İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), vatandaşların en hassas noktalarından birine dokunan bir zam dalgasıyla gündeme oturdu: Mezarlık ücretleri, 2026 yılı için %200 oranında artırılacak. Bu karar, İBB Tarife Komisyonu ve Ulaşım ve Trafik Komisyonu tarafından hazırlanan tekliflerde yer alıyor ve ekim ayı İBB Meclisi toplantısında komisyonlara sevk edilmiş, yarınki oturumda nihai oylamaya sunulması bekleniyor.
Zamlar, sadece mezarlıklarla sınırlı kalmıyor; otopark ücretleri, imar dosyaları, zabıta işlemleri, sosyal tesisler, ağaç budama kesme hizmetleri ve hatta lüks araç taşımacılığı belgeleri gibi onlarca kalemi kapsıyor. Bu geniş kapsamlı artışlar, ekonomik krizin gölgesinde halkın günlük hayatını ve ölüm sonrası masraflarını doğrudan vururken, cenaze törenlerinin maliyetini katlayarak aileleri zor duruma düşürecek. Özellikle mezarlık ücretlerindeki astronomik yükseliş, sosyal medyada "Mezarlara bile zam, hayat pahalılaşıyor" yorumlarını tetikledi; zira mevcut 17.904 TL olan bir mezar yeri ücreti, 53.712 TL'ye fırlarken, boş mezar yerleri 334.896 TL'ye ulaşacak. Bu teklifler, İBB'nin sürdürülebilir kentsel ulaşım planı ve hizmet maliyetlerindeki artış gerekçelerine dayandırılıyor; ancak muhalefet partileri, bu zamların halkın sırtına ek yük bindirdiğini savunarak, meclis kürsüsünden itirazlarını yükseltiyor. Karar, sadece finansal bir düzenleme değil; ölümün bile ticarileştiği bir dönemin simgesi olarak tarihe geçebilir, zira İstanbul'un kalabalık nüfusu göz önüne alındığında, binlerce aileyi etkileyecek.
Mezarlık ücretlerindeki zamların detayları, teklif metninde kalem kalem sıralanmış ve en çarpıcı olanı, standart bir mezar yeri bedelinin neredeyse üçe katlanması. Karacaahmet, Nakkaştepe, Çengelköy 1. Kısım, Zincirlikuyu, Aşiyan, Nafibaba, Ulus ve Abide-i Hürriyet gibi İstanbul'un en bilinen mezarlıklarında uygulanacak bu artış, cenaze masraflarını yeniden yapılandırıyor. Mevcut durumda bir yetişkin için mezar yeri ücreti 17.904 TL iken, %200 zamla 53.712 TL'ye yükselecek; bu, bir ailenin orta halli bir cenaze töreni için ayırdığı bütçenin önemli bir kısmını yutacak. Çocuk cenazeleri için ayrılan yer bedeli de aynı oranda etkilenecek: 17.904 TL'den 53.712 TL'ye çıkarak, en masum kayıplarda bile ekonomik baskıyı artıracak. Cenazenin yanındaki boş yer bedeli ise 55.824 TL'den 167.472 TL'ye, boş mezar yeri ise 111.632 TL'den 334.896 TL'ye sıçrayacak. Bu rakamlar, teklifin Anadolu Ajansı kaynaklı raporlarında yer alıyor ve İBB'nin enflasyon, bakım maliyetleri ve personel giderlerindeki yükselişi gerekçe gösterdiği anlaşılıyor. Ancak, bu artışların pratikte ne anlama geldiği, sosyal yardım alan aileler için bir kabus: Zira düşük gelirli haneler, mezarlık masraflarını karşılamak için borçlanmak zorunda kalabilir. Teklif, mezarlık hizmetlerinin sadece yer tahsisiyle sınırlı kalmadığını; bakım, defin ve çeşme su kullanımı gibi ek kalemleri de kapsadığını belirtiyor.
