Türk siyasetinin kalbi, son günlerde hiç olmadığı kadar hızlı atıyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin iç dünyasında yaşanan çalkantılar, dışarıya taşmış durumda ve bu durum, partinin geleceğini belirsiz bir yola sürüklüyor. Yılların birikmiş hesaplaşmaları, mahkeme salonlarında hayat buluyor. Parti içi dinamikler, dış etkenlerle birleşince, adeta bir gerilim filmi senaryosuna dönüşüyor. Bu süreçte, adaletin terazisi nasıl dengelenecek, henüz kimse tam olarak bilmiyor. Ancak, kulislerde fısıldananlar, büyük bir değişimin kapıda olabileceğini işaret ediyor. Parti yöneticileri, üyeler ve hatta seçmenler, bu gelişmeleri soluksuz izliyor.
Olayın kökleri, CHP'nin 38. Olağan Kongresi'ne uzanıyor. Bu kongre, partinin yönetimini belirleyen kritik bir dönüm noktasıydı. Ancak, kongre sırasında yaşanan usulsüzlük iddiaları, hızla yargıya taşındı. Ankara'da görülen dava, partinin en üst seviyedeki kararlarını sorguluyor. Bu sırada, İstanbul İl Kongresi de benzer tartışmaların odağında. İl yönetimi seçimleri, delegelerin katılımı ve oy kullanma süreçleri, çeşitli itirazlara konu oldu. Parti içi muhalif sesler, bu kongrelerin adil olmadığını savunarak, mahkemelere başvurdu. Bu başvurular, sadece yerel bir mesele olmaktan çıkıp, ulusal bir krize evrildi. Siyasi yorumcular, bu durumun CHP'nin birlikteliğini test ettiğini söylüyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu süreçte önemli açıklamalar yaptı. Tunç, TRT Haber'de katıldığı bir programda, "Siyasi partilerimizin böyle bir durumla karşı karşıya kalmasını bir siyasetçi olarak hiçbirimiz istemeyiz. Her şey kanuna, Anayasa'ya, Siyasi Partiler Kanunu'na göre yürüsün isteriz" diyerek, yargı sürecinin hassasiyetini vurguladı. Devamında, "Verilen karar bir tedbir kararı. Kurultay delegesinin başvurusu üzerine verilen bir karar ve yargılama süreci bu. Bir taraftan ceza soruşturması, ceza davaları, bir taraftan da Asliye Hukuk Mahkemesi'nde Siyasi Partiler Kanunu ve Dernekler Kanunu'na atıfla yapılan davalar var" diye ekledi. Tunç'un bu sözleri, davaların birbirini etkileyebileceğini ima ediyordu. Bakan, "Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde" diyerek, İstanbul ve Ankara davaları arasındaki bağlantıya dikkat çekti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu gelişmeler karşısında sessiz kalmadı. Parti kaynaklarına göre, Özel, yargı sürecini yakından takip ediyor ve partinin kurumsal kimliğini korumak için adımlar atıyor. Ancak, Özel'e yönelik bir saldırı olayı da gündemi meşgul ediyor. Üçüncü duruşması görülen yumruklu saldırı davasında, saldırgan Selçuk TGoğlu, SEGBİS yoluyla katıldı. Duruşmada, Özel'in avukatı Sedat Aslantaş, müvekkilinin haklarını savundu. Sahra Atilla, duruşmayı takip eden gazeteci olarak, "Sahara tedavi duruşması az önce başladı. Normalde saat 11'de başlaması bekleniyordu. Ancak yargıcın önünde iki dosya daha vardı" diyerek, gecikmeyi aktardı. Atilla, devamında, "Şimdi duruşma başladı" diye ekledi. Bu saldırı, partideki gerilimi daha da artırdı.
İstanbul İl Kongresi'ndeki gelişmeler, ayrı bir heyecan dalgası yaratıyor. Kongrede seçilen yönetim, tedbiren görevden uzaklaştırıldı. Bu karar, parti içinde şok etkisi yaptı. Özgür Çelik'in başkanlığındaki yönetim, geçici bir kurul tarafından devralındı. Bu kurulun başına getirilen isimler, parti tarihinde tartışmalı figürler olarak anılıyor. Sosyal medyada, bu kararın arkasında siyasi hesaplaşmalar olduğu konuşuluyor. Parti delegeleri, kongrenin iptali için açılan davada, usulsüzlükleri delillerle ortaya koydu. Bu süreç, CHP'nin iç demokrasisini sorgulatıyor. Bakan Tunç, bu konuda da, "İstanbul İl Kongresi ile ilgili olarak dün açıklanan karar, henüz dava devam ediyor. Burada davanın esasıyla ilgili olarak kimin haklı, kimin haksız, bu konuda değerlendirmeyi yapacak olan elbette ki yargı makamıdır" diyerek, yargıya güveni vurguladı.
Ankara'daki dava ise, partinin genel merkezini doğrudan etkiliyor. 38. Olağan Kurultay ve 21. Olağanüstü Kurultay'ın iptali istemiyle açılan dava, kritik bir aşamada. Mahkeme, delilleri inceliyor ve tanıkları dinliyor. Bu dava, CHP'nin liderlik yapısını kökünden değiştirebilir. Parti içi kaynaklar, olası bir iptal kararının, yeni bir kurultay sürecini tetikleyeceğini söylüyor. Ancak, bu süreçte yaşanabilecek gecikmeler, partiyi belirsizliğe sürükleyebilir. Siyasi analistler, bu durumun muhalefetin gücünü zayıflatabileceğini belirtiyor. Tunç, "Sonuçta kararı mahkeme verecektir ve bu mahkemenin kararı da itiraza, istinafa ve temyize tabi olacaktır" diyerek, sürecin uzun olabileceğini ima etti.
Tüm bu gelişmeler arasında, bir başka olay gündemi sarsıyor. Enrico Macias'ın Harbiye'deki konseri, sosyal medyadaki protesto çağrıları nedeniyle iptal edildi. Vali Yardımcısı, "Yoğun çağrılar nedeniyle etkinlik yasaklandı" açıklaması yaptı. Bu, kültürel etkinliklerin siyasi gerilimlerden nasıl etkilendiğini gösteriyor. Parti içinde, bu tür olayların morale etkisini tartışanlar var. Öte yandan, Milli Savunma Bakanlığı'ndan gelen bilgi notu, gündemi dağıtmaya yetmedi. Haber sunucusu, "Bakanlıktan bilgi metni geldi. Özür dilerim, peş peşe mesajlar aldım" diyerek, hızlı gelişmeleri aktardı.
Şimdi, asıl bomba patlıyor. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı ve 21. Olağanüstü Kurultayı'nın iptali davasında, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden kritik bir talepte bulundu. Mahkeme, CHP İstanbul İl Kongresi'nin iptaline ilişkin ceza ve hukuk dosyalarını istedi. Haber sunucusu, "Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 38. kongresinin iptali davasını gören mahkeme, İstanbul İl Kongresi ile ilgili sivil ve ceza dava dosyalarının ilgili mahkemelerden gönderilmesini talep etti" diyerek, bu gelişmeyi duyurdu. Devamında, "15 Eylül'de görülecek davayı etkileyeceği bilinmiyordu ama şimdi bu haberle, oradan da tedbir kararı gelebilir" diye ekledi. Bu talep, Bakan Tunç'un "Birbirini etkiler" sözlerini doğruluyor gibi. Bu bağlantı, CHP'nin geleceğini tamamen değiştirebilir ve yeni bir siyasi depreme yol açabilir.