İstanbul. Tarihin ve medeniyetlerin beşiği, milyonların gözdesi. Ancak bu göz kamaştırıcı şehrin üzerinde yıllardır hiç bitmeyen bir korku bulutu dolaşıyor: Büyük İstanbul Depremi. Fay hatları, kırılma potansiyelleri ve olası senaryolar her köşe başında konuşuluyor, herkesin aklında tek bir soru var: "Ne zaman?" İşte bu tedirgin bekleyiş sürerken, yıllardır süre gelen tüm inançları alt üst eden bir açıklama geldi. Bir jeolog, büyük deprem beklentisinin yanlış bir fay hattına odaklandığını, asıl gerçeğin çok daha farklı olduğunu öne sürdü. Bu görüş, diğer uzmanların sert tepkisiyle karşılaştı ve kamuoyunda büyük bir şaşkınlık yarattı.

İstanbul’u bekleyen büyük tehlikenin, haritalarda sıkça gösterilen Adalar Fay hattından geleceği düşünülüyordu. Ancak Jeolog Şener Üşümezsoy, katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalarla ezberleri bozdu. Ekran başındaki herkesi şaşkına çeviren Üşümezsoy, “Adalar Fayı jeolojik olarak ölü bir faydır, bu hatta deprem aktivitesi sıfırdır” dedi. Yıllardır süregelen tüm senaryoları bir kenara atan bu iddia, tartışmaları alevlendirdi. Üşümezsoy, 1999 depreminin enerjisinin Batı Marmara’ya doğru değil, Yalova ve Çınarcık hattı boyunca devam ettiğini, bu yüzden de İstanbul’un hemen dibinde büyük bir fay hattının aktif olmadığını savundu. Haritalar ve tarihi deprem kayıtları üzerinden yaptığı analizlerle, Adalar Fayının kırılmadığını ve dolayısıyla büyük bir risk taşımadığını anlattı.

Bu sarsıcı açıklama, deprem uzmanları arasında derin bir fikir ayrılığına yol açtı. Prof. Dr. Naci Görür, Şener Üşümezsoy’un bu iddialarına sert bir dille karşı çıkarak, "Halka yanlış bir mesaj veriliyor. Bu tür söylemler kamuoyunda bir rehavet oluşmasına neden oluyor" dedi. Görür, Marmara Denizi’ndeki fay hattının tek parça değil, iki farklı segmentten oluştuğunu ve bu segmentlerin 7’nin üzerinde bir deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Bu karşıt görüşler, kafaları daha da karıştırarak İstanbul’un jeolojik kaderi üzerine büyük bir bilinmezlik yarattı.

Uzmanlar arasındaki bu çarpıcı anlaşmazlık devam ederken, Şener Üşümezsoy asıl riskin nerede olduğunu da gözler önüne serdi. Bütün dikkatleri Adalar’dan alıp şehrin bambaşka bir noktasına çeviren Üşümezsoy, Silivri ve Kumburgaz arasındaki fay hattına işaret etti. Üşümezsoy'a göre, kırılması muhtemel olan tek fay burasıdır ve bu hattın en fazla 6.5 büyüklüğünde bir deprem üretebileceğini belirtti. Bu görüş, yıllardır 7'nin üzerinde bir deprem beklentisiyle yaşayan İstanbul halkı için bir umut ışığı mıydı, yoksa yeni bir riskin habercisi miydi?

Uzmanların bu tartışmaları sürerken, yetkililer de deprem hazırlıklarına devam ediyor. Halk, olası bir deprem anında yapılması gerekenler konusunda bilgilendiriliyor ve toplanma alanları belirleniyor. Ancak asıl soru hala havada asılı duruyor: Büyük bir deprem bekleyişinde olanların endişesi yersiz miydi? Yoksa bilim dünyasındaki bu görüş ayrılığı, şehrin kaderini belirleyecek daha büyük bir gerçeği mi saklıyordu? İşte tüm bu soruların cevabı, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un iddia ettiği gibi, şehrin batı yakasındaki o sessiz fay hattında yatıyor olabilir. Bilim dünyası kendi içinde bir karara varana kadar, İstanbul’un üzerinde asılı duran o büyük gizem perdesi aralanmış değil.

Bursa Mudanya Orman Yangını Kontrol Altına Alındı Ekiplerin Havadan ve Karadan Mücadelesi ile Felaket Önlendi
Bursa Mudanya Orman Yangını Kontrol Altına Alındı Ekiplerin Havadan ve Karadan Mücadelesi ile Felaket Önlendi
İçeriği Görüntüle