Örneğin, çeşme su kullanım bedeli 61.600 TL'den tam 500.000 TL'ye fırlayarak, cenaze sonrası ritüelleri bile lüks hale getiriyor. Bu durum, İstanbul'un 16 milyonluk nüfusuyla en fazla cenaze işleminin yapıldığı şehirde, belediyenin gelirlerini artırma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor; fakat eleştirmenler, bu politikayı "ölüm vergisi" olarak nitelendirerek, vicdani bir sorgulamaya davet ediyor.
Zam furyasının mezarlıklarla sınırlı kalmaması, teklifin geniş kapsamını ortaya koyuyor ve imar, zabıta ile ulaşım hizmetlerini de vuruyor. İmar dosyaları incelemesi için %100 zam öngörülürken, mevcut ücret belirtilmese de, bu artış inşaat sahiplerini ve mimarları doğrudan etkileyecek; zira bir dosya incelemesi, binlerce liradan on binlere sıçrayabilir. İmar harita işlemleri ücretlerine %10, inşaat istikamet rölövesi ücretlerine %20, adres yönetim şefliği ücretlerine %33 ve yapı kullanma izin belgesi ücretlerine %40 zam yapılması, emlak sektörünü hareketlendirecek. Bu kalemler, İstanbul'un hızlı kentleşmesi göz önüne alındığında, on binlerce vatandaşı ilgilendiriyor; örneğin, bir yapı izin belgesi için %40 artış, küçük esnafın maliyetlerini kabartarak, yeni iş yerleri açma hayallerini erteletecek. Zabıta işleri tarafında ise söküm ücretleri adeta uçuyor: Cam grafik tipi reklam sökümü 120 TL'den 2.000 TL'ye, vinil tipi 75 TL'den 500 TL'ye, ışıklı ve ışıksız tabela veya pano sökümü ise 390 TL'den 1.500 TL'ye yükseltiliyor. Bu zamlar, sokak esnafı ve reklamcılar için bir darbe niteliğinde; zira zabıta müdahaleleri sonrası cezai harçlar, işletmelerin cirosunu eritecek. Ağaç budama ve kesme ücretlerine %40, hal iş yeri devir işlem bedellerine %50 zam yapılması ise, yeşil alan çalışmaları ve ticaret hayatını vuruyor; bir hal esnafı, iş yeri devri için neredeyse iki katı para ödeyecek. Sosyal tesislerdeki yiyecek ücretlerinde %27'ye varan artışlar, İBB'ye bağlı kafeterya ve restoranların menülerini pahalılaştırırken, dar gelirlilerin dinlenme alanlarını bile kısıtlıyor. Bu geniş yelpaze, teklifin sadece enflasyon ayarlaması olmadığını; belediyenin gelirlerini çeşitlendirme hamlesi olduğunu gösteriyor, ancak muhalefet bu yaklaşımı "halkı soyma politikası" olarak eleştiriyor.
Ulaşım ve otopark ücretlerindeki zamlar, İstanbul trafiğinin kaotik yapısını daha da karmaşıklaştıracak nitelikte. Lüks otomobille yolcu taşımacılığı geçici yetki belgesi 245.248 TL'den 500.000 TL'ye, geçici araç izin belgesi ise 6.656 TL'den 20.000 TL'ye fırlıyor; bu, taksi ve özel şoförlük sektörünü sarsarken, servis güzergah kullanım izin belgeleri 614 TL'den 10.000 TL'ye çıkarak, okul ve personel servislerini etkileyecek. Otopark ücretleri ise en çok tartışılan kalemlerden: Fatih ve Tarihi Yarımada ile Kadıköy Rıhtım bölgelerinde, 1 saate kadar 150 TL'den 200 TL'ye (%33,3 zam), 1-2 saat arası 180 TL'den 240 TL'ye, 2-4 saat arası 220 TL'den 300 TL'ye, 4-8 saat arası 275 TL'den 380 TL'ye, 8-12 saat arası 350 TL'den 450 TL'ye ve 12-24 saat arası 500 TL'den 550 TL'ye yükseltiliyor. Bu artışlar, İBB'nin Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planı kapsamında trafiği azaltma hedefiyle bağdaştırılıyor; ancak pratikte, araç sahiplerinin cebini yakarken, toplu taşıma kullanımını teşvik etmek yerine öfkeyi körükleyebilir. İstanbul'un dar sokaklarında park sorunu yaşayan binlerce sürücü, bu zamlarla günlük masraflarını yeniden hesaplamak zorunda kalacak; örneğin, bir iş günü için otopark ücreti 300 TL'yi aşabilecek. Teklif metni, bu ücretlerin enflasyon ve bakım maliyetlerine dayandırıldığını belirtiyor; fakat eleştirmenler, zam oranlarının enflasyonun ötesinde olduğunu savunarak, belediyenin kaynak yaratma baskısını işaret ediyor. Bu kalemler, yarınki meclis toplantısında AK Parti ve MHP'li üyelerin oylarıyla şekillenecek; muhalefet ise kısmi indirimler için önerge vermeyi planlıyor.
