iftiralarla ilerleyemeyeceğini sert bir dille belirterek, beklenen değişimin hızla hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. “Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddiaları ile yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir,” çağrısı, partinin acilen bir iç temizlikten geçmesi gerektiği anlamına geliyordu. CHP’nin asıl görevinin, aziz millete bir ‘ahlaki uyanış’ çağrısı yapan öncü bir parti olması gerektiği mesajını verdi.
Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği ikinci büyük misyon ise, Türkiye Cumhuriyeti Devletine istikamet çizme göreviydi. Türkiye’nin sadece kendi sınırları içinde sıkışıp kalmaması gerektiğini, coğrafi ve tarihsel derinliğinin farkında olunması gerektiğini belirtti. “Türkiye Cumhuriyeti at sürdüğü ve şehit verdiği coğrafyalarda sıkışamaz. Gönül bağı kurduğu kardeş milletler sofrasında sıkıştırılamaz sıkışıklığa gelemez,” diyerek, ülkenin geniş bir alanda söz sahibi olması gerektiğini ifade etti.
Bu noktada, Ortadoğu başta olmak üzere bölgesel çıkarların önemine vurgu yaparak, uluslararası aktörlere karşı devletin menfaatlerinin korunması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “CHP Ortadoğu'da tökezlememizi bekleyen İsrail ve ABD belasını bertaraf etmek ve devletin Ali menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır,” diyerek partiyi siyaset üstü bir sorumluluk almaya davet etti. Bu görevin risk almayı ve elini taşın altına koymayı gerektirdiğini sözlerine ekledi.
Son olarak, milletin CHP’den beklentisinin kardeşlik sürecinde öncü rol oynaması ve sürece yön vermesi olduğunu hatırlattı. Tarihin doğru tarafında yer almanın cesaret ve kararlılık gerektirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, mesajını şu kararlı sözlerle noktaladı: “Tarih önünde aziz milletimizle hak hukuk ve adalet yürüyüşüne devam edeceğiz. Sağlıcakla kalın.” Bu açıklama, partinin geleceğine dair atılacak adımların temelini oluşturacak sarsıcı bir manifestonun başlangıcı olarak yorumlandı.




