Ekonomi-Piyasalar

Karahan'dan Enflasyon Sürprizi: Yıl Sonu Tahmini Ne Oldu?

Merkez Bankası Başkanı Karahan'ın son raporu piyasaları karıştırdı! Enflasyon hedefleri revize mi edildi? Gıda şokları ve faiz indirimleri neler getiriyor? Bu açıklama ekonomiyi nasıl etkileyecek, merakla bekleyin ve şaşırtıcı detayları kaçırmayın!

Türkiye ekonomisinin nabzını tutan enflasyon verileri, her ay olduğu gibi bu kez de tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Yılın son çeyreğine girerken, Merkez Bankası'nın politikaları hem yatırımcıların hem de vatandaşların gündemini meşgul ediyor. Özellikle gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar ve küresel enerji maliyetleri gibi faktörler, enflasyonun seyrini belirsiz kılıyor. Piyasalar, yeni raporun getireceği sinyalleri adeta nefeslerini tutarak bekliyor. Bu rapor, sadece rakamlarla sınırlı kalmayacak; önümüzdeki yılların ekonomik yol haritasını da çizecek nitelikte. Peki, bu yol haritası ne yöne işaret ediyor? Beklentilerle gerçekler arasındaki fark, ekonomiyi nasıl etkileyecek?

Asıl heyecan, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın açıkladığı yılın son enflasyon raporunda yatıyor. Rapor, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 31 ile 33 aralığına yükselttiğini ortaya koydu. Bu revizyon, önceki tahmin olan yüzde 25-29 bandından belirgin bir sapma gösteriyor ve piyasalarda anında yankı buldu. Karahan, bu değişikliğin arkasında başta gıda fiyatlarındaki arz şokları olmak üzere çeşitli risklerin yattığını vurguladı. Gıda enflasyonunun son aylarda tahminlerin üzerinde seyretmesi, dezenflasyon sürecini yavaşlatan en kritik unsur olarak öne çıkıyor. Buna rağmen, banka sıkı para politikası duruşunu koruma kararlılığını yineledi, ki bu da gelecekteki faiz hamlelerine dair ipuçları veriyor.

Raporun detaylarına inildiğinde, 2026 yılı için enflasyon tahmin aralığının yüzde 13 ile 19 arasında sabit tutulduğu görülüyor. Bu, önceki raporlarla tutarlı bir çizgi izlerken, ara hedeflerde herhangi bir değişiklik yapılmadı. 2025 için ara hedef yüzde 24, 2026 için yüzde 16 ve 2027 için yüzde 9 olarak korunuyor. Karahan, bu ara hedeflerin olağanüstü gelişmeler olmadıkça güncellenmeyeceğini belirterek, tahmin aralıklarının esneklik sağladığını ifade etti. Bu sistem, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele stratejisinde bir yenilik olarak dikkat çekiyor; hedefler sabit kalırken, tahminler ekonomik verilere göre revize edilebiliyor. Bu yaklaşım, politika yapıcıların hem gerçekçi hem de iddialı bir çerçeve çizmesine olanak tanıyor.

Karahan'ın sunumunda yer alan ekonomik göstergeler de raporu zenginleştiriyor. Üçüncü çeyrekte yurt içi talebin ivme kaybettiği belirtilirken, satış ve tüketim sezonunun bu dönemde yavaşladığına işaret ediliyor. İthalatın gerilemesi, cari işlemler açığının ikinci çeyrekte bir miktar artmakla birlikte ılımlı seyrettiğini gösteriyor. İş gücü piyasasına gelince, manşet işsizlik oranının yatay kaldığı, ancak Bileşik İşgücü Piyasası Endeksi'nin zayıf seyrini sürdürdüğü vurgulanıyor. Bu veriler, ekonominin yumuşak iniş senaryosuna uyum sağladığını ima etse de, enflasyonist baskıların devam ettiği uyarısını da içeriyor. Özellikle, yılın geri kalanında dezenflasyonist görünümün korunacağı öngörüsü, yatırımcılara umut verirken, gıda ve enerji gibi kırılgan alanlardaki riskler dikkat çekiyor.

Enflasyon gerçekleşmelerine dair inceleme yapıldığında, son iki ayda tahmin aralığının üzerinde seyir dikkat çekiyor. Karahan, bu gelişmenin arka planında gıda fiyatlarındaki risklerin bulunduğunu belirterek, sıkı duruşla ana eğilimdeki düşüşü sağlamakta kararlı olduklarını dile getirdi. Türk Lirası'ndaki değer kaybının enflasyon sonrası zayıfladığı öngörüsü, döviz kurlarının dezenflasyon sürecine etkisini minimize etme çabasını yansıtıyor. Kira enflasyonu ise kırılmadan dirençli izlenmekle birlikte, son aylarda yavaşlama sinyalleri veriyor. Ekim ayında enflasyon beklentilerindeki yönelimin yavaşladığı belirtilirken, beklentilerin hâlâ tahminlerin üzerinde kaldığına dikkat çekiliyor. Başta gıda olmak üzere enflasyon beklentilerinin dezenflasyon sürecini yavaşlattığı tespiti, politika yapıcılar için önemli bir uyarı niteliğinde.