Teklifin arka planı, İBB'nin 2026 bütçe hazırlıklarına uzanıyor ve ekim ayı meclis oturumunda komisyonlara sevk edilen maddelerin bir uzantısı. İBB yönetimi, hizmet kalitesini artırmak ve personel giderlerini karşılamak amacıyla bu zamları zorunlu gördüğünü belirtiyor; ancak rakamların büyüklüğü, sosyal yardım mekanizmalarının yetersizliğini ortaya koyuyor. Örneğin, mezarlık ücretlerindeki %200 artış, düşük gelirli aileler için cenaze yardımlarını gündeme getirirken, İBB'nin mevcut sosyal destek fonlarının bu yükü kaldırıp kaldıramayacağı soru işareti. Benzer zamlar, geçmiş yıllarda su, doğalgaz ve ulaşım ücretlerinde görülmüştü; bu seferki dalga ise ölüm ve defin gibi hassas alanlara dokunarak, kamu vicdanını daha fazla yaralıyor. Anadolu Ajansı kaynaklı raporlar, teklifin teknik detaylarını aydınlatırken, İBB yetkilileri henüz resmi bir açıklama yapmadı; ancak meclis öncesi kulislerde "enflasyon ayarlaması" savunması hâkim. Bu durum, İstanbul'un megaşehir statüsünün getirdiği maliyetleri halka yansıtma politikasını pekiştiriyor; zira 16 mezarlıkta uygulanacak zamlar, yıllık binlerce cenazeyi etkileyecek. Muhalefet partileri, CHP öncülüğünde, zam oranlarının revize edilmesi için alternatif teklifler hazırlıyor; örneğin, mezarlık ücretlerinde %50 sınırı önerisi masada. Bu tartışmalar, yarınki meclis oturumunu gergin kılacak; zira oylama, İBB'nin halk odaklı yönetim iddiasını test edecek.
Zam tekliflerinin kamuoyundaki yansımaları, sosyal medyada hızla yayılıyor ve "Mezarlara zam, hayatta zorluk" ironileriyle dolu. Vatandaşlar, enflasyonun yüzde 50'leri aştığı bir ortamda, bu artışların günlük hayatta nasıl bir yük oluşturacağını tartışıyor; bir Twitter kullanıcısı, "Cenaze masrafı ev kirası gibi olacak, mezarlıkta bile kredi mi çekeceğiz?" diye sordu ve binlerce etkileşim aldı. Esnaf ve inşaatçılar, imar ve zabıta zamlarından şikayet ederken, araç sahipleri otopark ücretlerindeki %33'lük sıçramayı "trafik cezası" olarak nitelendiriyor. Bu tepkiler, İBB'nin halkla ilişkiler stratejisini zorluyor; zira Ekrem İmamoğlu yönetimi, hizmet odaklı imajını korumaya çalışırken, zamlar muhalefetin elini güçlendiriyor. Uzmanlar, bu kalemlerin bütçe açığını kapatmak için kullanıldığını savunurken, "Zamlar, gelir adaletsizliğini derinleştirir" diyor; örneğin, sosyal tesislerdeki %27'lik yiyecek artışı, emeklilerin dinlenme alanlarını bile pahalılaştırıyor. Hal esnafı, devir ücretlerindeki %50 zamla iş değiştirmeyi erteleyecek; zabıta sökümlerindeki 10 kat artış ise, sokak reklamlarını etkileyecek. Bu geniş etki alanı, teklifin sadece teknik bir ayar olmadığını; ekonomik politikaların bir yansıması olduğunu gösteriyor. İBB, zamlara karşı sosyal yardım paketleri duyurabilir; ancak şimdilik sessizlik hâkim.