Para politikası cephesinde ise Ekim ayında indirim yapılarak politika faizinin yüzde 39,5'e çekildiği hatırlatılıyor. Bu hamle, enflasyonla mücadelede esneklik sağlarken, aynı zamanda büyüme hedeflerini desteklemeyi amaçlıyor. Karahan, ana piyasada enflasyonun düşme sürecinin yavaşladığına işaret ederek, petrol fiyatları ve küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edildiğini açıkladı. Petrol fiyatlarındaki düşüş eğilimi, ithalat maliyetlerini hafifletebilirken, küresel büyümenin zayıflaması Türkiye'nin ihracatını etkileyebilir. Bu revizyonlar, raporun sadece iç dinamiklere değil, dış etkenlere de duyarlı olduğunu gösteriyor. Cari işlemler dengesi açısından, açığın tarihsel düşük seviyelerde ılımlı seyrettiği vurgulanarak, ithalatın yılın ikinci yarısında hız kestiği belirtiliyor.

Raporun getirdiği bu detaylar, ekonomistlerin ve analistlerin tartışmalarını alevlendiriyor. Örneğin, gıda enflasyonunun arz şoklarından kaynaklanması, tarım politikalarının acil revizyon ihtiyacını gündeme getiriyor. Karahan'ın "Sıkı duruşumuzla ana eğilimdeki düşüşü sağlamakta kararlıyız" ifadesi, Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflerine bağlılığını pekiştiriyor. Ancak, 2025 tahmininin yukarı çekilmesi, yıl sonu enflasyon oranının Ekim 2025'teki yüzde 32,87'lik seviyesinden daha da yükseleceğine dair sinyaller veriyor. Piyasa beklentileri yüzde 33,2 civarındayken, bu revizyonun biraz altında kalması bile olumlu karşılanıyor. 12 ay sonrası TÜFE beklentisinin yüzde 23,26'ya yükselmesi, orta vadeli enflasyon baskılarının hafiflemediğini gösteriyor.

Daha geniş bir perspektiften bakıldığında, bu rapor Orta Vadeli Program'la uyumlu bir çizgi izliyor. 2025 sonu enflasyon hedefi yüzde 28,5 olarak belirlenmişken, tahmin aralığının üzerine çıkması, ek önlemlerin gerekliliğini ortaya koyuyor. 2026 için yüzde 16'lık ara hedefin korunması, dezenflasyon yol haritasının bozulmadığını teyit ediyor. Küresel büyüme tahmininin aşağı çekilmesi, jeopolitik riskler ve enerji piyasalarındaki belirsizliklerden kaynaklanıyor. Petrol fiyatlarının stabilizasyonu, ithalat faturasını yönetmede kilit rol oynayacak. Yurt içi talepteki ivme kaybı ise, tüketim harcamalarının kontrollü bir yavaşlamaya işaret ettiğini gösteriyor; bu da enflasyonun talepten kaynaklı kısmını sınırlayabilir.

Karahan'ın konuşmasında değinilen iş gücü piyasası dinamikleri de raporu tamamlıyor. Üçüncü çeyrekte manşet işsizliğin yatay seyretmesi, istihdamın dirençli olduğunu ima etse de, Bileşik Endeks'in artışı zayıf bir toparlanmayı yansıtıyor. Bu durum, ücret baskılarının enflasyona yansımasını sınırlayabilir, ancak gıda gibi yönetilemez kalemlerdeki artışlar dengeleri bozuyor. Enflasyon beklentilerinin yavaşlaması, iletişim politikasının başarısını gösterirken, hâlâ yüksek seviyede kalması eğitim ve farkındalık kampanyalarının önemini artırıyor. Merkez Bankası, bu beklentileri yönetmek için şeffaf raporlama ve düzenli güncellemelerle güven inşasına odaklanıyor.

Sonuç olarak, yılın son enflasyon raporu, Türkiye ekonomisinin karşılaştığı zorlukları net bir şekilde ortaya koyuyor. 2025 tahmininin revize edilmesi şaşırtıcı olsa da, ara hedeflerin korunması umut verici. Karahan'ın vurguladığı dezenflasyonist görünüm, sıkı politikalarla desteklenirse, 2026'ya daha sağlam bir giriş yapılabilir. Piyasalar bu raporu sindirirken, önümüzdeki aylarda gıda fiyatları ve küresel gelişmeler belirleyici olacak. Ekonomik aktörler, bu yol haritasını yakından takip ederek, hem riskleri hem fırsatları değerlendirecek. Bu rapor, sadece rakamlar değil; geleceğe dair bir vizyon sunuyor ve Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinde yeni bir sayfa açıyor. Takipte kalın, çünkü bu veriler günlük hayatınızı doğrudan etkileyecek.