Mezarlık zamlarının en dramatik yanı, çocuk cenazeleri ve boş yer bedellerindeki yükseliş; zira 53.712 TL'lik çocuk mezar yeri ücreti, ailelerin duygusal ve mali yükünü katlıyor. Çeşme su kullanım bedelinin 500.000 TL'ye çıkması, defin ritüellerini bile etkileyecek; bu, kültürel geleneklerin ticarileşmesi olarak yorumlanıyor. İmar zamları ise, kentsel dönüşümü yavaşlatabilir; %40'lık yapı izin belgesi artışı, yeni konut projelerini frenleyecek. Otopark ücretlerindeki saatlik bazlı artışlar, Tarihi Yarımada gibi turistik bölgelerde ziyaretçileri caydırabilir; 24 saatlik 550 TL, bir gecelik konaklamayı pahalılaştırıyor. Servis izinlerindeki 10.000 TL'lik sıçrama, okul taşımacılığını etkileyecek; lüks araç belgelerindeki 500.000 TL, şoförlük sektörünü daraltacak. Ağaç budama ücretlerindeki %40 zam, yeşil alan bakımını belediyelere yüklerken, hal devirlerinin %50 artışı ticaret hayatını vuruyor. Sosyal tesislerdeki %27 zam, İBB parklarındaki çay-kahve fiyatlarını kabartacak; zabıta sökümlerindeki 2.000 TL'lik cam grafik ücreti, reklamcıları iflasın eşiğine getirebilir. Bu kalemler, teklifin mikroekonomik etkilerini gösteriyor; enflasyon hedefleri aşılırken, zamlar kısır döngüyü besliyor.
Teklifin yarınki meclis oylaması, İstanbul'un siyasi haritasını yeniden çizebilir. AK Parti ve MHP'li üyeler, zamları desteklerken, CHP ve İYİ Parti kısmi revizyon talep edecek; bu, koalisyon dinamiklerini test edecek. İBB yönetimi, zam gelirlerini altyapı yatırımlarına aktaracağını vaat etse de, geçmiş uygulamalar şüphe uyandırıyor. Vatandaşlar, online imza kampanyaları başlatarak, "Mezarlara zam değil, adalet" çağrısı yapıyor; bu hareket, ulusal medyada yankı buldu. Uzman ekonomistler, bu artışların bütçe disiplinini sağladığını söylerken, sosyal adalet açısından eleştiriyor; "Ölüm bile lüks olmamalı" diyorlar. Bu tartışmalar, 2026 bütçesinin habercisi; zira zamlar, İBB'nin mali yapısını güçlendirse de, halkın güvenini eritebilir.
Sonuç olarak, İBB'nin mezarlık ve diğer ücretlere getirdiği zamlar, İstanbul'un ekonomik gerçekliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. %200'lük mezar yeri artışı, 53.712 TL'lik cenaze masraflarıyla aileleri sarsarken, otoparkların %33, zabıta sökümlerinin 10 kat zammı günlük hayatı vuruyor. Yarınki meclis oturumu, bu teklifin kaderini belirleyecek; muhalefetin itirazları, halkın sesini yükseltecek. Bu zam furyası, sadece rakamlar değil; vicdan meselesi – ölümün bile pahalılaştığı bir şehirde, yaşam nasıl ucuzlasın? İBB, bu politikaları revize ederek, halk odaklı bir yaklaşım benimsemeli; yoksa tepkiler sokaklara taşacak. İstanbul, bu zamlarla nefes alamaz hale geliyor; değişim, meclis kürsüsünden başlamalı.




